19 Mart 2008 Çarşamba

3. Abdülhamid, duygu sömürüsü yapıyor

3. Abdülhamid
11 Rebiü'l-Evvel 1429



NEDEN NEDEN?


Tiyatrom'u kapatma kararının ardından tabi neden soruları da başladı. bir önceki yazımdan sonra onlarca kişi de ne yani bunca yılın birikimini bu 2 adam (Hilmi Bulunmaz-Coşkun Büktel) yüzünden mi bırakıyorsun? tarzı yaklaşım gösterdi.

Elbette onların sitelerinden her gün hak etmediğim suçlamalara maruz kalmak, hakaretler vs hoş değil. Ama asla tek sebep bu olamaz. Onların buna gücü yetmez. Dün de yazdığım gibi isterlerse günde 50 kere değiştirip değiştirip benzer manşetleri girsinler, videolar çeksinler. İşte yapabilecekleri bu kadar ve zaten yaptılar bunları. Daha fazlasına güçleri yetmez. Yaptıkları her hakaret tekrarı bana zerre kadar bir şey kaybettirmedi ama kendilerinin ne olup ne olmadıklarını bir kez daha , bir kez daha sergilemelerine vesile oldu. Evet en fazla arkamdan da bu kapanmayı kendilerinin bir zaferi gibi ilan edip kapattık, gömdük, susturduk derler kavga eden mahalle çocuklarının atışması gibi. Desinler, yazsınlar çok mu umurumda?

Dediğim gibi onları çok umursadığım yok, Tiyatro dünyasına daha neler yaparlar daha bunu da sizler görürsünüz (zira ben sadece tiyatromu kapatmıyorum tiyatroyla ilgili her şeyden kopuyorum o nedenle de görmek sizlere nasip olacak)

Peki neden?

Bunun bir yanıtı yok. Yada bir tek yanıtı yok. Bir çok yanıtı var. Zaten bilen biliyor. Yoruldum, yaşam kalitem düştü, bu siteye ayırdığım zaman sağlığımla oynama pahasına olmaya başladı, Daha bir buçuk ay önce uykusuzluğun etkisiyle feci bir kaza atlattım arabam hurdaya çıktı. Bana her gün gelen her emaili okumaya ve yanıt yazmaya sadece 3 dakika ayırsam hesapladım günde 6 saat yapıyor. Cevaplamasam orada insanlar var, soruları var, bir köy okulunun topluluğu var, bir tiyatro tutkulu gencin umudu var, bir sürü şey var. tek başımayım artık altından kalkmakta zorlanıyorum, hakkıyla yapamadığım bir iş olursa huzursuz olduğum için de zorlanıyorum. Ekip kuramadık. Dışardan yazı röportaj yollayan sayısı arttı ama bu ekip anlamına gelmeyen eklektik katkılardı ki, işi azaltmak bir yana bana düşen işi daha artırıyordu.

Zaten biliyorsunuz ki bu site 2 yıl kadar önce kapanma kararı almıştı. Sadece çok aşırı devam isteklerine boyun eğmiş ve peki bir süre daha demiştim. Ama giderek zorlandı.

Ve hepsinden önemlisi de daha önceki ayrılış denemesinde de yazdığım gibi bu siteyi ilk açıştaki amaçlarımı düşününce çok da güvencim kalmadı tiyatro dünyasına.

Şimdi burada bir kaç gün önce Tiyatro Dünyası sitesinin yayıncısı sevgili Can Törtop'la yazışmamızı eklesem mi diye geldi içimden. Belki önce izin alıp eklesem doğru olurdu. Belki değil kuşkusuz öylesi doğru olurdu ama bu saatte Can yok ortalarda ve eminim ki asla itiraz etmezdi etmesini gerektirecek bir şey de yok o nedenle affına sığınıp ekleyeyim en iyisi Can Törtop'la facebook konuşmamı. Zaten işte o gece, o an tiyatromun kapanma kararı çıktı klavyemden ve ertesi gün de bunu kafamda kesinleştirdim.

***

İsmail Can Törtop - 12:27am Mar 15th
- Ertuğrul bey merhabalarMuhsin Ertuğrul sahnesi nihayetinde yıkılıyor galiba, birşeyler yapmayacak mıyız?
yürüyüşlere alternatif olarak tiyatro sanatçıları bir eylem yapabilirler belki hem daha etkili olur, mesela selama çıkılmaması gibi, ya da siyah kurdeleyle oynanması gibi, daha etkili olabilir. ya da suya sabuna dokunmayan tiyatrolar günü bildirilerine alternatif bir bildiri yayınlanabilir?
siz neler düşünüyorsunuz?

Ertuğrul Timur 2:36am Mar 15th
- Elbette güzel düşünceler ve yapılmalı selama çıkmamak, siyah kurdele takmak da.. Ama bunları ancak oyuna gelenler görecektir ki onlar da zaten tiyatro dostu insanlardır ve zaten salonların yıkımına tepkilidir bundan dolayı kendi içinde kalan bir eylem olur ama tabi genede olabilir, belki basına yansır bu yolla kitlelere yansıtılmış olur.Kitlelere yansıtmak şart çünkü.Düşünürsen 70 milyon Türkiye'de kaç tiyatrocu var, kaç tiyatrosever var? Tümü eylem yapsa ne olur ki yapıldı da zaten.Kitlelere yansırsa pek tiyatroya sık gitmeyen, sık ilgilenmeyen haberi de olmayan ama sanata duyarlı bir kesim ilgilenebilir protestoya katılabilir; Sanatı çok fazla gündelik yaşamında ihtiyaç olarak görmeyen ama sanat kurumları yıkılıyor mesajını aldığında bu cumhuriyet kurumlarına, aydınlanmanın araçlarına sahip çıkmayı düşünenler de çıkabilir, Sadece AKP karşıtı olduğu için de onun politikasının bir parçası olarak görüp karşı çıkanlar da olabilir. Kitlelerin halkın desteğini almayı başarmadıkça yapılacak her şey sembolik olur, seremoni olur, kendi içimizi rahatlatmaktan başka hiç bir şeye yaramaz bana sorarsanVe bunun için de geç kalındı. Çok geç kalındı. En azından biz tiyatro sitesi yapanlar bir araya gelip hepimiz tepeden ortak bir banner girip vurucu ifadelerle protesto etseydik belki bizlerin sitelerini okuyan tiyatrocular ve tiyatroseverler de "Sahi ya ne oluyor böyle? Ne yapsak ki?..." diye düşünmeye başlardı. Ortak okurların çok fazla olduğunu düşünürsek (yani beni okuyan seni de , seni okuyan beni de okuyor muhtemelen) okur sayılarımızı alt alta toplayamayız ama diyelim toplamda ayda 40 bin okurumuz var bu kırk bin kişinin dörtte birini "Sahi ya bir şeyler yapılmalı" diye harekete geçirebilseydik on bin kişi geçen 1 yıl içinde neler başarmazdı? Ama geçen 27 martta yıkım ihtimalleri protesto ediliyordu hatırlarsak ve bir yılda biz bu öfkeyi bu sahiplenmeyi harekete geçiremedik geçen yıl nerdeyse herkes yine orda. Geçen yıl duyarsız olan bu yıl da duyarsız.. Geçen yıl haberi bile olmayan hala habersiz.Ben biliyorsun hep çıbanbaşı olmayı göze aldım, yazabildiğim kadar yazdım çağırabildiğim kadar çağırdım hatta ileri gidip kışkırttım da.. Ama etkim buraya kadarmış yani neredeyse hiç.30 martta yıkımdan söz ediliyorsana TODER'den bir protesto yada eylem haberi geldi mi?Bana gelmedisana TOBAV'dan bir tepki , bir eylem haberi geldi mi?Bana gelmediSana DETİS'den bir eylem haberi bildirisi, geldi mi? Bana gelmediTEB'den, ASSITEJ'den, OYÇED'den geldi mi bir şey sana?Bana gelmediOYÇED yazarlarının oyunu sahnelenmiyor mu orada? Neden OYÇED'i ilgilendirmiyor Harbiye'nin yıkımı?Çocuk Oyunları sahnelenmiyor mu orada? Çocuk oyunlarında sahneye çıkan üyeleri yok mu? Neden ASSITEJ'i ilgilendirmiyor?TODER üyesi sanatçılar sahneye çıkmıyor mu orada?Neden TODER'i ilgilendirmiyor?Bugün doktorlar eylem yaptıBugün Tren makinistleri eylem yaptıHızlı feribotçular, gişe memurları eylem yaptı..Daha bir sürü işkolu eylem yaptıSanatçılar ve sanat dernekleri Doktorlar, makinistler, gişe memurları kadar aydın değil mi?Cesur değil mi? Onlar kadar onurları yok mu? Ben ne düşünüyorum?Biz ne yapabiliriz?Güzel sorular sevgili İsmail Can.Ama ben artık hiç bir şey düşünmüyorumBiz yayıncıyız TODER bunu düşünmeli planlamalı organize etmeli biz haberini yapmalıyız, OYÇED planlamalı biz haber yapmalıyız..Duyurusunu ve yaygınlaşmasını sağlamalıyız.Biz dernek değiliz, örgüt değiliz. Arkamızda okur var buna mı güveniyorsun?Bence hiç de fazla umuda kapılma. Kim o okur?Tiyatrocular, tiyatroseverler. Kimi benden bu hafta bahsedilmiş mi diye giren, Kimi yazım siteye güzel yerleştirilmiş mi diye bakanKimi bizim oyun internette geçiyor mu diye bakanKimi bu hafta bir oyun var mı diye bakıp çıkan,Kimi Türkçe dersi için ödev arayanvesaire..Her biri başka tek tek insanlar.Yani bir örgüt değilBiz hadi deyince de Taksim meydanında toplanmaya koşacak değilBen denedimkah tiyatrom toplantıları dedik,kah seminer panel dedik,Kah Gençlik tiyatroları dedik..Bir defada 120'yi geçtiğimiz olmadı (Hoş gerçi benim diyen tiyatro örgütü bile bu sayıya bile hasret ya)Bu Harbiye'nin yıkılmasına engel sayı değilKaldı ki eğleniyoruz, panel, seminer diye topladıklarımızbu sayılardaysa hele bir de eylem de aynen Timur'un fillerini şikayete giden Nasrettin hoca gibi kalırız ortada.Bunları aynı amaç ve duyarlılık için toplaması gereken dernekleridir.Onlar nerde?
şimdi gelelim en başta sorduğun sorunun yanıtınaBen bir şey düşünüyor muyum?Evet ben bu 27 mart dünya tiyatro günü için bir şey düşünüyorum27 mart tiyatrom'un son günü olacakHarbiye'ye dozerler girerken de tiyatrom artık olmayacakKendi salonuna, mesleğine, onuruna sahip çıkamayan insanlara daha fazla hizmet etmek istemiyorumUmarım henüz yayıncılığın başlarında olan senin için çok şevkini kırıcı bir örnek olmamışımdır..Selamlar..

Not: Karanlığa karşı sanat cephesinden bu konuda eylem haberi Bu mesaj-sohbetin ertesi günü geldi

***

Koşulları zorlamayan, daha insana yakışır bir yaşamı zorlamayan, bırakın daha iyi koşulları mevcut koşulları savunmaya çalışmayan, salonuna sahip çıkmaktansa hangi kanalda ek iş bulurum diye günü kurtarmaya yönelik bireysel çıkarların peşinden koşan, siyaset denince sıkıcı bir konu görüp demokratik hakkı 4-5 yılda bir gidip oy vermek zanneden, karşıdaki insanlar kadar aktif olmayıp ondan sonra da ordudan yada anayasa mahkemesinin alacağı kararda kurtuluş olduğunu sanan insanlar...

Dernekçiliği ya kartvizitine zenginlik yada yurtdışı seminerlere vize gibi gören, örgütlülüğü kulüpçülük seviyesine indirgeyen, çağından sorumluluktan ve çağdaşlıktan alabildiğine yozlaşmayı anlayan insanlar...

Dizilerde görünmenin tiyatroya seyirci çektiğini sanıp tiyatronun yarınını medya goygoyculuğunda gören, dizideki yüzleri görmeye gelen seyircinin ancak TV'de gördüğü şarkıcıyı canlı izlemeye gelmiş dünün gazino seyircileri gibi emanet (ünlü meraklısı) seyirciler olduğunu göremeyen, Gazinoların hazin sonunu bilmeyenler...

Sanatçı ışığı alnında ilk hissedendir lafını spot ışıklarına bağlayan, seyirciyi umursamadan sadece sahnenin büyülü dünyasında "ibadet eder gibi" sahneye çıkıp ego tatmin edip inen... Devlet yardımına sırtını dayayıp sanat, tiyatro kavramından uzak yetişen nesilleri, okulları, bunun aslında kendi sonunu da hazırladığını göremeyen insanlar...

Ne denli marjinalleşilirse o denli sanatçı olunabileceğini zanneden toplum kaçkınları...
Cem Karaca'nın bir şarkısı geliyor aklıma... "Beni siz delirttiniz!" yok henüz ben delirmedim ama beni siz kaçırttınız. Sizden azıcık , çok değil azıcık daha çaba göreydim.

Geçen yıl ilk kez tiyatro yayıncılığının biraz daha ötesinde tiyatroya bulaştım ve Gençlik Tiyatroları Oluşumunu kurduk. Bir anda çok sayıda genç katıldı. Çok sayıda eğitim amaçlı faaliyet yaptık. http://www.tiyatrom.com/genctiyatro/index.htm adresine tıklarsanız bir yıl için ne denli dolu dolu olduğunu görmeniz mümkün. Ve ne güzel ki (aslında ne kötü) Taksim'de ilk tiyatrocu eylemini yapmak bize nasip oldu. (Üstelik profesyonel olmayan liseli üniversiteli tiyatrocu gençler) Biz o gün kostümlerle oradayız dedik, kostümlerle oradayız ki anlaşılsın bir tiyatro eylemi olduğu ve halkın dikkati tiyatroya yönelsin. Zaten tiyatro salonuna gelmiş, zaten tiyatro seven salondaki insanlara bildiri okumak değil sokaktaki insanın tiyatroya dikkatini çekmek için.. Taksim meydanı dedik çünkü Taksim simgeleşmiş bir meydandır. Herkese mask dağıtacağız dedik çünkü hem koca Taksim alanında herkesi tiyatroya dahil etmek, hem de hepimiz birlikte gülen ve ağlayanız diyebilmekti halkımıza. Ve orada bağırdık sloganlarımızı. Yıkıma karşı, karanlığa karşı, yozlaşmaya karşı. Onların yapabildiğini neden tiyatrocular yapamıyor?

Bu eylemi yapan liseli üniversiteli tiyatrosever gençlerdi.Şimdi bizden sonra bu yıl TODER üyelerine kostümlerinizle gelin diyor Taksim'e. Ama eğlenmeye diye ekliyor. Altına ben tiyatrolara yönelmiş bunca sorun varken bu eğlence aynı zamanda bir protestoya da dönüşebilir diye düşüncemi yazınca da TODER başkanı "Herkes eylem biçiminde özgürdür, TODER sorumluluğundaki eylemi bugünden provokasyona yeltenmenin alemi yok" diye cevaplıyor. Yani amaç eğlenceden ibaret belli ki Tiyatro emekçilerinin(?) örgütü TODER'in 27 mart kutlaması.
Kısaca duyarsızlık diz boyu. Duyarsızlığı kışkırtıcılık diz boyu. Duyarlı olanı tüketmek yalnız bırakmak, sinmişlik diz boyu. Kişisel hırslar diz boyu. İyi ama tüm bunların arasında benim işim ne?

Ben bu siteyi neden yapmaya başlamışım işte en büyük şahidim kendi yazım ve hala yerinde duruyor. 8 yıl önce tiyatro dünyasına girerken neler yazmışsam bugün bunu göremediğim için artık bu oyunda ben yokum diyorum. Buyurun okuyun http://www.tiyatrom.com/aetimur_nedenmi_tiyatro.htm

Haa bu arada, bana zayıf yerimden vurmak için kavganın ortasında bırakılıp gidilir mi? Asıl şimdi mücadele zamanı, ülkenin karanlıktan çıkması için asıl şimdi dimdik durmak gerek gibi mailler yazanlara da şunu söyleyeyim. Ben kavgaya devam ediyorum, edeceğim merak etmeyin. Ama bu tiyatrocular cephesinde olmayacak. 12 Eylül ilan edilip ülkenin en baskıcı dönemlerini yaşadığı günlerde örgütler adeta ortadan yok olurken daha bu dönemin en baskıcı ilk bir ayı içinde 2 arkadaşıyla örgütsüz kalmış bireyler olarak "Kahrolsun askeri cunta" diye pankart asmaya çıkmış bir deliyim ben. 15 yıl kadar önce katıldığım ÖDP kuruluş aşaması toplantılarından sonra "Bunlarla hiç bir şey olmaz" deyip bırakmış ve (henüz internet yoktu Türkiye'de) bir yerden ikinci el bir eski köhne bir teksir makinası alıp evimin kömürlüğüne saklamıştım. Amacım bir gün herkes ÖDP'li olsa da, ulusalcı şu bu olsa da, bir tek ben kalsam da, tek başıma da olsa teksir makinemle bir yerden mücadeleyi sürdürmekti. Taşınırken almadım o teksir makinesi hala o evin doğalgaza geçildikten sonra kimsenin kullanmadığı kömürlüğündedir çalınmadıysa. Hayır çok cesur değilim ama inançlıyım, kararlıyım. Ve ben tiyatro dünyasından uzaklaşıyorum insan olma mücadelesinden değil.

Yarın muhasebe çıkaracağım hesabımı vermeden gitmeyeyim diye...
..

..Bir önceki yazı

(Kaynak: 3. Abdülhamid, "NEDEN NEDEN?"