31 Mart 2008 Pazartesi

Hela kapısı gibi çift "oo"lu Burak Caney sitesi sunar

İftira Makinesi Burak Caney, Orhan Aydın'ı alkışlıyor!
İftira Makinesi Burak Caney'i tanımak için: TIKLAYINIZ!

Orhan Aydın'ın Gölge Tiyatro'da yayımlanan yazısını, başlığını değiştirip kendi formatına uyarlayan İftira Makinesi Burak Caney'in hela kapısı gibi çift "oo"lu sitesinden sunuyoruz:


ORHAN AYDIN'DAN TAŞ GİBİ SÖZLER

tiyatrom.com un kapanmasının ardından yazılarına www.tiyatrooyunevi.com da devam eden Orhan Aydın Ulvi Alacakaptan ve kirlenmişlere taş gibi sözlerle dolu yazısını alkışla karşılıyor ve katılyıoruz.

31 Mart 2008 Pazartesi

İnsan oğlu tuhaf yaratık.

Ar damarı çatlamaya görsün. İşte o zaman aşk olsun tutana!

Bu siyasi alanda ne denli geçerliyse sanat alanında da öyledir.

Yo hayır, böyle kestirip atarak siz değerli okurları yanıltmayalım.

Sanat alanlarında arları çatlayanların çevrelerine yaydıkları kirlilik, siyasi alanlara karşın, daha da yüz kızartıcıdır dersek kimseye haksızlık yapmamış oluruz.

Bu günler zor günler.

Memleket yeni bir yöne doğru eğriltiliyor.

Bu yüzden ortalık toz duman ya.

İşte tam bu arada, kendine “sanatçı” adını yakıştıran bir çok kara akıllı, siyasi kirlenmenin başını çeken aymazları örnek alıp, sanat alanlarını da aynı anlayışın çöplüğü haline getirmeye çabalıyorlar.

Ancak yağma yok.

Bu ülke hiç kimsenin babasının çiftliği değildir.

Hele Tiyatro alanı, bu tür namussuzluklara karşı tahammülünü tamamen yitirmiştir.

27 Mart dünya tiyatro günü, ülkenin gelenindeki tüm tiyatro yaratıcıları ak ile kara yı bir kez daha gördüler sanıyorum.

Sahnelerimizden okunan bildiriler, yapılan çağrılar, oynanan oyunlar, Ankara ve İzmir de yapılan saygın kutlamalar dışında iki temel etkinlik hepimizin dikkatini çekmiştir.

Bunlardan biri Harbiye Muhsin Ertuğrul sahnesi’nin önündeki eylem, bir diğeri İstiklal caddesindeki Müsamere.

Harbiye Muhsin Ertuğrul Sahnesinin önünde 65 sivil toplum örgütü temsilcileri, sanat alanlarının yaratıcıları, bizlere aydınlık yüzlerini gösteren seyircilerimiz, D.T den, Şehir Tiyatroları ve Özel tiyatrolardan meslektaşlarımız, bu çabada bizleri yalnız bırakmayan yol arkadaşlarımız bir araya geldik.

AKP’ nin Muhsin Ertuğrul Sahnesi’ni yıkma kararını, bunun kanunsuzluğunu ve de sanat alanlarına beslediği düşmanlığı tek tek anlatıp, ortak akıl oluşturarak alanlarımızı, kirlenmenin adresi AKP ye teslim etmeyeceğimizi duyurduk.

Peki ya, İstiklal caddesindeki müsamereye katılanlar, sağlarına sollarına bakıp kimlerle birlikte yürüdüklerini algılayınca şaşırıp kaldılar mı acaba?

Aralarındaki tanıdık yüzlerin reaksiyonlarını merak ediyorum.

Ancak, basına yansıyanlardan anlaşılan o ki, keyiflere diyecek yok!

Dünya Tiyatro gününde AKP li bir Belediye Başkanı ile yan yana omuz omuza, bir adım ileri iki adım geri Taksim’e doğru yürüyüş!

Taksim deyip geçmeyin. Orada, meydan’ın orta yerine bir sahne kurulmuş, sahne de yılların kantocusu kalça kıvırıp “gününüzü” kutluyor.! Oh..!

Neyle ? Elbette AKP li Beyoğlu Belediyesi’nin parası ile. Öyle olunca övgünün biri bir para!

Acaba bu olup bitenleri gören gerçek bir tiyatro izleyeni; “Sizi gidi utanmazlar sizi. Sizi gidi karanlık yüzlüler sizi. Siz misiniz bu ülkenin tiyatrocuları, tiyatro oyuncular örgütü bu mu?” demiş midir?

Sanat düşmanlığını sahne yıkma boyutlarına kadar tırmandıran, bir kirli aklın ortakları olmak tarihsel bir durumdur.

Şimdi buradan sesleniyorum.

Ulvi Alacakaptan efendi, seni yıllardır tanırım.

İnanç tercihlerin beni ve meslektaşlarımızı hiç ilgilendirmez.

Ne halin varsa gör.

İstersen bir cami avlusuna seccade ser, istersen bir mescit önüne tezgah kur. Ya da git AKP’nin kapısına çadır ger, giy bir zenne kostümü zil tak oyna.

Ama Türkiye Tiyatrosunun bu en eski örgütlülüğünü götürüp, AKP karanlığına eklemeye çalışırsan, ki yaptığın budur.
Bunun bir hesabı vardır ve sorulur.

Şimdi, bu alanı daha fazla germeden, son kez bir adamlık et ve hemen ama hemen istifa et.

Büyükşehir Belediyesi’nde Kenan Işık ışıksızlığı, İskender Pala ve Orhan Alkaya pişkinliği ile uğraşırken, meslektaşlarımın emek vererek kurdukları bir örgüt olan TO-DER, senin gibi bağnaz softaların ve destekçilerinin başına yıkılır.

O gün, seninle beraber kaç oyuncu! kaç meslek çalışanı! yürüdü bilemem.

Basına bakarsan okullardan ve AKP li belediyelerin kültür merkezlerinden çocuklar getirtmişsin.

Etkinliğe katılan Amatör Tiyatrolar çevresinden (ATÇ) ciddi bir yanıt vermelerini ise ivedilikle bekliyorum.

Ancak, Harbiye Muhsin Ertuğrul yerine İstiklal müsameresi’ne katılan iki kara lekeli küfürbaza, son sözlerimizi söyleme vaktidir.

Aferin size. Sonunda başardınız ve Tiyatro insanlarına olan kininizle kendi kendinizi yok etmeyi sağladınız.

Kutlarım.

Görüldüğü gibi çanak büyük.

Pislik içindeymiş filan aldırmanıza gerek yok. Nasıl olsa içi ganimet dolu.

Saldırın haydi. Afiyet olsun.

Ve artık, sonsuza kadar susun.

Biz sizi, o çanağın başında unuttuk bile.

Ulvi Alacakaptan ile birlikte bu etkinliğin yapılma kararını alan TO-DER yönetim kurulu üyeleri hanımlar beyler, Sizlerin de önemlice bir bölümünü bu ülke tanır.

Şimdi sizler için erdemli davranma vaktidir.

Örgütünüzü AKP ye ekleyen, bu kara akıllı ile olan ilişkinizi kesme kararlılığı, sizin hepimiz tarafından alkışlanmanızı sağlar.

Gelin, Ulvi efendiyi destekçisi AKP ile birlikte yalnızlaştırın. Gelin, çağın sanat düşmanlarının, alanlarımızda açtığı gediklerin daha da büyümesine izin vermeyin.

Gelin meslek örgütünüzü aklayın.

Türkiye Tiyatrosu’nun tüm yaratıcıları, bu süreci birlikte izliyoruz.

Hiç birimizin geleceklerimizin ellerimizden alınmasına, izin vermeyeceğimiz açıktır.

(Kaynak: Hela kapısı gibi çift "oo"lu İftira Makinesi Burak Caney'in sitesi, "ORHAN AYDIN'DAN TAŞ GİBİ SÖZLER")