Sennur Sezer
Yazarlar Sendikası Genel Başkanı Enver Ercan, hafta sonunda yapılacak olağanüstü genel kurul öncesinde sorularımızı yanıtladı.
Türkiye Yazarlar Sendikası, bir süredir seçimleri, tartışmaları, davaları ile gündemde. Birkaç ay arayla toplanan genel kurul öncesinde, Genel Başkan Enver Ercan’la yaptıklarını ve yapamadıklarını konuştuk. Kendilerine yöneltilen eleştirilere yanıt veren Ercan, her kongre sonrasında açılan kapatma davaları meselesini kökünden çözdükleri müjdesini de verdi. Ercan, sorularımızı yanıtladı...
Bu hafta sonu olağanüstü genel kurulunuz yapılacak. Üyelere nasıl bir çağrıda bulunmak istiyorsunuz?
Üyelerin en başta görevlerini yerine getirip 29 Eylül Cumartesi sabahı en geç saat 10.00’da, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nin Türkocağı Caddesi, Cağaloğlu’ndaki adresindeki toplantı salonunda olmalarını bekliyoruz. Genel kurulu açtıktan sonra TYS’nin geleceğine ilişkin birbirimize söyleyeceğimiz, anlatacağımız çok şey olacak tabii ki. Ama önce salonda en az 228 kişi olmamız gerekiyor. Biz TYS’nin önünü tıkama girişimlerine izin vermedik, şimdi üyelerimizin gelip yürüyüşümüze katılmalarını istemek hakkımız.
2 buçuk yıllık bir çalışma dönemi geçirdiniz. Övgülerin yanı sıra eleştiriler de aldınız. Bu süreçteki çalışmalarınızı siz nasıl değerlendiriyorsunuz?
Yoğun bir dönem geçirdik ve çok daha iyilerini yapmak zorunda olduğumuz iyi işler yaptık. Elbette eksiklerimiz de oldu, eleştiriler de aldık. Bundan doğal ne olabilirdi ki? Oturup değerlendirdik, haklı bulduklarımızı hemen hayata geçirdik. Sözgelimi, böyle yapıcı eleştirilerden birini Güngör Gençay yöneltmişti. Örgüt bilinci bunu gerektirirdi zaten. Kendisine bir kez daha teşekkür ederim. Düzeysiz ve haksız eleştirilere ise zaman zaman topluca yanıt verdik. Bunun tek nedeni, kamuoyunda “Sükut ikrardan doğar” izlenimi uyanmasın diyedir. Yoksa, hiçbiri dikkate alınacak türden değildi. Somut konuşmayı severim: Sözgelimi, Bülent Habora habire konuştu. Peki ne söyledi, hangi yapıcı eleştiriyi yöneltti? Benim ne kadar basiretsiz, beş para etmez biri olduğumu, ünlem işaretleriyle süslenmiş, ironik sandığı bir dille anlattı durdu. Bazı kişiler, ne yazık ki “abi” olmayı beceremiyorlar. Bizim onların deneyimlerine ihtiyacımız varken, az gelişmiş ülke aydını kompleksinden kurtulamayıp “Bizden başka herkes sahtekardır, mutlaka örgütü, ülkeyi satar” güdüsüyle öylece yaşayıp gidiyorlar. Hem genel kurula gelmeyeceksin, hem de “Sendikayı kayyuma düşürecek hale getirdiler” diye ahkam keseceksin, bu en hafifinden ayıptır.
Seyyit Nezir için bir şey söylemek istemiyorum. Düzeysizliğini belden aşağı ifadelere kadar indirdi çünkü. Konuşursam, okurlarınıza saygısızlık etmiş olurum.
Eleştirilerden başladınız…
Övgüler için elbette teşekkür ederiz, çalışırken bize güç verdi, daha yapacak çok işimiz var çünkü.
Bakın, benim daha önceden sendikacılık, dernekçilik adına pek faaliyetim olmamıştı. Bu nedenle de hatırlarsanız, seçimi kazandığımız 2005 kongresinden önce TYS’yi çekip çevirecek bir yönetim oluşturmak için çok çaba sarf ettim. Hatta gerekirse listede yer almayabileceğimi de ifade ettim. Cengiz abi (Bektaş) tanıktır.
İş başa düşünce, listemizi ve bildirimizi cuma gecesi hazırladık, cumartesi sabahı kongreye katıldık. Açıkçası seçilmeseydik üzülmezdim; dostlarımıza verdiğimiz sözü tutmuş, görevimizi yapmıştık çünkü. Üyeler oylarını bizden yana kullanmamışlarsa, ne diyebilirdik ki?
Ama kazanınca taşın altına elimizi koyacaktık elbette. Saldırgan, kin kusan eleştirilerden çekinecek değildik ya. Biz işimizi ciddiye alırız ve gereken neyse onu yaparız. Tabii ki tüzüğümüzün belirlediği çerçevede. Yine somut konuşayım: 200 dolayında yazınsal, toplumsal, politik etkinlik yapmışız. Geleneğine uygun tavırlar geliştirmeyi başardığımız, sesimizi duyurabildiğimiz ve en önemlisi ciddiye alındığımız için yaptığımız işlerin yalnızca yazılı basındaki yankısı 4-5 büyük klasör tutuyor. NTV, CNBC gibi kanallara 2, 3. haber olarak girmenin çok da kolay olmadığını siz de bilirsiniz. Cumhurbaşkanından kültür bakanına, muhalefet liderinden diğer parti liderlerine, sivil toplum kuruluşlarına kadar her kesimden kurum ve kuruluşun, sözünü dikkate aldığı bir yazar örgütüyüz bugün. Kötü mü?
Bilgisayarı yenilenmiş, web sitesi geliştirilmiş, kendisine ait projeksiyon makinesi ve kamerası olan, başkanla direkt konuşulabilen, cep telefonu hattına sahip bir yazar örgütüyüz bugün. Kötü mü?
En önemlisi de her kongreden sonra, hakkımızda açılan kapatma davaları nedeniyle korkuya kapılıp “Sendikayı dernek mi yapsak, akademiye mi dönüştürsek” diye hararetle tartışır dururduk ya, avukatımız Kamil Tekin Sürek’in büyük desteğiyle -ki hepimiz kendisine teşekkür borçluyuz- bu meseleyi kökünden hallettik. Artık böyle bir dava açılamayacak. Türkiye Yazarlar Sendikası hep vardı ve bundan sonra da hep sendika olarak var olacak. Kötü mü?
Eksiklerimiz yok mu? Çok… Hem iç işlerimizde, hem dışa dönük çalışmalarımızda yeni yapılanmalara gitmemiz gerekiyor. Bunlar saptanmış durumda zaten. Yeniden seçilirsek üstesinden geliriz hepsinin; seçilemezsek, yeni yönetime raporumuzu sunarız. İstedikleri takdirde her zaman yanlarında oluruz.
Seçilemezseniz, ılımlı bir muhalefet yapacaksınız anlamına mı geliyor bu?
Elbette. TYS’de muhalefet, bir yazar örgütü üyesi duyarlılığıyla yapılabilir ancak. Yıkıcı, kırıcı olmadan; yazar olmanın bilinci ve inceliğiyle. Eğer eleştirimiz olursa, tabii ki bir sonraki kongrede yöneltiriz. Ama görev yaptıkları süreçte hep yanlarında oluruz. Zaten örgüt bilincinden önce kendinin bilincinde olması lazım insanın. Biz öyle bir disiplin ve terbiyeden geliyoruz. Sosyalistim diyorsanız, bunu hem kişiliğinizle hem de eylemlerinizle kanıtlamanız gerekir. Sosyalizmi omzunuza attığınız pardösü gibi taşıyorsanız, sıkıya geldiğinizde ya da işinize gelmediğinde omzunuzdan atar, sıvışırsınız. “Biz seçilmedik ki, bize ne” diyen, en başta ahlaksızdır; sosyalistim dese ne yazar?
Ya seçilirseniz?..
En zor soru bu işte! Hem ulusal, hem uluslararası alanda önümüze öyle hedefler koyduk ki yalnızca uluslararası alanda 10 projemiz var. Ulusal alanda kaç projemiz olduğunu siz düşünün artık.
En başta, şu kapatılma korkusundan kurtulduğumuz için üye olarak destek vermeye hazır yazar-şair dostlarımızı bünyemize katacağız. Yine hemen, sendikanın yazışma, üye kayıt formları, üye bilgileri, gelir-gider hesapları gibi iç işleyişiyle ilgili her şeyi profesyonel anlayışla bilgisayar ortamına taşıyacağız.
Yapacağımız ilk “dış” işi de söylersem, “Nasıl Bir TYS” sorusuna en net yanıtı vermiş olurum: Ekim ayında, Frankfurt Kitap Fuarı’nda, bu yılın konuk ülkesi Katalanlardan 2008 için bayrağı devralırken Türk şiirinin gelişimini, TYS Başkanı olarak ben anlatacağım. Bildiğiniz gibi TYS, bir yıl önce hazırlıklarına başlanan bu projenin Türkiye adına yürütme kurulunun 5 üyesinden biri.
(İstanbul/EVRENSEL)
tıkla