Salt turistlere bel bağlamak; onlar için Mevlevi olmak, onlar için Oryantal müzik yapmak, onlar için patlamış yada haşlanmış mısır satmak... ile Sultanahmet korunamaz...
Sultanahmet; otellerin müşteri sayısını artırmak için kullandıkları "Roman kartı" ile de korunamaz. Çingene sözcüğünü yamultup eğerek "Roman'laştırmak" ve herkese şirin görünüp, otellerin rengini daha cırtlak hale getirmek için kullanılan insanların, özgüçleriyle korunabilir ancak Sultanahmet...
Tarihsel bir bakış açısına sahip olan Sultanahmet sakinlerinin görüşlerine önem verilmeden yapılan herhangi bir koruma mantığı, ister istemez, gelir duvara toslar...
Sultanahmet'te oturan yada burada doğup büyüyen insanlardan: Mimar, mühendis, hukukçu, sanatçı, bilimci ve duyarlı insanlardan bilgi ve destek alarak, yapılabilecek bir korumacılık, topluma da yararı olan bir sürece evrilir...
Toplumdan uzak, bürokrasinin tozlu masalarında alınan kararlarla, yürütülmek istenen korumacılık, mutlaka tıkanır ve tarihin tozlu raflarına mahkum olur...
Tüm bunları göz önünde bulundurduğumuzda, "Sultanahmet Koruma Meclisi" diyebileceğimiz bir oluşum, kendini dayatıyor. Tarihsel ve toplumsal sorumluluk bilinciyle hareket etmek gibi bir derdi olan insanlar, bir araya gelip, korumacılık konusunda kafa yormalı ve ortak akıl geliştirmeli...