BALIKESİR MUHASEBECİSİ
Esra Tuncer
26 Ekim 2009
“Namusun çeyrek porsiyonu, yarım porsiyonu olmaz. O ya vardır, ya yoktur”
İstanbul Büyükşehir Belediyesi Tiyatrosu’nda hemen her sene bir oyunu sahnelenen Reşat Nuri Güntekin’in kaleme aldığı Balıkesir Muhasebecisi adlı oyun geçtiğimiz sezondan beri seyircisiyle buluşmaya devam ediyor. Yazarın ahlak anlayışını açık ve yalın bir dille anlatan eserin yönetmenliğini ise Nedret Denizhan üstlenmiş. Şehir Tiyatrolarındaki görevine oyuncu ve reji asistanı olarak başlayan yönetmen, daha önce yine bir Reşat Nuri oyunu olan Yaprak Dökümü’nün de yönetmenliğini yapmış.
Dürüstlüğü ile tanınan Tahir Bey kendi halinde bir muhasebe memurudur. Bir gün yolları çok büyük bir şirketin sahibi olan Ramiz Bey ile kesişir. Tahir Bey’in namuslu imajı Ramiz Bey için bulunmaz nimettir ve onu ikna ederek İstanbul’a getirir, kendi şirketine ortak yapar. Kendilerini alıştıkları ortamdan çok farklı bir hayatın içinde bulan Tahir Bey ve ailesi eski yaşamlarıyla şimdiki yaşamları arasında gelgitler yaşarlar. Karısı Huriye Hanım yeni hayatına adapte olabilmek için görgü kuralları, sofra adabı gibi dersler almış, kılık kıyafetini değiştirmiş ama özünde değişememiştir. Hala Balıkesir’deki mütevazi yaşamını özlemektedir. Kızı Leyla ise parası olmasa suratına bile bakmayacağı bir adamla nişanlanmış evleneceği günü beklemektedir. Oğlu Necdet ise baba parası yiyen, eğlence düşkünü bir miras yedi gibi davranmaktadır. Ailenin tüm bireyleri zaman zaman bulundukları ortamdan şikâyetçi olsalar da bu durumdan kurtulmak için çaba da harcamamaktadır. Oyun bu yönüyle Anton Çehov’un oyunlarıyla paralellikler gösterir. Yapacak hiçbir iş bulamayan burjuva bir aile ve onların iç çekişmeleri bu oyunda da daha çok Necdet karakteri üstünden verilmiş. Necdet kimi zaman hiçbir işe yaramanın sıkıntısını çekse de, içinde bulunduğu durumu düzeltecek gücü kendinde bulamaz.
Olaylar bu şekilde gelişirken bir gün Tahir Bey’in yaptığı dalavereler ortaya çıkar ve hapse düşer. Babalarının hapse düşmesiyle çocukları ve karısı ondan utanmaya başlar ve tekrar namuslu hayatlarına dönmek isterler. Ailesinin kendisini eleştiren bu sözlerine kulak misafiri olan Tahir Bey, artık bu namussuz işi bırakacağını, Balıkesir'de emekli maaşıyla geçinebileceği daha mütevazi bir hayata başlayacağını söyler. Bu duruma başta Huriye Hanım’ın kardeşi Şerif Ali Dayı olmak üzere herkes itiraz eder. Gerçekler ortaya çıkınca ne karısı emekli maaşıyla Balıkesir’de yaşamak ister, ne kızı, ne de oğlu tayyarelerinden, arabalarından vazgeçmek ister. Oyunun sonunda tekrar ortaya çıkan Ramiz Bey’in ve kızının kayınpederi Bedri Bey’in de yardımıyla Tahir Bey ikna edilir, aile tekrar eski burjuva hayatlarına geri döner.
Yönetmenin genel anlamda yazarın iletisini bozmadan klasik anlayışla sahneleme biçimini tercih ettiği oyunun Koreografisi Handan Ergiydiren, Müzikleri Bora Ayanoğlu’na ait. İlk perde ikinciye oranla daha ağır bir tempoda ilerliyor. Şerif Ali Dayı’nın, Tahir Bey’in evine geldiğinde karşılaştığı parti sahnesinde çalınan müzikler ve şarkılar oyunun bu ağır havasını hareketlendirmeye yetmemiş.
Oyunculuklara gelince; Oyun boyunca karakteri en tutarlı kişi Şerif Ali Dayı rolündeki Naci Taşdöğen’di. Fırsatları değerlendirmesini iyi bilen, uyanık kardeş rolünde çok başarılıydı. Huriye karakteriyle Berrin Koper de oyunun başından sonuna kadar kendi içinde tutarlı bir karakter ortaya çıkarmış. Tahir rolündeki yılların oyuncusu Mazlum Kiper ise genel anlamda oldukça iyiydi. Ancak oyunun başından sonuna kadar geçen süreç içinde Tahir karakterinin geçirdiği değişim, yani oyunun başındaki Tahir ile karakterin dönüşüm yaşadığı ikinci perdedeki Tahir karakteri arasındaki dönüşüm çok keskin bir şekilde çizilirken bu durum karakterin inandırıcılığına gölge düşürüyor. Son sahnede Tahir Bey “Ben artık bu hayatı istemiyorum, emekli maaşımla Balıkesir’deki hayatıma geri döneceğim” derken sanki karakter gerçekten bunu istemiyor da ailesini denemek için böyle konuşuyormuş gibi bir anlam ortaya çıkıyor. Aynı durum Necdet karakterinde ki Tarık Şerbetçioğlu için de geçerli. Artık zenginlikten sıkıldığını ve Anadolu'ya gitmek istediğini söyleyen ve idealist davranmaya çalışan ama tüm bunlara rağmen hayatını değiştirmeyip zenginlik içinde yüzmeye devam eden Necdet karakteri kimi yerlerde inandırıcılığını kaybediyor. Birde yaş itibari ile bu rol için sanki biraz fazla olgun durmuş.
Balıkesir muhasebecisi yazıldıktan bu yana aradan uzun yıllar geçse bile anlattıkları itibari ile geçerliliğini korumuş ve korumaya da devam edecek, insan doğasının günümüz paralelinde bile değişmediğini gösteren, nefsin sonucu olan hırsın nasıl da namusun düşmanı olabileceğini anlatan güzel bir eser.
Keyifli Seyirler…