"Biraz sonra, yerimizi aldığımız büyük salonun basın masasında, burjuva gazetelerinde çalışan bir anarşist bana dönerek Prezidyum'un ne olduğuna gidip bakmamı önerdi.Tsik'e ayrılmış oda boştu. Petrograd Sovyeti'nin odasında da kimseler yoktu. Salon salon tüm Smolni'yi dolaştık. Kimse Kongre yönetim organının nerede olduğu konusunda en ufak bir fikre bile sahip değildi. Yürürken, meslektaşım bana devrimci geçmişiyle Fransa'da geçen uzun ve eğlenceli sürgün yaşantısını anlatıyordu. Bolşeviklerin, kaba, cahil, estetik duygusundan yoksun kişiler olduklarını söyledi bana. Bu tipik bir Rus entelijansiya adamıydı... Devrimci Askeri Komite'nin bulunduğu 17 numaralı odanın önünde kendimizi korkunç bir itiş kakış arasında bulduk. Kapı açılarak içerden rütbesiz bir üniforma giymiş düz yüzlü bodur bir adam dışarı çıktı. Gülümsüyor gibiydi ama bunun yorgunluktan ileri gelen donuk bir gülümseeme olduğunu çabuk anladık. Krilenko'ydu bu.
Kibar tavırlı ve iki dirhem bir çekirdek olan genç meslektaşım bir sevinç çığlığı atarak ilerledi ve elini uzatarak:
- Nikolai Vassileviç, dedi, beni tanıyor musunuz? Hapiste birlikteydik. Krilenko, dikkatini ve bakışlarını toparlayabilmek için çaba gösterdikten sonra büyük bir dostluk havasıyla berikine bakarak:
- Siz nasılsınız S... Nasılsınız?
İkisi kucaklaşırken konuşuyorlardı:
- Ne yapıyorsunuz buralarda?
- Yalnızca görmeye geldim. İşleriniz iyi gidiyor gibi.
- Evet, diye karşılık verdi Krilenko emin bir sesle. Proleter devrimi büyük bir başarıdır. Sonra gülerek ekledi:
- Belki yine bir gün hapishanede görüşürüz."
tıklayın: hilmibulunmaz.com