23 Mart 2008 Pazar

3. Abdülhamid, okurları gözyaşlarına boğuyor

3. Abdülhamid
16 Rebiü'l-Evvel 1429


BİTER Mİ? YADA BİTEN NE?
yada aslında daha yeni başlıyor mu demeli?


90'ların başlarında Hürriyet Gazetesi için haftada bir gün tam sayfa mizah sayfası hazırladığım, köşe yazısı yazdığım dönemde "Nasıl oluyor da bir berber'le bir öğretim görevlisi, bir ev kadınıyla bir hukukçu, 13 yaşında bir gençle 65 yaşında bir emekli ve daha toplumun çok farklı katmanlarından kişiler bir ortak sayfayı paylaşıp orada kendini ifade edebiliyor?" diye gazete yönetiminden çok kafa patlatanlar olmuştu . Belki de tüm bu karakterler, gönderilen bu mektuplar uydurmadır diye düşünüp sıyrılmışlardı içinden.

Hoş gerçi o zaman sanal dünya ve sanal mektuplar yoktu zarfların üzerinden damgalarını bile inceleyip ipucu aranmıştı ya... Şimdi bakıyorum da daha bugün gelen maillere... Dizilerden de tanıdığımız genç oyuncu kardeşimiz Soner Engür'de var, haberlerimizi Kürtçe olarak bile yayınlıyordu diyen Aydın Orak'da. Kendi dünyalarında pişip sahneden bizde varız diye seslenen Tiyatro Açıkça adına Sertaç Ayvaz kardeşim de var tiyatroyu sokaklara taşıyıp arada bir de tutuklanan Orçun Masatçı da. Daha tiyatro ateşi yüreğine yeni düşmüş liseli kardeşlerim de var, yılların tiyatrocuları, aydınları da. Aynı ilde yaşayıp birbirine küskün olan kişiler birer köşeyi paylaşmış bu tek sayfada buluşup.. Bu iş elbette ne sihir ne keramet. Bu iş aslında olması gereken. Çünkü...

...
"Tiyatrom var olan cesareti ikiye katlayıp basın metinlerimizin Kürtçe yazılan haliyle bile yayınladı" demiş Aydın Orak kardeşim.

deme böyle sevgili Aydın orak.. "bile" kelimesinde bile bir kabulleniş yok mu? Sonradan eklemlenmiş Almanya'daki, Hollanda'daki Türkler için oralarda Türkçe yayın var ise Türkiye topraklarında en yaygın ikinci dilde yazılmış bir metni neden yayınlamayacakmışız? Yazın bir haftalığına tatile gelen turistler düşünülüp İngilizce haber yayınlanıyor da yüzyıllardır bu topraklarda tüm ömrünü geçirenleri görmezden mi geleceğiz? Bizim yaptığımız cesurluk değil, asıl bu gerçeği görmeyenlere sormak gerek nereden alıyorsunuz bu gerçeği görmezden gelme cesaretini diye!. Bizim yaptığımız normal olan, olması gereken..

Ben tiyatrom'un yayına geçtiği günlerde ilk yazımda "Bugün bu cephedeyiz yarın hangi cephede oluruz bilinmez. Ama herkesin böylesi savaşsız, kansız, ölümsüz cephelerden daha iyiye doğru savaşım vermesi dileğiyle." yazmışım ve sanki 8 sene önce son yazılarımdan birinde sana cevap verirken bunu kullanacağımı bilirmiş gibi.

Elbette Kürtçe tiyatroyu da Kürtçe tiyatro yapılmasını da destekleyeceğiz, desteklemeliyiz. Sanat değil midir hem kendi halkını aydınlatıp özgürlüğe, daha insancıl taleplere daha insancıl yöntemlerle gitmesinin yolunu açacak olan? Sanat değil midir tüm halkların birbirini daha iyi tanıyıp kaynaşmasını, önyargılarla, düşünmeden refleks karşı duruşlar yerine birbirinin taleplerini daha anlamasını, el vermesini sağlayacak olan? Konulara diyalektik bakıp, neden sonuç ilişkilerini görmeden "kahrolsun" slogancılığından, eylemciliğinden bir adım fazlasını düşündürtecek olan sanat değil midir? Barışın kapısını açacak olan en önemli kilitlerden biri değil midir sanat? Ve aslında Kürtçe'yi engellemeye kalkarak, koca bir halkı asimile etmeye kalkarak yanan ateşe kucak kucak odun atanlar ne zaman fark edecek yaptıkları yanlışı?
Minik bir not : Ben Edirne'yi yada Ardahan'ı geçtikten sonra anlaşılamayan bir canlı türü olmayı da mantıklı bulmuyorum ve bir gün tüm dünyanın dil uzmanlarının ortak geliştireceği bir tek dilde buluşmasını arzuluyorum ama bu uzun vadeli erim olsa gerek ve bunun için kimseye ana dilini unutturmak gerekmiyor.

Bugün yazanlardan bir diğer sosyalist tiyatrocu arkadaşımız Orçun Masatçı medyanın kendilerine yer vermemesini, kendi yayınlarının ise belirli bir kesime ulaşmanın ötesine geçemediğini , tiyatrom'un bu vesileyle yararlı olduğunu anlatmaya çalışmış yanlış anlamadımsa. Evet medyayı geçelim zaten, medyanın durumu da işlevi de bellidir. Bırakın politik bir duruşu olan tiyatro topluluğunu; eğer bir miktar paralı ilan vermez ise sıradan bir bulvar tiyatrosunu bile haber yapmazlar. Üç ilan ver bir haber yapalım gibi noktaya varmıştır işin çirkinliği. Ama burada üstünde durmamız gereken medyanın durumu değil de neden sizlerin yayını belirli bir kesimin ötesine geçemiyor bunu hazır sırası gelmişken biraz duralım mı üstünde?
Hep söylerim eğer sol kendini anlatmayı başarabilmiş olsaydı halkın solu tereddütsüz iktidara taşıması kaçınılmaz olurdu. Ve bugün sosyal güvenlik yasalarıyla ve daha pek çok yasayla, Amerikancı politikalarıyla işçi-memur-dar gelirli düşmanı yüzünü görmeye başladığımız AKP'nin %15-20 lik Milli Selamet Partisi nüvesinden geniş halk kesimlerine taşınmaya başladığı ilk dönemlerini bir açıp yeniden gözden geçiriniz. AKP ve benzeri kesimler bol bol "sol argümanları" kullanarak, kahvehane kahvehane , köy köy, ev ev dolaşıp, "sol argümanları" kendilerine malzeme yaparak halkı yanına almıştır. Solun halk dilinde yeterince kullanamadığı, yada ihmal ettiği ve tabi mesajlarını halka ulaştırmasının engellendiği bilinen gerçektir. Solun kullanamadığı halka dönük argümanlarını bir aldatmaca unsuru olarak, takiye olarak kullananlar iktidar olabilmiştir.

O halde şimdi ilerici, aydın insanlar şapkalarını önüne koyup bir kez daha düşünmelidir. Biz siyasetimizden taviz vermeden nasıl daha geniş kitlelere ulaşabiliriz? Bunu insana ayna olan, insana doğrudan mesaj taşıyan tiyatrocular başaramazsa teorisyenler hiç başaramaz. Tiyatro Yenikapı bunu başardığı için biz adını taa İstanbul'dan duyabildik. Tiyatro Yenikapı şunlara şunlara da yer veriyor diye damgalayıp tiyatromu bir kenara atmadığı için sayfalarımızdan insanlara ulaşabildi. Yani ortak paydamız aynı cümleleri kurmadığımızda bile olması gereken dili kullanıyor olmamızdan olsa gerek

Bazıları gibi üç beş sloganımsı söylemi sürekli vurgulayıp, sen şunu yaptın günahkarsın, beriki burada okudu günahkar, diğeri bunu yapmıyor günahkar diye baştan damgalayıp insanları kolayca vazgeçilebilir kağıt gibi buruşturup kenara atmak yerine sabırla yeniden kazanmak gerek. Yoksa bir gün bir de bakarsınız kendi çocuğunuz bile buruşturup attığınız kaybedilmişler listesine girivermiş, ya sizin lanetlediğiniz dizilerde oynamaya başlamış, holdinglerde çalışmaya başlamış, yada sayfasına tabutlu bayraklı, camili resimler koyup şehitler ölmez vatan bölünmez edebiyatına başlamış. Yada daha da olumsuz noktalara savrulmuş. Koca bir dünyayı ve halkı dönüştürmeyi, bilinçlendirmeyi hedefleyen bazılarının bugün aynı evi paylaştıkları kendi çocuklarına bile bildikleri gerçeklerini aktaramamış olduklarını gördükçe hayretler içerisinde kalıyorum.

Sanatla, edebiyatla uğraşan yada ilgi duyan insanlar hangi halktan ve hangi toplum kesiminden olursa olsun belirli bir düzeyi aşmış, belirli bir kültürü almış, belirli bir saygılı üslubu söylemi edinebilmiş insanlar ise biz önce bu tür sanat yayınlarında bir arada durmayı başaramazsak toplumun daha az eğitimli, daha az kültür sanatla ilgili, daha agresif insanları nasıl uyum sağlayacak?

Bu nedenle de tiyatrom'daki çeşitlilik bana çok şaşırtıcı gelmiyor. Hepimizin mayasında, özünde yaşamında daha iyi bir toplum daha iyi bir dünya özlemi var. Cümlelerimiz farklıyken bile dillerimiz, üsluplarımız belirli bir seviyede. Böyle olmadığında zaten bu bünye hastalıklı unsurları atmıştır dışarı.

Biter mi yada biten ne? yada aslında daha yeni başlıyor mu demeli?

Şu ana dek pek de bu başlığa uygun gelişmedi yazı. Bunu da yarına bırakıyorum zira şu an sabah ezanını duydum ve saati fark ettim.

A.E. Timur yazıları:

Alternatif Bilanço
Tiyatrom Bilançosu
Tiyatrom Neden Kapanıyor?
Levent Çağlayan'ın yazısından devamla
BİZİ DE KENDİMİZLE YÜZLEŞTİR SAYIN ÖZİNEL
İBŞT - ATLADIKLARIM / DÜZELTMELER / EKLEMELER
BU SANATÇILAR İÇİN DEĞER Mİ?
TİYATROM ARŞİVİ TİYATRO'NUN YAKIN TARİHİNE TANIKTIR, SON 14 YILIN İKTİDAR TİYATRO İLİŞKİLERİ İNCELENMEDEN ORHAN ALKAYA OLAYI DEĞERLENDİRİLEMEZ... ESNAF ANLAYIŞI İLE ÜLKE YADA BELEDİYE YÖNETİLİRSE...
HABER DEĞERİ OLMAYAN KÜLTÜR BAKANI ERTUĞRUL GÜNAY
KİRLENEN İNTERNET DEĞİL, BU O İNSANLARIN KENDİ BEYİN VE SÖZ KİRLİLİĞİ...
ARANIYOR...
YAPILAN EYLEME İLİŞKİN DEĞERLENDİRMELER VE TÜM TİYATRO ÖRGÜTLERİNE ÇAĞRI
4 KASIM KARANLIĞA KARŞI IŞIK EYLEMİ VE SAHNE IŞIKLARININ KÖR ETTİKLERİ
NASIL BİR TİYATRO YAYINCILIĞI
BARIŞAROCK ELEŞTİRİLERİNE İLİŞKİN
SAYIN MEHMET ESATOĞLU'NA AÇIK MEKTUP
YAŞASIN SANSÜR !
BEN DE OLSAM ÖZDEMİR NUTKU'NUN YAPTIĞINI YAPARDIM
Sol ve Ulusalcıların görmek istemediği tablo
Yaşam Kaya'ya ve Birleşen Topluluklara
Özel Tiyatroların düşmanı mıyız?
İmza defterine karşı görüş yazılmaz
Sözüm Devlet onu da yapsın bunu da yapsın diyenlere
ÖZEL TİYATROLARA YARDIM HAK MIDIR, RİSK MİDİR?
Kim Hayır Diyebilir ki?
İletişim Yorgunluğu
Lemi Bilgin'e açık mektup
Ulufeler dağıtıldı Ali Uyanığa yine büyük pasta
AKM, Tiyatral İstanbul, Karanlığa karşı Sanat Cephesi ve Farklı Görevlerin ayırdına varabilmek
Afife Jale Ödülünü yazmak Hiç içimden gelmedi...
"BASIN ÖZGÜRLÜĞÜ DEĞİL GAZETECİ ÖZGÜRLÜĞÜ DEMİŞTİK"
Lysistrata'lığın Lüzumu Yok!
BİLİNÇLİ, YADA BİLİNÇSİZ GREV KIRICILIK YAPMA PAHASINA, HAYDİ TİYATROCULAR UYGUN ADIM ARŞ ARŞ !
Yıkmayalım da Besleyelim mi?
BEDENİ GİTTİ GİTMESİNE DE HRANT DİNK ADI POPİLİZME KURBAN GİTMESİN
BİZE "BİR CÜMLE" SÖYLER MİSİNİZ?
Manşet Manşet Üstüne
1 LİRAYA TİYATRO VE BAŞKANIN TİYATROCULARA YEMEĞİ
Bir kilo Orhan Pamuk'mu daha ağır vakadır yoksa Bir kilo ulusalcılık mı?
BENDEN BU KADAR, YA SİZDEN NE HABER?
KÜLTÜR BAKANINA AÇIK MEKTUP Harçlık üleştirmeye son verilsin desteğin daha akılcıl yolları da var
YİNE YEŞİLLENDİ FINDIK DALLARI, ACEP NE OLACAK TİYATRONUN HALLARI?
BİLİNMEYEN TİYATROLAR FESTİVALİNİN BİLİNEN KONUSU ÜZERİNE SON BİR YAZI
BİR MSN SOHBETİNDEN YOLA ÇIKARAK GENÇLİK OYUNU METNİNDE ARAYIŞ DENEMELERİMİZ
GENÇLİK OYUNUNDA EN BÜYÜK TEHLİKE "DİDAKTİK OLMAK"
GENÇLİK OYUNU YAZMAK CESARET İSTER
GENÇ KİMDİR? HANGİ OYUN HANGİ YAŞ GRUBUNA HİTAP EDECEK? BUNU NASIL BELİRLEYEBİLİRİZ?
PANELDEN İZLENİMLER
GENÇLİK OYUNU" ÜZERİNE
TİYATRO'DA GENÇLİK RÜZGARI - 2
TİYATRO'DA GENÇLİK RÜZGARI - 1
BU NE BİÇİM BİR SORUMSUZLUKTUR!
MAALESEF YENİDEN YAYINDAYIZ
VEDA YAZISI
BANA GÖRE GERÇEK ÖZGÜR SANATIN TEK YOLU
TÜM KOMPLOLARA KARŞI ŞİMDİ EN BÜYÜK KOZUMUZU OYNAMANIN ZAMANIDIR!
HERKES BAKANI KINIYOR BENSE HEPİNİZİ KINIYORUM
Şimdi Ne Olacak?
OKUR GÖRÜŞLERİNE İLİŞKİN YANITIMDIR
ÖDÜL ALMAK NASIL Bİ ŞEYMİŞ?
MUHALİF OLMANIN DAYANILMAZ YÜKÜ..
EĞİTİM, SANAT, SANAT SATICILARI, ASUMAN KRAUSE VE DİĞERLERİ
SİYASET MEYDANI
OKURLARDAN RİCALAR
İZMİT'TE BALE SALONU MECSİT OLMUŞ
EYVAH ! YOKSA REKABET Mİ BAŞLADI?..
VE SİZ HALA SUSUYORSUNUZ
YİNE ÇOCUK TİYATROSU HEP ÇOCUK TİYATROSU
PEKİ YA KEREM YILMAZER'İ GERİ GETİREBİLDİNİZ Mİ?
RADYOCUMU İSTİYORUM
İBST KÖPRÜ FESTİVALİ
TİYATROM.COM'LA İLGİLİ ÖNEMLİ BİLGİLER
TİYATROM.COM 4 YAŞINDA ŞAİR SUNAY AKIN İŞTE BUNU BİLMİYOR...
ÜZERİMİZE VAZİFE DEĞİL AMA "MUHALEFET ETME" EŞEKLİĞİNDE BULUNDUK BAĞIŞLAYIN!
RAGIP SAVAŞ'A VE RADİKAL'E TİYATROM.COM'UN YANITI!
İZMİT BİZE NE ÖĞRETTİ ?
PARTİZANLIK SANATIN CAN DÜŞMANI ! TEK ÇÖZÜM ÖZERKLİK!
ZİNA!
LİSELER ARASI TİYATRO FESTİVALLERİ ENFLASYONU VE FESTİVALLERİN DEĞERLENDİRMESİ
TEMEL EĞİTİMDE ZORUNLU DRAMA
İMAM HATİPLER BİZİM SORUNUMUZ DEĞİL
GENÇLERİN KADERİ HOCALARIN HOBİSİNE Mİ BAĞLI KALACAK
KIŞKIRTICI BİR YAZI
İYİ Kİ DE TEMİZ KALIYORUZ
OKUMA TİYATROSU
CEM KARACA'NIN ARDINDAN
BBG EVİ 70'Lİ YILLARDA YAPILSA NELER OLURDU?
STAR TV'DE YENİ BİR SHOW PROGRAMI MI?
MEDYA NE YAPIYOR?
KERİM AFŞAR'IN ARDINDAN
ALTIN KESER ÖDÜLLERİ
KÜRESEL SALDIRIDAN YÖRESEL SALDIRIYA İŞGAL ALTINDA TÜRKİYE
DİPLOMALI CAHİLLER ORDUSU MU OLUYORUZ?
BİRİSİ GENÇLERE DOĞRUYU SÖYLEMELİ
YİRMİYEDİMART GEREKMİYOR
GENÇ TİYATRODAN TİYATROM.COM'A
TİYATROCULARA MEKTUP
HÜSEYİN SORGUN'A YANIT
ALİ TAYGUN'A YANIT
İBŞT : TÜRKİYE'NİN AYNASI
İBŞT'NİN AYNASINDAN YANSIYAN NE?
FUTBOL MU O DA NE ?
İKİ KİŞİ OLMAK
LANET OLSUN SANSÜR YİNE SAHNEDE
İNTERNETTE TİYATRO
İŞTE MEYDAN
GENÇ TİYATROCULAR TOPLANTISI 2
GENÇ TİYATROCULAR TOPLANTISI 1
SİZLERLE DİYALOG
NEDEN Mİ TİYATRO?
AHMET ERTUĞRUL TİMUR KİMDİR?