(Editör notu: Aşağıdaki yazı, İftira Makinesi Burak Caney'in hela kapısı gibi çift "oo"li sitesinde yayımlanmıştır.)
Sizce de, Eleştirilecek çok daha önemli konular yok mu tam da şu sıralar?
Not: Mavi ile güncelleme eklemmeştir.
Bu sabah Hilmi Bulunmaz'ın sitesinde ele aldığı bir konu var. Onun ardından aynı konuyu Coşkun Büktel'de alıntı yaparak dile getirdi. Bu Tiyatro Dergisinde yapılan önemli bir yanlışlığa ilişkindi.
Peter Brook Petersburg olur mu?
Olmaz elbet. olmamalı.
Hele ki bu bir sanat dergisi, hele ki tiyatro dergisiyse. Üstelik de konu Peter Brook gibi önemli bir isimse.
Peki olur mu böyle bir hata?
Dedik ya olmamalı. Ama oluyor. En büyük medyamızda da başbakan'ın adına dek yanlış yazdığı oluyor elbet. Bazen bilmemezlikten, bazen redaksiyon hatası, bazen dikkatsizlik, bazen karacahillik ve daha ne mazeretler aklınıza gelirse.
Örneğin Türkçe'yi en iyi kullanan yazar olarak kendini lanse eden Coşkun Büktel'in "çok şey"in ayrı yazıldığını bilmediğini iddia etmek doğru olmaz tabii. Bir hatayı eleştirirken, insan kendi de hata yapabiliyor, hem de eleştiri yaptığı yazıda.
Bazen de (bazıları için) az bilinen isim oldumu düzeltme meraklısı çok olabiliyor. Matbaadaki bir aklıevel dahi aklınca hata görmüş gibi müdahale edip aklınca(!) düzeltebiliyor da. (Başımıza geldiği için yazıyoruz)
Amacımız asla Tiyatro Dergisi editörü Mustafa Demirkanlı'yı temize çıkarmak değil. Hele ki siz bir tiyatro dergisinde sıfatınızı patron, yayıncı vs değil de "editör" olarak koymuşsanız bu tür editoryal hataralardan birinci derece sorumlusunuz demektir.
Her halukarda hata hatadır kimden ve neden kaynaklanır kaynaklansın editör sorumludur ve umuyoruz ilk sayıda düzeltme koyarak biraz da olsa telafisine gider.
Bir de tartışmalı adlandırmalar vardır. Örneğin bu yukarıdaki hatayı vurguyla büyük bir haber olarak ele alan Hilmi Bulunmazın sitesinde hemen bu hatanın altında bir başlıkta "Cekhov" dikkatimizi çekiyor.
Bilindiği gibi yaygın olarak kullanılan Anton Çehov'dur.
Google da arama yaptığınızda 642.000 yerde Anton Çehov şeklinde,
sadece 443 yerde ise Anton Çekhov olarak bulmanız mümkün.
Bunların da neredeyse yarısı Kabalcı yayınevi'nin bastığı "Kül Altındaki Kor" kitabında yazarın ismini bu şekilde kullanmasından dolayıdır.
Tabi az da olsa başka yazılarda da Çekhov kullanılışına rastlıyoruz. Ama yazarın kendi el yazısı ile kalıbı alınıp basılmış hatıra paralarda bile el yazısı ile Cehov'u görünce daha Çekhov olarak ısrar etmek çok anlamlı değil tabi. Hele ki özel isimler zaten Türkçeleştirilmez yada dilden dile değiştirilemez, okunduğu gibi yazılarak da değiştirilemez. Anton Pavloviç Çehov hatırı sayılır tüm yayınlarda bu şekilde geçmektedir. http://tr.wikipedia.org/wiki/Anton_%C3%87ehov
Kısaca bir hataya işaret ederken (bir yazar adı) bir başka hatalı kullanımda (bir başka ve daha tanınmış yazar adı) da tartışılabilir tabi.
Bizim amacımız Demirkanlı = Bulunmaz+Büktel kıyaslaması yapmak değil.
Yada Bulunmaz ve Büktel'e "Bulduğunuz her hatada bir kez daha kıyamet koparıp zaten defalarca yazdığınız aklına gelen bütün kusurları bir kere de bu vesileyle araya sıkıştırıyorsunuz sizi uyanıklar, fırsatçılar" demek değil amacımız.
Peki nedir amacımız?
Ortada konu edilecek çok daha eleştirel dönüşümler yaşanmakta. Boyalı medya gibi tiyatro yayıncılığımızın da hızla iktidarın dümen suyuna savrulduğu görülmekte. Eğer Mustafa Demirkanlı eleştirilecekse ortada o kadar güncel ve önemli doneler var ki bir dizgici hatası, bir yazar hatası yada editörün atladığı bir hata her ne sebep olur olsun bir sonraki sayıda düzeltilip telafi edilebilir. Ama diğer söz ettiğimiz dönüşümsel akıntıya kapılmalar ciddi hasarlar verecek kalıcı sorunlardır. Bütün bunlar yaşanırken sen mi doğrusunu yazdın ben mi? Çehov'mu doğru Çekov'mu? Çehov'u bilmemek mi büyük hata yoksa Brook'u mu ? yada "sen zaten yalancısın bak bunu da yanlış yazmışsın" gibi anlamsız tartışmalar gündemi gölgeleyebilecektir.
(Editör notu: İftira Makinesi Burak Caney'in yazısını hela kapısı gibi çift "oo"lu sitede okumak isteyenler TIKLAYINIZ!)