8 Mayıs 2007 Salı

Takis Theodoropoulos

Hiçbir okuma dizgesine bağlı olmayan biri olduğumdan, "kafama göre" okumalarımı sürdürüyorum...

Biraz önce son sayfalarını yudumlayarak bitirdiğim romanın adı: Narkissos'un Düşüşü...

Can Yayınları tarafından yayımlanan kitap, Takis Theodoropoulos'un, Türkçe'ye çevrilmiş tek kitabı... Çevrilmeyi bekleyen kitapları: Algılanamayan Manzara, Gizli Yunanistan'ın Değişimleri, Atina'nın Yedi Canlıları, Öğlenin Deliliği...

1954 yılında Atina'da doğan Takis, benden bir yaş büyük biri olduğundan, yakınlık duyduğum bir yazar izlenimi edinmeme neden oldu... Derinlikli bir yapıt olmayan Narkissos'un Düşüşü, herşeye karşın, sıkmadan, kendini okutan bir kitap...

Takis, yıllarca gazeteci olarak çalıştığından, kalemini kıvrak bir ustalıkla kullanabilmeyi beceriyor...

Gazetecilik uğraşından sonra; editörlük, yayın yönetmenliği yapan Takis, bu işlerin, kendisinde oluşturduğu "edebiyat piyasasını koklama" yeteneğiyle, yazdığı kitaplarda da, belli bir başarıyı yakalama şansına ermiş...

Özellikle Manos Hacidakis'in To Tetarto adlı sanat dergisinin ilk yayın yönetmenliğini yapan Takis, bu süreçten de yararlanmasını bilmiş...

Takis, Narkissos'un Düşüşü adlı yapıtında; kırk yaşını geride bırakan bir yazarın, yaşamını köktenci bir anlayışla değiştirip, kendini sonu belirsiz bir serüvene bırakmasını anlatıyor...

Bir tutam cinsellik, bir tutam gizem, bir tutam bilinemezlik... sarmalında ilerleyen roman, "has edebiyat" ürünü değil. Can Yayınları'nın yayın siyasasına uygun olarak gündeme gelen, "light" bir metin...

Canınız sıkkınsa ve fazla kafa yormadan bir iş yapmak isterseniz; önerebileceğim bir yapıt Narkissos'un Düşüşü...

Şimdi de, arka kapak yazısını aktaralım:


Narkissos'un Düşüşü, Ege denizinin karşı kıyısından Andreas Giyonis'in öyküsünü anlatıyor. Romanın başkişisi olan Andreas Giyonis, kırk yaşını geride bırakmış bir yazardır. Birden kendisini tuhaf bir 'şaşkınlık' duygusunun içinde bulur, içine düştüğü bu aşırı duygudan sıyrılabilmek için de yaşamını tümüyle değiştirmeye karar verir.

Önce karısından ayrılır, sonra da hem yazı yazmasına zaman bırakacak, hem de çok para getirecek bir iş bulur kendisine: mafya ile çalışmaya başlar. Ancak, yaşamındaki en önemli değişiklik, yunan kökenli bir Amerikalı olan Chryssa'ya aşık olmasıyla gelir. Bu ele avuca sığmayan, güzel, akıllı ve çekici kadınla birlikte Avrupa kentlerinden Kanada'ya kadar uzanan bir yolda dolu dolu yaşar aşkı.

Yaşamını alt üst eden bu büyük fırtınayı anlatan Andreas Giyonis'in, büyük acılardan söz ederken bile satır aralarında gülümsemesini hissettiren bir tat veriyor. Kulaklarımıza 'buzuki' sesleri getiren, yüzümüze Ege'nin bildik rüzgarlarını estiren, tutkulu bir aşkın peşinden okuru sürükleyen, bu son derece dokunaklı ve içtenlikle yazılmış roman, yunanlı usta yazar Takis Theodoropoulos'un türkçe'ye aktarılan ilk kitabı.