14 Eylül 2009 Pazartesi

LİNÇçilerin GÖRÜŞLERi!

GÖRÜŞLER

Destekleyenler, destek mesajlarını temiztiyatronet@gmail.com adresine mail ile iletebilirler, aynı zamanda görüş bildirmek isterlerse aynı adresi kullanabilirler, görüşler www.temiztiyatro.net ve www.tiyatrodergisi.com.tr de ayrı bir sayfa olarak ve oluşturularak; http://ww.tiyatrodergisi.com.tr/bolge/index.php?blg=3 yayımlanacaktır.

Orçun Masatçı Yeni Kapı Tiyatro

Hilmi Bulunmaz'a
Ey emeğe değer veren tiyatro !
bir kaç şey sormak isterim size. emek ve sosyalizm üzre !öncelikle linç çağrıcısı diye bahsettiğiniz ve 2 gün üst üste oyunları yasaklanan ve 3. gününde basın açıklaması yapıldıktan sonra yönetmeni ve açıklamayı desteklemeye gelen bir gsf öğrencisi gözaltına alındığında sosyalist tepki verme yetinizi mi kaybetmiştiniz. yoksa sokak tiyatrosunun yasaklanması ya da bir sanatçının gözlatına alınması sizin için yeterli derecede tepki verilecek bir olay değil mi?sosyalistler bilindiği üzere hayata sınıflar üzerinden bakarlar. ezilenlerin kendi kaderlerini tayin hakkı ve pozitif ayrımcılık sosyalist olmanın en önemli ayraçlarından biridir. bu bağlamda da kadın hiç şüphesiz ki kapitalizmin en fazla ezlienleri arasında gelir. ve şüphesiz ki küfür de bir erkek egemen söylem vardır. size yapılanlar anlattığınız kadarıyla çirkindir. size ya da bir başkasına küfür edilmesi tahammül edilemez bir şeydir. ama sosyalist kendine küfür edene nasıl bir karşılık verir, biçimi ne olur bunun? bir taraftan savunduğu değerleri yıkan küfüre mi sarılır ? bunu ilk kim başlattıysa başlatsın küfürün içinde kuşkusuz kadının aşağılanması söz konusudur. oysa sosyalistler kadının kurtuluşunu da kendilerinde görürler. ve yine sosyalistler toplumun öncüsü olmaya, yığınları kitlelestirmeye soyunmuşlardır. haliyle söylemlerinden çok onları var eden davranış biçimleridir. tıpkı Kazım Koyuncu'nun söylediği gibi "belki size katılmazlar ama farkındadırlar, orda biri farklı yürüyordur". işte bu sebeplerden dolayı küfüre karşı gelmek ve ona karşı savaş açmak bir sosyalistin öncelikli görevleri arasında gelir.sosyalistler kendi sorunlarına saplanıp kalmazlar. dünyayı kendi etraflarında dönüyormuş gibi düşünmezler. başkalarının yaşadığı olaylara karşı da susmaz tepki verirler. oysa dünyanın kendi etrafında döndüğünü sananlar elbette kendilerini emeğin birinci savunucusu rolüne ve sosyalist kimliğinin sahibi rolüne çevireceklerdir.aşağıdaki sorulara cevabınızı bekliyoruz; Manisa Şehir Tiyatrosunun kapatılması karşısındaki tiyatronuzun açıklaması nedir ? sokak tiyatrosunun yasaklanması karşısında tiyatronuzun açıklaması nedir ? anadilde sanat üstüne tiyatronuzun açıklaması nedir ? sanatçıların gözaltına alınması hakkında tiyatronuzun açıklaması nedir ?hangi sosyalist eylemde dayanışma gösterdiniz ? 5 mayısta herkesi dayanışmaya çağırdığımız basın açıklmasında neredeydiniz ?taksim nerede biliyor musunuz ?Engin ARPA Tiyatro Oyuncusu- Yazar ABsürd Tiyatro Toplulugu (Köln- ALMANYA) Tiyatro insanlarımıza Çeşitli benzetmelerle SALDIRAN kişileri KINIYORUZ.. Biz Tiyatrocular Sizlerin SORUNLARINDA HEP YANINIZDA OLDUK. Sizler icin Tiyatro Yaptik.. Sizler icin Sahnedeydik. Simdi Bir ALKIS kadar, yanımızda olmanızı istemeye HAKKIMIZ YOKMU??? Söylenecek ne varsa YAZILACAK DA O KADAR ŞEY VARDIR... (Bu igrenc SALDIRILARI KINIYORUZ)...Ve Sanat Tiyatrosu Ankara - Ve Sanat Tiyatrosu olarak çağrıcısı olduğunuz "Temiz Tiyatro" kampanyasını anlamlı buluyor, magazinsel bir üslupla yapılan "eleştiri" adı altındaki küfür ve hakaretlerin tiyatromuza zarar verdiğini düşünüyoruz. Tiyatroyu geliştirmek ve yeni söylemler kazandırmak gibi bir amaç güdülüyorsa, aslolanın ortaya konulan ürün ve bu ürünü en iyi şekilde kitlelere ulaştırmak olduğu gerçeğini bir kez daha hatırlatmakta fayda görüyoruz.Bu yüzden kampanyanın altına imzamızı attığımızı ve bu girişimi sonuna kadar desteklediğimizi tiyatro kamuoyuna bildiriyoruz. http://vesanattiyatrosu.blogspot.com/oyun atölyesi Hakaret ve küfüre sadece tiyatro yayıncıları ve yayınları değil zaman zaman tiyatrolar ve tiyatrocular da maruz kalıyor. Bu durum yurdum insanının “kişisel gelişmişlik” seviyesiyle yakından ilişkidir. Derdini, eleştirisini, itirazını anlatamayan “kabalıklar ülkesi” olmak yolunda emin adımlarla ilerliyoruz. Kimse kimseyi ne sevmek ne de onaylamak zorundadır. Hatta böyle olması sanat söz konusu olduğunda makbul bile sayılır. Dedikoduya küfre hakarete başvurmadan, iletişim dili olarak bu “kabalığı” seçmeden düşüncelerin ifade edilmesi “teşvik” bile edilmelidir. Ancak olan durum dedikodu, hakaret, küfür, karalamanın hakim olduğu bir iletişimin varlığı yönündedir. “Profesyonel seyirci” adıyla yazdığı yazıları hakaret ve küfürle dolduranlardan tutun da, çeşitli ideolojik kimlikler altından çevreye sopa gösterenlere kadar çeşitli kabalıklar kol geziyor, yer buluyor tiyatro iletişim ortamında. oyun atölyesi tüm bu kaba dili, küfür ve hakaret içeren tavrı kınıyor ve bu dile sahip olanlarla herhangi bir bağının olamayacağını tiyatro kamuoyuna bildirmeyi görev sayıyor ve ekliyor: Bu tür duyarlılıkları göstermek bir gün herkese lazım oluyor. O nedenle yaşadığımız ortamın “güzelliği” için yerinde ve zamanında “tepki” vermeyi “duyarlılık” göstermeyi UNUTMAYINIZ, UNUTMAYALIM! Başkalarına yapılan hakaretleri başımıza gelmiş gibi algılayıp tavrımızı belirleyelim.Ümit Kireççi - Düşevi - Lila Düşler Tiyatrosu Genel Sanat Yönetmeni 1990'lı yılların başında ortaya çıkan "Theope" gerçeğinin bugün bile konuşuluyor olmasını neye dayandırmak gerekir bilemiyorum: Eserin gücüne, yazarının ustalığına, yazarının (!) ahlakına (!)...Çocuk tiyatrosu alanında sahneye koyduklarıyla tiyatroya dolaylı olarak açıkça küfreden onlarca insanın olduğu bir ülkede küfrü ve hakareti doğrudan edenlerin konuşulmasını çok da uygun bulmuyorum aslında. Küfür mü etmiş... Bırakın kendi yalnızlığıyla kalsın demeyi tercih ederdim herhalde. Tiyatroyu tv magazin programı düzeyine indiren bu zavallılığı çok da afişe etmenin tiyatroya yararı olacağından emin değilim. Gündeme gelmek için "buradayım" tarzı "görülmek istemeye" yönelik bu çığlıkları duymazdan gelmek sanki daha doğru olurdu. Magazinel "bu ünlü diğer ünlüye ne demiş" havasının tiyatroya yakışmadığına inanıyor, farkında olunmadan biraz olsun bu magazinselleşmeye katkı sağlıyor olmamızdan ötürü de üzüntümü paylaşmak istiyorum. Belki haber mecralarında yeri olabilirdi ama bu derece bir kampanya... Doğrudan küfür yerine dolaylı olarak edilen ve sahneden izleyiciye sunulan küfürlere en kısa zamanda yönelmemiz temennisiyle.Prof. Dr. Hasan Erkek Düşünce özgürlüğünü, katılmasam bile, her türlü düşüncenin ifade edilme özgürlüğünü destekliyor ve savunuyorum. Ancak küfür ve şiddet bir iletişim dili olmaktan hızla çıkarılmalıdır. Tiyatromuzda eleştirel de olsa, düzeyli bir dili birlikte kurmalı, daha güçlü bir iletişim için barışçıl bir ortamı birlikte oluşturmalıyız.Bu, yalnız Coşkun Büktel ve Hilmi Bulunmaz meselesi değildir. Tiyatromuzda, küfür ve şiddet onlarla başlamamıştır. Benzer bir dili çok sayıda kişi kullanmakta, böylesi bir dili giderek meşrulaştırmaktadırlar. En büyük tehlike budur. Bununla birlikte, nedenleri ne olursa olsun, Coşkun Büktel, Hilmi Bulunmaz ve benzer dili kullananların, küfür ve şiddet içeren saldırılarını kınıyorum. Neden o hale geldiklerini anlamamız, küfür ve şiddet dolu saldırılarını haklı kılmamaktadır.Bu uyarının ve kınamanın, tiyatromuzda uygar bir iletişim dili için başlangıç olmasını diliyorum.Haluk IŞIK Oyun Yazarı/Dramaturg/Yönetmen - Aydın Belediyesi Şehir Tiyatroları Gen. San. Yön. - Bademler Köy Tiyatrosu Yönetmeni - İzmir Büyükşehir Belediyesi Başkanlık DanışmanıHaluk Işık: Kampanyayı, aşağıdaki görüşlerim çerçevesinde destekliyorum;Coşkun Büktel, Theope adlı oyununa dair, bugüne dek eşi görülmemiş bir savaşım vermiştir, vermektedir. Bu savaşım, tiyatro tarihimiz açısından, gerçekten de özel bir yere sahiptir. Oyun, yazar ve yazarın muhatap aldığı kurum ve kişiler ile bugüne dek söylenenler-yaşananlar hakkında, herkesin bir yargısı ve vardığı bir sonuç mutlaka vardır. Oyunun sahnelenmesini zaman zaman dile getiren biri olarak; bu tartışmaların, oyun özelinden çıkıp, farklı alanlara sıçramasını, hiç de hoş olmayan söz, tutum ve davranışlara yol açmasını da, nicedir üzüntüyle izliyorum. Bütün bunların, tiyatromuza hiçbir katkıda bulunmadığı da, bir başka gerçeğimizdir. Bir oyunun "iyi" olup olmadığının tek ölçütü, bence ancak oyunun kendisi olabilir. Bugün, başta DT olmak üzere, pek çok kurum "iyi" oyunları, kabul edilmelerine ve aradan onca zaman geçmesine rağmen sahnelemedikleri için, ciddi biçimde eleştirilmektedir ve eleştiri sahibi yazarlar haklıdır. Tam tersi, sahnelenmeyi asla hak etmeyen kimi oyunların, nasıl seçilip sahnelendiği sorularına yanıt alınamadığı da, özellikle ödenekli tiyatrolarımızın düşündürücü fotoğraflarından biridir. Sorunun çözümüne yönelik, hala bir yöntem bulunmaması da, ayrı bir eleştiri konusudur. Bu nedenle, azımsanmayacak sayıda yazarın, oyun yazmaya "küstüğü" de bilinen bir gerçektir. Kısaca, yazarlık sorunlarından yola çıkarak, tiyatromuza dair çözüm bekleyen binlerce sorundan söz edebiliriz. Etmemiz de gerekir, hem de inatla ve bıkmadan... Ama bu söz edişler, sözün inceliğinden uzaklaşılarak, hele saldırı ve hakaretlerle dile getirilirse; "şikayet sahibi"nin haklıyken haksız duruma düşebileceği, dahası "şikayet" konusunun unutulup gideceği sonucunu doğuracaktır, doğurmuştur. Bugün Theope"den çok, yazarının üslubu konuşuluyor ve tepkiler dile getiriliyorsa, bunun nedenlerini düşünecek ilk kişi, Büktel olmalıdır. Bir tiyatro insanı olarak itiraf edeyim ki; konuya dair ne zaman bir şey okusam, Theope"nin artık bir oyun metni olmaktan çıkıp, giderek sıradanlaşan, kronikleşen düzeysiz polemiklerin malzemesi haline dönüşmesinden üzülüyor ve okumaktan vazgeçiyorum. Yanıt verilmesi gereken eleştirilerin böylesine dile getirilmesi, kuşkusuz herkesten önce eleştirileri yanıtlaması gerekenleri rahatlatmaktadır. Theope dilinde inceliği ve şiirselliği başarıyla yakalayan Büktel, nasıl olur da böylesi bir kampanyanın açılmasına yol açacak bir üslubun sahibi olabilir? Açılan bu kampanyanın, oyunun neden ve nasıl sahnelenmesi gereğini değil de, okumaktan esef duyduğum küfürlerden yola çıkıyor olması da, başta Büktel olmak üzere, hepimizi düşündürmelidir. Tiyatronun zamanlarının böylesine işgal edilip çalınmasını kabullenemiyorum. Büktel’in oyununu savunmak ve ondan yola çıkarak dönülmez yaralar içinde boğuşmaktan, yeni oyunlar yazmamasını anlayamıyorum. Yazılan bir oyunu yalnızca yazarı savunamaz, oyun iyiyse nasılsa sahnelenmesi gerektiğini her fırsatta dile getirenler olacaktır. Theope de bu tür oyunlardandır. Ama gelinen nokta, bundan medet umup sadistçe sevinenler dışında, herkesi düşündürmeli ve bu düşünceler açıkça dile getirilmelidir. Tiyatrodan nefret edenler, onu ölü bir sanat olarak niteleyenler, ellerine geçecek ilk fırsatta sanat kurumlarını kapatmayı düşünenler ve tiyatrocu olmayı bu tür düzeysizliklerin parçası olmaya bağlayanlar, yaşadıklarımızdan ve yaşatıldıklarımızdan herhalde pek mutlu olmalılar.Kampanyayı bu düşüncelerle destekliyor, herkesin kendince çıkarımlarda bulunmasını dilediğim için, imzamı atıyorum.Saygılarımla.Kemal KOCATÜRK Tiyatro sanatının olmazsa olmaz ön koşulu, o sanatın üretimidir. Sanat üretmek için harcanacak her türlü çaba kutsaldır. Üretmek yerine, üreten insanlar üzerinden, karalama, çamur atma, vb. uğraşlar, sanatımızı aşındırmaktan başka bir işe yaramaz. Bu durumu, uzun süredir devam ettirenlere çağrım; Üretin ya da üretime katkıda bulunun. Bunları beceremiyorsanız, azıcık susun! Üretken insanların çabalarını gölgelemeyin. Sevgi ve saygılarımla,HAKAN GERÇEK (TİYATRO GERÇEK) - Tüm tiyatro emekçileri olarak tek yapmamız gereken şey çalışmak ve işimizi elimizden geldiğince iyi yapmaktır.Bunun ötesindeki tavırlar bu tavırları gösterenleri çirkinleştirecektir.İşimizi yaparken güzelleşmek ve aydınlanmak ise en büyük erdemlerden biridir.Saygılar.Ragıp Ertuğrul (Eleştirmen) Sanatçıların emek yoğun üretimini, akademisyenlerin bilgiye dayalı katkılarını ve sanatseverlerin ilgisini, sevgisini, saygısını hiçe sayarak tiyatro alanında yapılan çalışmaları mesnetsiz gerekçelerle lekelemeye çalışan, tiyatroya gönül verenlerin heyecanını, motivasyonunu yıkmaya yönelik düzeysiz yakıştırmalar sarfeden, ahlaktan yoksun söylemlerle niteliksiz olmayı kendilerine başlı başına iş edinen insanları kınıyorum.Sanat alanında çok polemik yaşanır.Bazan bu tür atışmalar kalıcı sanat yapıtlarına da dönüşmüştür;Nazım'ın bazı şiirleri gibi.Bazılarında ise ilginç zeka pırıltıları görülmüştür,hoşa gider.Ama hakaret içeren düzeysiz yazılar ,sokak kabadayısı ağzıyla savrulan küfürler yazının sahibine bir şey kazandırmadığı gibi,bazı genç kalemlere de kötü örnek olmaktan başka bir işe yaramaz.Böylesi bir tutumda ısrar edenleri,kim olurlarsa olsunlar kınıyor ,onların yazılarını defterden silmeyi öneriyoruz. TOMEBMEHMET BOZKIR Amatör olarak başladığım tiyatro eleştirmenliğinde iki yılı geride bıraktım ve daha bu işe başladığım ilk günlerde Hilmi Bulunmaz'ın saldırısına uğradım.Hem bana hem yazılarımın yayınladığı www.tiyatronline.com sitesine hakaretler etti.İki yıl önceki yazısını çeşitli sebeplerle güncelledi,hakaretlerine yenilerini ekledi.Yaptıkları sebebiyle(basın yoluyla hakaret,gerçeğe aykırı bilgi vermek,haberleşmenin gizliliği ilkesini ihlal) kendisi hakkında Cumhuriyet Savcılığı'na şikayette bulundum.Bununla ilgili alaycı bir yazı yayınladı.Tüm bu yaşananların son bulmasını ve bu kişilerin hak ettikleri cezayı almalarını diliyorum.TİYATRO GAF Merhaba, Çağrınızı GAF Tiyatro Topluluğu olarak destekliyoruz. İyi çalışmalar. Serkan ÖZGeneral Coordinator of GAF http://www.gaf-istanbul.org/ 00902122440677Erhan Gökgücü (Yönetmen): Yozlaşmanın, kültürel kirlenmenin ivme kazandığı şu zamanlarda sanatın her disiplininde uğraş verenler insancıl ve uygar olmak zorundadır. Hakaret ve küfürlerle kendini kanıtlamaya çalışanları kınamak ortak duyarlılığımız olmalı.Sanat dergilerinde ve tiyatro portallerinde böylesi yazıları okumak inanıyorum ki bir kaç kişi dışında hepimizi rahatsız ediyordur.”Anıl Ayvalıoğlu: Bu ne terbiyesizlik bu ne aşağılama. Çanak yalayıcı benzetmesi ne demek. Ölüm döşeğindeki sanatçılara bile hakaret ediyorlarsa durun bir dakika demek gerek. Sonuna kadar destekliyor ve KINIYORUM”Beki Haleva (Eleştirmen ve TEB Yönetim Kurulu Üyesi, Öğretim Görevlisi): Coşkun Büktel ve Hüseyin Hilmi Bulunmaz’ı hakaret ve küfürlerinden dolayı kınıyorum.”Tuncer Cücenoğlu (Yazar) Şiddetle kınıyorum. Ve artık yargı önünde hesap vermeleri için, saldırıya uğrayanları toplucaharekete geçmeye çağırıyorum.”Ayşe Kilimci (Yazar): “Bulunmaz ve Büktel'in marifetlerini KINIYORUM...”Uğur İPEK V.A.T.T. Genel Sanat Yönetmeni Bir Tiyatro İnsanı Olarak, tiyatro yayınlarına ve yayıncılarına yönelik; iftira, karalama, baskı altına alma girişimlerinin tümünü KINIYORUM!
(Kaynak: temiztiyatro.net