19 Mart 2008 Çarşamba

3. Abdülhamid, duygu sömürüsünü sürdürüyor

3. Abdülhamid
12 Rebiü'l-Evvel 1429


BİLANÇO


Hesap dedik ya önce gerçekten rakamlarla başlayalım her ne kadar vereceğimiz hesap başka türlü olsa da.

Mayıs yada Haziran 1999. Önce ilk önce bir kaç ay amatörlere site yapma olanağı ücretsiz bir alandan başladı. Ama bu amatör alan sağlıksız işlediği için bir kaç ay geçmeden önce adıma tescilli genctiyatro.com daha sonra da tiyatrom.com u aldım. Tabi bir de hosting alanı. İlerleyen yıllarda arşiv artıkça hosting alanını, bant genişliğini artırarak kiralamayı sürdürdüm. En son ne kadar yatırmıştım hatırlamıyorum ve zaten parasal şeyleri hiç aklımda tutmam. Ama abartılacak bir rakam değil hadi diyelim 2 domain bir host alanı yolda 200 YTL falan. Sekiz yıl boyunca bu masrafları kendim ödedim ve dediğim gibi abartılacak rakamlar değil. Kimi bara gider, kimi maça gider bir gecede harcar bende buna harcamışım, geçelim.

Hiç paralı reklam almadım. Bir ara düşündüm. Reklam alıp gelen geliri yine tiyatrom için harcayayım, toplanan parayla belki salon kiralar toplantı, seminer yaparız dedim. (Zira tamam yılda bir hosting, domain parası neyse de işçi statüsünde çalışan ve geliri belli biri olarak daha fazlasını yapamazdım örneğin salon kiralayamazdım) İşte bu nedenle düşündüm. Ama topluluklardan almam diye bir şart koydum. Tiyatro ve benzer alanlar dışında da alakasız firmalardan almam diye şart koydum. Eeee geriye ne kaldı dediniz galiba. Tiyatro yan sektörü olabilir diye düşünmüştüm. Örneğin kostüm, makyaj malzemesi satanlar vs. O sıralarda bir arkadaş da Vira Kozmetikle konuşmuş Sevtap hanım "Aaa ne güzel tabi gelsin konuşalım destekleriz böyle şeyleri" demiş.. Bir güzel dosya hazırladım, Kim okur kaç kişi okur vs ama utandım gidemedim. Zaten parasal konuları hiç beceremediğim için, parasal konuları konuşamadığım için esnaf, tüccar vs değil aybaşında maaşı yatan bir işçi olmak daha kolay geldi. Ticaret ayrı yetenek.

Tiyatro topluluklarından reklam almam dediğim halde "Tiyatro Altıdan sonra" ısrarla reklam vermek istedi. Hayır gerek yok ben zaten sizi tanıtıyorum desemde ısrar ettiler (kendileri şahitlik edecektir) banka hesap numaramı isteyip yatırdılar da. 50 YTL miydi, daha mı azdı, biraz daha mı çoktu emin değilim ama cüzi bir rakamdı. Sonra kendileri ısrarla verdiği halde utandım bunlar zaten yarı amatör tiyatro birde bana para ödediler diye ve kendimce bir ödeştirme yapıp davetli olarak oyunlarına çağrıldığımız halde ben çaktırmadan bilet alıp girdim kendimce aldığımı verdim. Bir sonraki sezon yine ısrar ettiler hayır asla ben öncekinden bile utanıyorum siz yollayın bannerınızı koyarım dedim. O günden sonra da 8 yıldır kim paralı reklam dediyse eğer ters gelecek bir yer değilse reklama gerek yok yollayın ben zaten yayınlarım dedim.
Bunun dışında da para pul bulaşmadı tiyatrom'a.

Geçen yıl kurduğumuz Gençlik Tiyatroları oluşumunda hiç kimseden beş kuruş almadan yola çıktık. Yaptırdığımız afiş, branda paralarını Adnan Tönel'le yarıyarıya cebimizden karşıladık. Tüm eğitim çalışmalarımız zaten ücretsizdi, salonları ve ders veren hocaları dostluklarımızla ayarlamıştık. Yani para da girmedi, para da çıkmadı komünal sürdü bir yıl. Piknik gibi etkinliklerde herkes bir şeyler yaptı/aldı getirdi. Sadece 27 mart etkinliğimiz için bizim gençler 1.000 YTL bağış almış onu harcadık. Hesabı bağışı alan Eda Atalay tuttu. En son küçük bir miktar kalmıştı onun da üzerine ben kendimden biraz ekleyip boş DVD almıştım ve faaliyetlerimizi aktarıp tanıtım DVD'leri hazırlamıştık.

Şükür ki orada da bunun dışında para pul bulaşmadı oluşuma.

GELELİM MANEVİ BİLANÇOYA

Evet çokça oyuna davet edildim. Çokça oyunu davetli olarak izledim. Amatör tiyatro ise davet edilsem de davet edene çaktırmadan biletimi aldım. Davet edildiğim çokça oyuna gidemedim, ama bir hayli de oyun izledim davetli olarak. Bundan dolayı borçluyum, davetli izlediklerime teşekkür ederim.

İstanbul dışında aldığım davetler oldu ama yılda sadece 15 gün iznim olduğu o da yaz aylarında kendimizce geçirdiğimiz için İstanbul dışında davetlere gitmedim. Sadece 2 kez üyesi olduğum ASSITEJ'in festivaline Bursa'ya gittim. Sonrakilere gidemedim, gitmedim. Zaten ilk yıl katıldığımda gözlemci raporuma her yıl aynı kişilerin değil mümkünse farklı kişilerin çağrılması iyi olur görüşümü yazmıştım. Bu katıldığım "kalmalı" Bursa festivalinden dolayı borçluyum, teşekkür ederim.

Bazı seminerlere, panellere konuşmacı olarak katıldım bazılarına dinleyici olarak. Adnan Tonel'in organize ettiği Yapı Kredi Kültür Sanat tarafından yapılan panelde konuşmacılara 100'er YTL'lik Yapı Kredi kitap çeki armağan edildiğini katıldıktan sonra öğrendim. Adıma kesilmiş 100 liralık kitap çekini geri Yapı Krediye bırakmaktansa alıp yararlanması için bir öğrenciye vermek daha mantıklı diye düşünüp öyle de yaptım. Bunun dışında maddi değerli hediye de almadım.

Bunun dışında düzenlediğim Şehir Tiyatroları Gençlik Günlerinde evvelki yıl Gençlik Tiyatroları paneli için verilen bir plaketi almamak kabalık olurdu, hem almamam için gerekçe yoktu teşekkür edip aldım. Yine Geçen Yıl Nazım Hikmet Sahnesi Gençlik Tiyatroları organizasyonunda Gençlik Tiyatrolarına katkımdan dolayı bir plaket verdiler sağolsunlar, aldım. Lions tiyatro ödülleri çerçevesinde verilen tiyatroya katkısı olanlara özel ödüllerinden birisi de diğer yayıncılarla birlikte adıma verilmişti. (Lions anlayışıyla uzaktan yakından alakam olmadığı (hatta temelde zıt yerde olduğum halde) bu lions desteğinde düzenlenen ama Ömer Şahinbaş'ın bana özel jesti olduğu için, iş yerime dek gelip gayet ikna edici güzel sohbetinin ardından ve yarıştırılmadan verilmiş olması, Ömer Şahinbaş'ın samimiyetinin yansıması, maddi bir değerinin olmaması gibi etkenleri göz önünde tutarak aldım.

ÜYELİKLERİM

ASSITEJ : Tiyatrocu olmadığım halde ASSITEJ (Uluslararası Çocuk ve Gençlik Tiyatroları) Derneğine üye olmam teklif edildi. Gerekçe olarak senin düşüncelerine ihtiyacımız var denildi. "Bakın muhalefet ederim" dedim. Olsun dediler katıldım. 4-5 yıldır üyeyim. Gerçekten muhalefet ettim. Hem de çok sıkı muhalefet ettim. Hatta sonradan acaba fazla mı ileri gitmiştim diye içim burkulduğu da oldu. (Tabi sıkı muhalefetten kastım asla bazılarının polemik zannettiği hakaret değil ne bana ne ben herhangi birisine asla incitici söz söylemedik) Bir çok farklı kişiyle fikir alışverişi yapmama, Çocuk ve Gençlik Tiyatroları alanında açışım yapmama vesile oldu teşekkür ediyorum.

TİYATRO DERGİSİ YAYIN KURULU ÜYELİĞİ : Tiyatromda bir yayından çok bir kulüp havası oluşmuştu. Ve genç okur kitlesi hep daha fazlaydı. Bu genç okur kitlesiyle kolay iletişim kurabilmemden, yayıncılık anlamında farklı alternatifler düşünebilmemden olsa gerek Tiyatro Dergisi Yayın Kurulundan aralarına katılmam, yayın kurulu üyesi olmam teklifi geldi. Tiyatro Dergisi Gençlik editörü ve yayın kurulu üyeliğini tereddütsüz kabul ettim zira madem ki amacım gençler için tiyatro alanında bir şeyler yapabilmekti o halde "Gençlik tiyatroları adına bir mevzi daha kazanacak, bir alandan daha sesimizi duyuracaksak neden olmasın" dedim, Tiyatrom'u dergiye eklemli düşünülmemesi şartıyla dedim ve kabul ettim (ki zaman zaman ters düştüğümüz de oldu. Tiyatro Dergisinde benim 1 oy hakkım vardır, ama tiyatrom'da derginin hiç oy hakkı yoktur avantajını kullandım) Yayın kurulu toplantılarına ve dergiye bir ölçüde gençlik tiyatrolarını taşıdım. Katıldığım yayın kurulu toplantıları zaman zaman benim için de çok öğreticilikler taşıdı. Teşekkür ediyorum.

GENÇLİK TİYATROLARI OLUŞUMU : Gençlik tiyatroları alanında büyük bir boşluk olduğu, ASSITEJ'in ise adında gençlik geçmesine karşın gençlik yanının güdük kaldığı düşüncesi ile Dr.Adnan Tönel ile birlikte kurduğumuz bir oluşumdur. Gençlik Oluşumu olduğu için kuruluşuna emek verip ilk bir yılın sonunda bir gençlik tiyatroları kurultayı yapıp tüm yönetimi gençlerin seçeceği bir kurula bırakıp bizim tamamen çekilmemiz şartıyla yola çıktık. Bir yıl boyunca çok dolu dolu geçti. Daha ilk toplantımızdan 70'in üzerinde katılımla ve bir düzineyi aşkın farklı okuldan katılımla yola çıktık. Her cumartesi-pazar iki ayrı salonda birden her biri kendi alanında uzmanların verdiği tamamen ücretsiz dersler gerçekleştirildi. http://www.tiyatrom.com/genctiyatro/index.htm Eğer bu sayfayı incelerseniz bir sene içinde kimileri için büyük başarı denilecek işler yapıldı. Düzenli, dersler, seminerler, atölyeler. Piknikler, eğlenceler de cabası. Ve buna ses getiren bir eylem de hayli anlam kattı. Medyada yankı buldu vs vs. Ama hayır başaramadık. Maalesef başaramadık. Çünkü yola çıkarken demiştik ki biz tiyatro topluluğu değiliz, tiyatro yapmayı çok istemiş ama yapamamışları toplayıp onlara tiyatro öğretmek onlarla oyun çıkarmak olmayacak amacımız. Bu tür yerler zaten var. Biz bedava kurs değiliz, biz tiyatro topluluğu değiliz. Bizim amacımız okul tiyatro topluluklarına orada bulamadıkları ek atölyeleri sağlamak okul topluluklarının gelişmesini sağlamak ve bu örnekleri ortaya koyarak ayrıca tiyatro çalışması olmayan okullarda tiyatro çalışmaları başlatmak. İşte bunu başaramadık. Bu amaca uygun düzenli gelen topluluklar olsa da çoğunluk bizi bedava kurs gibi, tiyatro yapabileceği alan gibi görenlerden oluştu. Ayrıca bir yılın sonunda gençlerin kontrolüne terk edip dernekleşmek vardı. Katılımcı çok olsa da bu sorumluluğu almak için, yönetimde olmak için çok da heveskar olmadı gençler. Onlarca genci bir kulüp havasında bir araya getirebilmiş olsak da amaca uygun yürümediği için sürmedi. Adnan Tönel bir yıl boyunca hiç bir etkinlik yapılmadığı halde, geçen yıl Gençlik Tiyatroları Oluşumunda olan ben dahil hiç kimse olmadığı halde bu bireysel katılma arzusunu ısrarla "Gençlik Tiyatroları Oluşumu" olarak başvurdu, ve bir de genç arkadaşı bu gepgenç festivalin toplantılarına yolladı. Ama ona da belirttiğim ve ısrarla altını çizdiğim gibi bir tek Adnan Tönel, bir tek genç (Muhammet Yiğit) ve bir tek etkinlik (Bilgi üniversitesi gepgenç festivali) bundan ibaret bu aktiviteyi gençlik tiyatroları oluşumu adına değerlendirmek olmaz. Festivaller fuarlar ürünlerin sergilendiği ürünlerin halkla buluştuğu yerlerdir. Bir yıl boyunca hiç bir varlık göstermeyip yılın sonunda Gençlik Tiyatroları Oluşumu diyerek festivalde boy göstermek olmaz zaten de ortada geçen yılki başkanı, başkan yardımcısı dahil üyeler yok. Bu Adnan ve Muhammed'in bireysel girişimidir, ilgim yoktur.

TODER ÜYELİĞİ : Sık eleştirilerime maruz kalan derneklerin başında TODER gelir. Zira diğer bütün tiyatro örgütleri kısıtlı bir guruba yöneliktir. İŞTİSAN Şehir Tiyatrolular, TOBAV, Opera Bale Çalışanları , OYCED Oyun yazar ve çevirmenleri gibi. TODER ödenekli, özel, bütün tiyatro camiasını kapsayacak en genel kapsam içeren Tiyatro Derneğidir. Bu bağlamda da Devlet Tiyatrolarında yaşanan bir sorun da, Şehir tiyatrolarında yaşanan bir sorun da, özel tiyatroların açmazları da her şey bir noktada TODER'in ilgi alanındadır, olmalıdır. En başta da TODER Tiyatro Oyuncuları Derneğidir yani elbette sendika değildir ama bir anlamda tiyatro emekçilerinin birey olarak üye olabildikleri örgütleridir, onların haklarının da takipçisi olması gereken bir örgütdür. Ama Tiyatro dünyası Gülriz Sururiş'nin anılarından da okuyoruz ki kurulduğundan bu yana TODER bir sendika yada tiyatro emekçisi örgüt gibi davranma geleneğinde değildir. Ankara'ya bakanlara, milletvekillerine gidip yada büyük işadamlarına gidilip ricalarla iş bağlamış bir örgütdür. (Bağışla koltuk, bağışla mekan gibi) Doğal olarak da üyelerine dayanarak var olma yada üyelerine dayanarak bir şeyleri kotarma geleneği olmadığından olsa gerek TODER zaman içerisinde tabanından kopmuş ister istemez. Üyeler için TODER ceplerinde kartını taşıdıkları bir kimliğe dönüşmüştür ki Sayın Ulvi Alacakaptan'ın da şikayeti üyelerin sahiplenmemesidir, aidatlarını ödememesidir, Genel Kurula bile yeterince ilgi göstermeyişleridir. Katıldığım TODER Genel kurulunda da 800 üyeden bahsedilen TODER'de malesef 80 kişi bile olmaması acıdır. Örgütün aslında kendi üyeleri içinde bile örgütsüzlüğünün trajikomik göstergesidir. Sayın Ulvi Alacakaptan görünür bir gayret içerisindedir. Üyeleri yeniden kazanma girişimi, söyleşiler gerçekleştirme girişimi gibi. Ama bireysel gayretler ancak tabanın da kımıldatılmasıyla bir yere varabilecektir umarım başarılır.

Benim TODER'le ilişkime gelince, Sayın Alacakaptan fahri/onur üyeliği önermiştir. Aynen ASSITEJ'den gelen öneride olduğu gibi kabul ederim ama yayıncılık yanımı karıştırmam eleştiri hakkımı saklı tutarım dedim. Ulvi Alacakaptan ise, "Elbette, biz zaten seni eleştirilerinle istiyoruz" demiştir. Hoş gerçi hükümeti eleştirmek için nasıl ille de hükümet üyesi olmamız gerekmiyorsa TODER'i eleştirmek için de TODER üyesi olmayabilirdim, olmadan da eleştirmiştim. Ama içinde olursam sırf eleştirmem öneri de getirir hatta bazı yükümlülükleri de üstlenirim diye geçirmiştim içimden. Kısmet değilmiş kısa sürdü. Onur üyeliğine teşekkür ederim. Fakat bugünkü haliyle TODER ne bana fazladan bir onur kazandırdı, ne de ben TODER'e en ufak bir katkı sunamadım.

İşte Tiyatro dünyası ile maddi, manevi ilişkilerim bunlardan ibaretdir ve bugün itibarıyla tümünden ayrıldığımı beyan ediyorum. Zira oyuncu değilim hiç olmadım. Bana layık görülen bu görevlerin bağlantısı yayıncı yanımdan dolayı idi, Tiyatrom'dan dolayı idi. Dolaysıyla tiyatro ile tüm ilişkimi keseceğimi açıkladığımda da benim onlara da daha fazla katabileceğim bir şey kalmamıştır. Bugüne kadar gösterdikleri kabule, teveccühe teşekkür ediyorum

Yarın?

Bilmiyorum henüz ne konuda yazacağımı

Neden Kapanıyoruz?
..Bir önceki yazı

(Kaynak: 3. Abdülhamid, "BİLANÇO")