Çok iyi bir oyuncu. İşte o kadar... Üç noktadan sonra, hiçbir şey yazmasam da, yeterli olur kanısındayım. Gerçekten dört dörtlük bir oyuncu. Doğru oyuncu, yanlış insan. Neden?..
Her bireyin özel yaşamı kendini ilgilendirir. Ancak… Oyuncuların özel yaşamı olmaz. Oyunculuk, başta tiyatro oyunculuğu o denli “acımasız” bir iştir ki, özel yaşama olanak tanımaz.. Yada bana öyle geliyor…
Ezel Kalkan; doğru zamanda, doğru insanlarla birlikte olsaydı, büyük oyunculuğunu her alanda kanıtlayabilirdi. Ne yazık ki olmadı. Bundan sonra olur mu?.. Sanmıyorum…
Toplumcu dünya görüşüne sahip olmaması, Ezel Kalkan’ın en büyük handikabı. Bence… yakın çevresinde bulunan insanların, gerçek anlamda bilimsel sosyalizmi bilmemeleri, Kalkan’ı açmaza sürükleyen en önemli etmen…
Uzun yıllar çevremizde olmasına karşın, öznel nedenlerden hep kıyımızda durmayı yeğledi. Her şeye karşın, “Devrime Yürümek” oyunuyla, tiyatromuzun, önemli kilometre taşlarından birinin oluşumuna en büyük emeği hasletti. Hemen hemen tek başına kotardığı oyunu, büyük beğeni kazandı. İzleyen her insandan, olumlu izlenim aldık. “İnek” oyunuyla birlikte tiyatromuzun başyapıtı denilebilir, bu oyuna…
Çocuk ruhlu ve çocuksuluğu bir gül demeti gibi saçlarına takabilme yetisine sahip olan Ezel Kalkan, bu “kirlenmemiş” tutumuyla oyunculuğuna her zaman büyük bir güç taşıyor…
Özellikle çocuklarla birlikte tiyatro yapmayı seven ve tüm olanaksızlıklara karşın, onlarla yepyeni evrenler oluşturan Ezel Kalkan, genlerinden gelen becerisiyle çocuk tiyatrosunda, çok ileride bulunan bir insan…
Uzun zaman çocuklarla oyunculuk çalışması yapan Kalkan, yeniden bir olanak bulsa, sanırım kaldığı yerden sürdürür tiyatral kavgasını. Dedim ya; yakınındaki insanlar, hep benmerkezci davrandı. Handiyse kıskançlar ordusunun işgaline uğramış durumdaydı Ezel Kalkan…
Bakkal zihniyetini aşamayan, küçük esnaf mantıklı tiyatrocularla birlikte olan Ezel Kalkan, ileri kapitalist bir ülkede yaşasaydı, her anlamda; bir eli yağda, bir eli balda olurdu. Ne yazık ki, geri bıraktırılmış bir ülkede ve yakın çevresinde tiyatrodan anlamayan insanların egemenliğinde yaşamak zorunda kaldı.
Çok genç yaşta sahne yaşamına "merhaba" demekle birlikte; yine genç yaşta “eş ve anne” olmanın getirdiği dezavantajı da yaşayan Ezel, omzuna yüklenenlerin altında ezilmiş durumdaydı. Üzülmekten başka bir şey gelmiyor elimden…
Kültür merkezimize büyük katkıları olan Ezel Kalkan’ı portrelerin en önemli köşesine koymakla onur duyuyorum. Ne yazık ki, elimden bundan ötesi gelmiyor. Bilmem ömrüm yeter mi?.. Yeterse, yine bir gün, daha iyi olanaklar sunarak, kaldığımız yerden devam edebiliriz…
Not: Daha sonra tiyatromuza önemli katkıları olan Ezel Kalkan; sanırım ekonomik nedenlerle, gerici kanallara “canlandırmacılık” yapmak zorunda olduğundan, birlikte üretim yapamıyoruz. Bunda onun da “isteksizliği” sözkonusu olabilir
(Bulunmaz Kültür Merkezi’nin bilinçli saldırı sonucu kapatılmasının ardından yazılmıştır, 2000)
Yeni not: 11.2.2007 tarihinde, küçük değişiklikler yaptım... En önemli değişiklik; "şimdiki zaman" olarak yazılan birçok tümceyi, "geçmiş zaman" olarak "düzelttim"...
Daha yeni not: Bugün 26 Nisan 2007 ve görüşlerim değişmedi...
tıklayın: hilmibulunmaz.com