TİYATROM ve TİYATROYUN’dan TAKSAV’a Çapraz Ateş
(5 Nisan 2010)
5 Nisan'da, saçmaladıkça saçmaladığı belediye tiyatroları gündemini alt sıralara indiren TİYATROM’un maliki Ertuğrul Timur, manşetine geçen yıl Uluslararası Ankara Tiyatro Festivali’nin emek ödülünü alan Talat Sait Halman’ı taşımış. Ertuğrul Timur 12 Mart darbesinin ardından 1. Erim hükümetinde Kültür Bakanlığı yapan Talat Sait Halman’a emek ödülü verilmesini kınıyor ve Uluslararası Ankara Tiyatro Festivali’ni organize eden TAKSAV’dan özeleştiri talep ediyor.
Aynı gün, geçen sezon bu konuyu ilk defa gündeme getiren TİYATROYUN da “Bir dakika! Bu davanın asıl sahibi benim!” diyerek o da Talat Sait Halman'ı ve TAKSAV'ı sitesinde birinci haber yapmış. Böylece TİYATROM ve TİYATROYUN el ele vererek çapraz ateşe tuttukları TAKSAV ve Uluslararası Ankara Tiyatro Festivali üzerinden tiyatromedya alanında gündem olma denemesini başlatmışlar.
12 Mart cehaleti üzerinden sürdürüldüğünü çok iyi bildiğim Talat Sait Halman tartışmasındaErtuğrul Timur’un cahil cesaretine yeni bir örnek mi verdiğini, yoksa dersine çalışmış olarak bir manşet mi döşendiğini yakında anlarız. Bu konuda ilk denemesini sezon başında yapmış, “habercilik” yapma uğruna TİYATROYUN sitesini yayınlayan Hilmi Bulunmaz’dan yardım da talep etmiş, fakat karşılık bulamamıştı.
Görebildiğim kadarıyla, 12 Eylül’ün yargılanmasını kampanya haline getirelim diyen Yılmaz Onay’ın önerisi karşısında, fırsat bu fırsat TAKSAV’ı işin içine katıp biraz “küçük burjuva” hezeyan ve de heyecan yaşamak lazım güdüsü Ertuğrul Timur’u pençesine almış. TAKSAV’ın Dev-Yol kökenli devrimcilerce kurulduğu vurgulanırken, TKP çevresinin tavrı örnek alınası olarak sunulmuş ve tiyatromedyanın “Çılgın Türkü” olarak bir güzel reyting peşinde koşulmuş.
Beni asıl ilgilendiren Ertuğrul Timur’un “küçük burjuva” hezeyan ve heyecanları değil tabii ki. Sezon başında Talat Sait Halman konusunda dersine hiç çalışmadığını, seri dezenformasyon üretiminde ilk atılım denemesini yapmış olduğunu, yardım dilendiklerinden de şamar yediğini gözlemlemiştim. Beni asıl ilgilendiren Ertuğrul Timur’un 12 Mart darbesi, 1. Erim Hükümeti, 2. Erim hükümeti kurulduğunda Kültür Bakanlığının lağvedilip Talat Sait Halman’ın da bakanlığının düşürülmesi gibi olguları nasıl analiz edeceği olacak. Çünkü ben bu araştırmayı biraz yaptıktan ve bazı tarihçi arkadaşlarımdan yardım da aldıktan sonra, Türkiye’nin önde gelen edebiyat otoritelerinden birisi olan Talat Sait Halman’ın faşist bir bakan olarak nitelendirilmesine pek akıl sır erdirememiştim.
TAKSAV özeleştiri verene kadar konuyu sıcak tutacağını açıklayan Ertuğrul Timur bu defa seri dezenformatör kimliğini bir tarafa bırakacak ve gerçekten aydınlatıcı olabilecek mi? Yoksa sezon başında olduğu gibi, sergilediği cehalet örneğini bir süre teşhir edip sonrasında "keyfim bilir" diyerekten konuyu gündemden düşürecek mi? Bekleyip görelim.
(Kaynak: Ömer F. Kurhan TİYATRO YAZILARI)
(5 Nisan 2010)
5 Nisan'da, saçmaladıkça saçmaladığı belediye tiyatroları gündemini alt sıralara indiren TİYATROM’un maliki Ertuğrul Timur, manşetine geçen yıl Uluslararası Ankara Tiyatro Festivali’nin emek ödülünü alan Talat Sait Halman’ı taşımış. Ertuğrul Timur 12 Mart darbesinin ardından 1. Erim hükümetinde Kültür Bakanlığı yapan Talat Sait Halman’a emek ödülü verilmesini kınıyor ve Uluslararası Ankara Tiyatro Festivali’ni organize eden TAKSAV’dan özeleştiri talep ediyor.
Aynı gün, geçen sezon bu konuyu ilk defa gündeme getiren TİYATROYUN da “Bir dakika! Bu davanın asıl sahibi benim!” diyerek o da Talat Sait Halman'ı ve TAKSAV'ı sitesinde birinci haber yapmış. Böylece TİYATROM ve TİYATROYUN el ele vererek çapraz ateşe tuttukları TAKSAV ve Uluslararası Ankara Tiyatro Festivali üzerinden tiyatromedya alanında gündem olma denemesini başlatmışlar.
12 Mart cehaleti üzerinden sürdürüldüğünü çok iyi bildiğim Talat Sait Halman tartışmasındaErtuğrul Timur’un cahil cesaretine yeni bir örnek mi verdiğini, yoksa dersine çalışmış olarak bir manşet mi döşendiğini yakında anlarız. Bu konuda ilk denemesini sezon başında yapmış, “habercilik” yapma uğruna TİYATROYUN sitesini yayınlayan Hilmi Bulunmaz’dan yardım da talep etmiş, fakat karşılık bulamamıştı.
Görebildiğim kadarıyla, 12 Eylül’ün yargılanmasını kampanya haline getirelim diyen Yılmaz Onay’ın önerisi karşısında, fırsat bu fırsat TAKSAV’ı işin içine katıp biraz “küçük burjuva” hezeyan ve de heyecan yaşamak lazım güdüsü Ertuğrul Timur’u pençesine almış. TAKSAV’ın Dev-Yol kökenli devrimcilerce kurulduğu vurgulanırken, TKP çevresinin tavrı örnek alınası olarak sunulmuş ve tiyatromedyanın “Çılgın Türkü” olarak bir güzel reyting peşinde koşulmuş.
Beni asıl ilgilendiren Ertuğrul Timur’un “küçük burjuva” hezeyan ve heyecanları değil tabii ki. Sezon başında Talat Sait Halman konusunda dersine hiç çalışmadığını, seri dezenformasyon üretiminde ilk atılım denemesini yapmış olduğunu, yardım dilendiklerinden de şamar yediğini gözlemlemiştim. Beni asıl ilgilendiren Ertuğrul Timur’un 12 Mart darbesi, 1. Erim Hükümeti, 2. Erim hükümeti kurulduğunda Kültür Bakanlığının lağvedilip Talat Sait Halman’ın da bakanlığının düşürülmesi gibi olguları nasıl analiz edeceği olacak. Çünkü ben bu araştırmayı biraz yaptıktan ve bazı tarihçi arkadaşlarımdan yardım da aldıktan sonra, Türkiye’nin önde gelen edebiyat otoritelerinden birisi olan Talat Sait Halman’ın faşist bir bakan olarak nitelendirilmesine pek akıl sır erdirememiştim.
TAKSAV özeleştiri verene kadar konuyu sıcak tutacağını açıklayan Ertuğrul Timur bu defa seri dezenformatör kimliğini bir tarafa bırakacak ve gerçekten aydınlatıcı olabilecek mi? Yoksa sezon başında olduğu gibi, sergilediği cehalet örneğini bir süre teşhir edip sonrasında "keyfim bilir" diyerekten konuyu gündemden düşürecek mi? Bekleyip görelim.
(Kaynak: Ömer F. Kurhan TİYATRO YAZILARI)