6 Ekim 2008 Pazartesi

sina dağı bak bana

hilmi bulunmaz
7 ekim 2008


aç gözlerini
bak bana


görüyorum seni
ege'deyim
izmir'in tepelerinde

görüyorum seni
açılan kalbimin gözüyle

aziz katerina'ya selam söyle
musa'ya da

titreyen parmaklarının ucuyla dokunduğu
tevrat'ın yapraklarına selam söyle

sina dağı

kavmimi salıver ki
çölde bana bayram etsinler

mısır'dan baktım dünyaya
ege'nin kıyısından
ve istanbul'da

boğaz'dan

bağırıyorum sana
sina dağı

bak bana

kavmimi salıver ki
çölde bana bayram etsinler

balmumu tıkıştırılmış kulaklarda
allah'ın sesi var
musa'nın şiirsel ezgisi
on ayrı emir
ve
seninle başlayıp
seninle biten doruk var
sina dağı

bak bana

kavmimi salıver ki
çölde bana bayram etsinler

çölden geldim ben
çöle dönmek isterim
bir prenses büyüttü beni

prens olmam için
bir prenses büyüttü
ama ben
ezilenlerin türküsünü söyledim

kavmimi salıver ki
çölde bana bayram etsinler

bir köleyi dövüyordu
mısırlı bir kahya
dayanamadım
ölüm acı olsa da
öldürdüm mısırlıyı
ve
çöle kaçtım hızlıca
katırtırnaklarının arasından

çöle

kavmimi salıver ki
çölde bana bayram etsinler

çalılar yandı
vahiy geldi
ve
döndüm mısır'a


dinlemedi firavun beni
hiç kimseyi dinlemedi
on felaket getirdi başımıza
oysa on emir gizliydi ellerimde

firavun ellerimi dinlemedi

kavmimi salıver ki
çölde bana bayram etsinler

açıldı kızıldeniz
ve
kapandı
açıldığı hızla
boğuldu firavun

boğuldu acı veren insanlar
üzülmedim onlara

kavmimi salıver ki
çölde bana bayram etsinler