11 Mart 2009 Çarşamba

Coşkun Büktel, A. Ertuğrul Timur, Mustafa Şükrü Demirkanlı!...


A. Ertuğrul Timur

YALANCI KİM?

SİBEL Mİ, MEHMET Mİ, YOKSA HERKES Mİ?

"Yalancının ipiyle kuyuya inen kuyuda boğulur"

2002 de Bütün ulusal basın, bütün internet siteleri, sanat eleştirmenleri, İBŞT Basın Bürosu, Goethe Enstitü Basın Bürosu "Bu etkinliğin konsept tasarımı Sibel Aslan Yeşilay ve Mehmet Atak" açıklamasında bulunurken ve bu bilgiyi tarihe belge olarak bırakırken herkes mi yalan söylüyordu? herkes yalan söylerken Mehmet Atak armut mu topluyordu?

Konu 7 yıl aradan sonra Mehmet Atak'ın Coşkun Büktel'e yolladığı Tiyatrom'u ve Ertuğrul Timur'u irdeleyen bir yazı ile yeniden açıldı. Mehmet Atak'ın itirazı Goethe Enstitü ve İstanbul Devlet Tiyatrolarının 2004 yılında yaptığı Okuma Tiyatrosu etkinliğinden söz edilirken haber metinlerinde 2002 yılında yapılmış İBŞT-Goethe Enstitü organizasyonu Okuma Tiyatrosu etkinliğine atıfta bulunularak "Sibel Arslan Yeşilay'ın daha önce de İBŞT'de bu projenin önseli bir projenin tasarımcısı olduğundan" bir kaç kez söz edilmesinedir. Mehmet Atak 2002'de İBŞT organizasyonu olan bu projenin konsept tasarımı sadece kendisine ait olduğunu anlatmaya çalışarak, Sibel Aslan Yeşilay'a bu proje için sadece dramaturgluğu kendisinin teklif ettiğini, ve Sibel Aslan Yeşilay'ın asıl önemli katkısının ise hızlı çevirileri olduğunu iddia etmektedir.

Yani Mehmet Atak'a göre :

Sibel Aslan Yeşilay 2002 yılında düzenlenmiş Okuma Tiyatrolarında konseptten sorumlu değildir, konsept tasarımcısı değildir, Konsept tasarımı kendisine aittir, Doğal olarak da 2004 yılında İDT ile yapılan Okuma Tiyatrosunun tanıtımında Sibel Aslan'ın bu geçmişteki İBŞT Okuma Tiyatrosu konsept tasarımcısı olduğu yolundaki haberler yanlıştır.

MEHMET ATAK 2004 YILINDA 2002 YILINDAKİ OKUMA TİYATROSU KONSEPTİNİN KENDİSİNE AİT OLDUĞUNU VE SİBEL ASLAN YEŞİLAY'IN ADININ BU PROJENİN KONSEPT TASARIMINDA GEÇMESİNE İTİRAZ EDİYOR. OYSA 2002 YILINDA YANİ SICAĞI SICAĞINA BU ETKİNLİK YAŞANIRKEN NEREDEYSE TÜM GAZETELER KÜLTÜR SANAT SAYFASI HABERLERİNDE VE 3 SANAT YAZARI KÖŞE YAZISINDA BAKIN NE DİYOR:
2002 DE BÜTÜN YAYIN ORGANLARI BU PROJENİN KONSEPT TASARIMCISINI SİBEL ASLAN YEŞİLAY VE MEHMET ATAK OLARAK AÇIKLIYOR, BELGELİYOR... MUHTEMELEN BU BİLGİYİ DE İBŞT VE GOETHE ENSTİTÜ BASIN BÜROLARINDAN YADA BU ORGANİZASYONU GERÇEKLEŞTİRENLERDEN EDİNİYORLAR ELBETTE.

KÜPÜRLERİN İNTERNETTE HALA YAYINDA OLAN ADRESLERİ ALTLARINDA YAZILIDIR

28 Ocak 2002 Tarihli Hürriyet gazetesi İBŞT ve Goethe Enstitü işbirliği ile yapılan Okuma Tiyatrosunun "Konsept Tasarımı Mehmet Atak ve Bakırköy Belediye Tiyatrolarından Sibel Arslan Yeşilay" yazmıştı. Ama Mehmet Atak hem yazılı basında hem internet sayfasında bırakılan bu belgeye itiraz etmemişti

12 Şubat 2002 Milliyet Kültür sanat sayfaları... İBŞT ve Goethe Enstitü işbirliği ile yapılan Okuma Tiyatrosunun "Konsept Tasarımı Mehmet Atak ve Bakırköy Belediye Tiyatrolarından Sibel Arslan Yeşilay"

Diyelim ki, Milliyet'de yalan yazıyordu. Peki ama Mehmet Atak bu yanlışlığı 2 yıl sonra yada 7 yıl sonra değil yaşandığı dönemde neden düzeltmiyordu? üstelik de etkinlik 4 aya yayıldığı için bu tanıtımlar bir anlık yanlışlıkla ve yanlış yollanan bir tek bültenle değil 4 aya yayılarak yeni bültenlerle yeni haberlerle sürdürülüyordu.

28 ocak 2002 NTV-MSNBC Hay Allah... Bunlar da tarihe yanlış belge bırakıyordu. üstelik de etkinlik halen sürerken sıcağı sıcağına... Mehmet Atak o yıllarda gazete okumuyor muydu? gazetelerin internet sitelerine bakmıyor muydu? Basın bürosunun derlemelerine de dikkatini çeken yok muydu? nasıl aralıklarla tarihe bırakılan bu bilgiye itiraz yayınlatmıyordu?

19 Şubat 2002 ZAMAN... hadi Ocak sonunda bir iki gazetemiz yanlış bilgi aldı yanlış bilgi verdi. 20-25 gün sonra Zaman gazetesi de bu etkinliğin konsept tasarımcısı Sibel Aslan Yeşilay ve Mehmet Atak diyordu. Ve bu tarihlerde Mehmet Atak yurtdışında değildi çünkü oynuyordu, yönetiyordu. hiç birinden mi haberi olmamıştı bu kocaman gazetelerin?

Ve Günlük gazetelerin ve bunlara ait internet sitelerinin yanı sıra pek çok internet sitesi de aynen aynı bilgiye yer verecek ve Konsept tasarımı Sibel Aslan Yeşilay, Mehmet atak'a ait diyecek ve Mehmet Atak bu onlarca siteyi de görmeyecekti ta ki iki yıl sonra tiyatrom'da görene dek.. Sizce de tuhaf değil mi?

Bitmedi....

Şubat 2002'de başlayıp Mayıs ayına dek ayda bir yada iki olmak üzere İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatrosu'nun Goethe Enstitüsü ile işbirliği yaparak bir "Okuma Tiyatrosu" etkinliği düzenler. Ülkemizde tanınmayan yeni Alman tiyatro yazarlarının eserlerine yer verilir. Okuma Tiyatrosu elbette bu gerçekleştiği süre içerisinde basında yer bulur, tanıtılır.

SANAT YAZARLARININ DA KÖŞE YAZILARINA KONU OLAN, UPUZUN KÖŞELERİN BU KONUYA AYRILDIĞI KÖŞE YAZILARINDA BAKALIM NE YAZILMIŞ, MEHMET ATAK'IN YILLAR SONRAKİ İDDİASINA KARŞIN O GÜNLERDE TARİHE NASIL BİR GERÇEK BIRAKILMIŞ.. ÜSTELİK DE BUNLARDAN BİR TANESİ MEHMET ATAK'I HER ZAMAN SAVUNMUŞ VE YAKIN ARKADAŞI OLAN BİR İSİM. ACABA MEHMET ATAK YAKIN DOSTU SEVİN OKYAY'IN TARİHE YANLIŞ BELGE BIRAKMIŞ OLMASINA NE DİYECEK YOKSA ARADAN YILLAR GEÇİNCE KENDİSİ Mİ YALAN SÖYLÜYOR???

Kültür-Sanat haberlerine fazlaca yer verilmeyen Türkiye'de bu haberlere gazetelerin kültür-sanat sayfalarında ve hatta köşe yazılarına bolca yer verilmiş nasıl olmuşsa.

Milliyet, Hürriyet, Sabah, Zaman, Yeni Asır, Radikal, NTV-MSNBC dahil hemen hemen her gazetede haber yer almış, Refik Durbaş, Sevin Okyay, Nurten Şehnaz köşe yazısı olarak konuya değinmiş. Bunların her birinde bu etkinliğin konseptinin İBŞT'den Mehmet Atak ve Bakırköy Belediye Tiyatrolarından Sibel Aslan Yeşilay'a ait olduğu belirtilmiştir.
Yani olay henüz gerçekleşirken, etkinlik tam başlama aşamasında ve başladıktan sonra sürerken (4 aylık bir zamana yayılmıştır) bütün gazetelerin kültür sanat sayfaları ve üç sanat yazarı bu etkinliği işliyor ve tümünde Konspt Mehmet Atak ve Sibel aslan Yeşilay'a aittir şeklinde haber yapılıyor. Bunları Mehmet Atak'ın görmemiş olması mümkün mü? Bir sanat insanı bir etkinlik gerçekleştirirken, ve tam da bu etkinliğin başladığı, sürdüğü dönemde kendisiyle ilgili bütün gazeteler, sanat yazarları yazı yazarken bunlardan habersiz kalmış olabilir mi?

19 Mart 2002 Radikal sanat eleştirmeni Sevin Okyay.. Bu konuda Sevin Okyay ayrı bir öneme sahip.. Çünkü Sevin Okyay sıkı bir Mehmet Atak hayranı ve dostu.. İBŞT ile yaşadığı her gerginlikte Mehmet Atak'ı hararetle savunmuş bir kalemdir. Yani Mehmet Atak'ın haklarını sıkı sıkıya savunan bir sanat yazarı da bir yazısını 2002 de yapılan bu etkinliğe ayırmış ve ne demiş? tarihe nasıl bir belge bırakmış? Sibel ve Mehmet Atak konsepti demiş...

Günlük ulusal gazetelerin az sayıdaki sanat köşe yazarları bir yazılarını Mehmet Atak'ın bu etkinliğine ayıracaklar ve Mehmet Atak bunlardan habersiz olacak öyle mi? Hay Allah.. Bakalım Refik Durbaş ne diyor, tarihe nasıl belge bırakıyor? Diyor ki.... "Konsept tasarımı Mehmet Atak ve Bakırköy Belediye Tiyatrolarından Sibel aslan yeşilay'a ait..." diyor!

Altı çizilecek bir nokta daha : Üstteki gazete kupürleri ve sanat yazarları kupürlerinden bir kısmıdır dahası vardır. Bütün tümünde bu etkinliğin konsept tasarımcısı olarak Sibel ve Mehmet birlikte anılır. Sadece Mehmet Atak'nın yakın dostu da olduğu duyumu aldığımız ve İBŞTden atıldığında hararetle savunucusu da olmuş Sevin Okyay dostluğun da etkisiyle olsa gerek tam 3 defa köşe yazısını bu etkinliğe ayırmış. İkisinde Sibel Aslan'ın adını bu anlamda geçirmezken o da bu konuyu en etraflıca ele aldığı yazıda her ikisini de anmış.

Yani Mehmet Atak'ın en yakın dostlarından bir sanat yazarı da bu etkinliğin konsept tasarımcılarından birinin de Sibel Aslan Yeşilay olduğunu açıklamışsa artık, Mehmet kardeşim hangi şahit?, hangi yanlış belge bırakmaktan söz ediyorsun sen?" diye sormak gerek sanırım.

- Peki 2002'de bu etkinlik yaşanırken ve bütün gazeteler, sanat yazarları bu etkinliğin konsept tasarımının Sibel Aslan Yeşilay ve Mehmet Atak'a ait olduğunu yazmış mı? Yazılı basından önce bakkallarımıza, oradan da evlere giren bu haber , bu tarihe bırakılmış belgeler, ayrıca bu gazetelerin internet sayfalarında da 2002 den bu yana tam 9 yıldır halen bugün bile durmuyor mu?

- Evet.

- Mehmet Atak buna itiraz etmiş mi?

- Hayır.

- Şimdi şu an dahi, başta büyük gazetelerin arşivleri olmak üzere onlarca sitede 2002 yılına ait bu haber aynen durmaya devam ediyor mu?

-Evet

- Mehmet Atak bunlara itiraz ediyor mu?

-Hayır

- Şimdi ne diyor?

"Bu projenin konsept tasarımı bana aitti. Sibel'e ben dramaturgluğu teklif ettim, onun dramaturg ve çevirmenlik katkısı olmuştu."

Bu durumda ya Mehmet Atak yalan söylüyor ya da Sabah, Hürriyet, Milliyet, Radikal, Zaman, NTV gazeteleri, Sevin okyay, Nurten Şehnaz, Refik Durbaş yalan haber yazıyor, dolaysıyla bunlara bilgi aktaran İBŞT ve Goethe enstitü de yalan açıklama yapıyor..

Varsayalım tüm bu gazeteler ve sanat yazarları yalan yazıyor, yanlış bilgi veriyor.

2002 de sıcağı sıcağına bu yanlış bilgi verilirken, tarihe basılı belge bırakılırken Mehmet Atak'ın bir karşı çıkışı, müdahalesi oluyor mu? Bu gazete ve sanat yazarlarına siz hem yazılı basında hem de internet sayfalarınızda tarihe yanlış belge bırakıyorsunuz diyor mu?

Herhangi bir yerde "Hayır bu projenin konsept tasarımı Sibel Aslan Yeşilay ve Mehmet Atak'a ait değildir, sadece bana aittir açıklaması yer alıyor mu?

Tümünün yanıtı hayır.

O halde 2002 yılında bir çok gazete ve sanat yazarının kaleminden bu projenin konsept tasarımının Mehmet Atak ve Sibel Aslan Yeşilay'a ait olduğu yazılarak yer alıyor, Mehmet Atak'da buna itiraz etmediği için bu bilgi bu şekliyle tescil edilmiş oluyor.

2002 DE ÇOKÇA YAZILI BASIN ORGANINDA VE İNTERNETTE YER ALAN BİLGİYE İTİRAZ ETMEYEN, BU ULUSAL BASINI, BÜYÜK MEDYA ORGANLARINI,
TÜRKİYE'NİN ZATEN AZ SAYIDA OLAN SANAT YAZARINI
GÖRMEYEN MEHMET ATAK
2004 DE BU MEHMET ATAK'A GÖRE YANLIŞ OLAN BİLGİYİ
SADECE TİYATROM'DA MI FARK EDİYOR?
2004'de BU YANLIŞ OLDUĞUNU İDDİA ETTİĞİ BİLGİYİ SADECE TİYATROM MU VERİYOR?
BAKALIM...

YIL 2004

Evet 2002'de etkinlik yaşanırken gazetelerde, köşe yazılarında bu projenin konsept tasarımı bu iki isme ait olarak anılmıştır ve tarihe not düşülmüş yeterince belge bırakılmış bir itiraz da olmamıştır.

Şehir Tiyatrolarında zaman hızlı akmış alışılmış çalkantılardan bu kez Mehmet Atak'da nasibini almış ve "Yeterince Verimli olmadığı" gerekçesiyle sözleşmesi iptal edilmiş, Mehmet Atak açtığı mahkemeyi kazanıp kuruma geri dönmüş sonra kendi isteği ile istifa edip ayrılmıştır. Mehmet Atak'a karşı bu tavrı, işten atılmasını umursayan ve kınayan az sayıdaki yayından birisi de Tiyatrom'du. Zira tiyatrom o dönem göreve gelen Nurullah Tuncer'in göreve geliş şeklinden ve kurumdaki dayatmalardan dolayı sıkı bir muhalifi idi. fakat İBŞT her zaman çift kutuplu bir yerdi ve bu atılmayı doğru bulanlar da vardı. Bunlar açıkça ortaya çıkıp bir işten atma olayını savunamadıklarından sahte isimlerle tiyatromun ve farklı sitelerin forum alanlarına online görüş yazıp kaçıyorlardı. (online yazılabilen kontrolden uzak forum sayfalarının sağlıksızlığı zaten daha sonra tartışılacak ve çok büyük bir okuyucu kitlesi getirmesine rağmen dürüst kullanılmadığı kararına varılıp Ulvi Alacakaptan'a yapılan hakaretlerden sonra da tamamen kaldırılacaktır) fakat forum sayfalarındaki aleyhte yazılara karşın tiyatrom resmi sayfaları bu konuda İBŞT karşıtı olarak Mehmet Atak'ın yanında yer alacaktır, belgelere yer verecektir. Fakat sonuçta Mehmet Atak önce atılmış, sonra mahkeme kararıyla dönse de istifa edip ayrılmıştır.

Sibel Aslan Yeşilay ise Bakırköy Belediye Tiyatrolarındaki görevini sürdürürken zaman zaman bu Okuma Tiyatrolarını da Goethe Enstitü sabit kalarak ikinci kurum değişerek devam ettirmiştir.

İşte bunlardan ikincisi de 2004 yılında İstanbul Devlet Tiyatrolarında gerçekleştirilendir. 2004'de Sibel Aslan Yeşilay'ın organizasyonu ile bu defa İstanbul Devlet Tiyatroları ve Goethe Enstitü işbirliği ile yapılan "Okuma Tiyatrosu" etkinliğinin basın bildirileri yine basına ve internet sitelerine gönderilmiştir. Evrensel Gazetesi, Cumhuriyet Gazetesi ve bazı internet sitelerinin yanı sıra tiyatrom'da da yer alan haber metninde 2002'de Şehir Tiyatroları Goethe Enstitü işbirliği ile yapılan Okuma tiyatrosu bu etkinliğin öncülü olarak gösterilmiş, orada da Sibel Aslan Yeşilay'ın konsept tasarımcısı olduğundan söz edilmiştir.

İşte Mehmet Atak'ın itirazı tam da bu noktayadır.
Şimdi bir kez daha Mehmet Atak'ın eleştirisnden ilgili kısmı okuyalım.

(...) http://www.tiyatrom.com/ sitesine, Türkiye’ye döndükten sonra, haftada bir göz atıyordum. Bir gün İstanbul Devlet Tiyatroları'nda genç Alman tiyatro edebiyatı yazarlarının metinleriyle yapılan "okuma tiyatrosu"na dair bir yazıda, o projenin tasarımcısı mütercim-dramaturg Sibel Arslan Yeşilay'ın daha önce de İBBŞT'de bu projenin önseli bir projenin tasarımcısı olduğundan bir kaç kez söz ediliyordu. Biri Timur'un özel e-mail adresi olmak üzere, siteye iki e-mail atarak düzeltme talep ettim. Çünkü "hareketli enstalasyon ", "oyunculuk türleri" ve "okuma fiili" üzerine bir tür denemesi olan İBBŞT'deki performanslar benim orijinal tasarımımdı. Daha önce üzerinde uzun süre çalıştığımız ama fiiliyata geçiremediğim "Seeking For Helene" projesine dair bir vefa borcu olarak, Sibel'e hazır tasarımın dramaturgluğunu teklif etmiştim. Ki Şükrü Türen'in genel sanat yönetmenliği döneminde, kadrosu Bakırkoy Belediye Tiyatrosu'nda olan Sibel'in projede yer alabilmesi, idarenin tavrı nedeniyle epey zor gerçekleşmiş, epey mücadele edilmişti. İBBŞT ve Goethe Institute ortak yapımı olan projede, İBBŞT ortaklıkta üstlendiği yükümlülüklerin pek çoğunu yerine getirmemiş, bazı kostümler dahil borç alıp ya da arkadaşlarımın hibeleriyle cebimden karşılamak zorunda kalmıştım... Sibel'in projeye asıl katkısı, epey hızlı yapmak zorunda kaldığı dört oyun metni tercümesi olmuştu. Projede yardımcı yönetmen Aslı Öngören, yapım sorumlusu Ümran İnceoğlu ve oyuncu ya da çalıştırıcı olarak yer almış Ayça Telırmak (sevgili Marlene henüz merhum değildi), Celile Toyon, Rozet Hubeş, Bennu Yıldırımlar, Bensu Orhunöz, Zihni Göktay, Berrin Akdeniz, Betül Kızılok, Esin Umulu, Candan Sabuncu, Eftal Gülbudak, Ayşe Emel Mesci, Murat Bavlı, Fırat Tanış, Sevin Okyay, Serdar Orçin, Eray Kahya, Hale Akınlı, Mazlum Kiper, Sevinç Erbulak, Semah Tuğsel gibi sahışların şahitliklerini belirtmeme rağmen, Timur düzeltmeyi yayınlamadı ve projenin Sibel Arslan Yeşilay'ın tasarımı olduğu yönünde yanlış bir belge bırakmayı tercih etti.

(...) Tamamı için : http://iatp-g.blogspot.com/2009/03/birkac-anekdot.html

Eveeet 2002 de İBŞT'den ve Goethe Enstitüden geçilen basın bültenlerinde Sibel Aslan bu işin konsept tasarımcılarından yazacak, Bir çok kocaman , en tanınmış, en çok satan gazete ve sanat yazarı Sibel Aslan bu işin konsept tasarımcılarından diyecek Mehmet Atak bunlara itiraz etmeyecek ama 2004'e gelince bu etkinliğin öncülü denilmesine ve Sibel Aslan Yeşilay'ın da o ilk etkinliğin tasarımcısı olarak anılmasına itiraz edecek...

- MEHMET ATAK'IN İTİRAZI NEYEDİR?

2004'de yapılan etkinlikte 2002'deki etkinliğin öncül ve Sibel Aslan Yeşilay'ın da 2002'de yapılan etkinliğin konsept tasarımcısı olarak anılmış olmasınadır.

- 2002 de yapılan nedir?

- Genç Alman yazarlarını tanıtmak amaçlı okuma tiyatrosu.

- 2004'de yapılan nedir?

- Aynısı.

- 2002'de organizasyon kimler tarafından gerçekleştirilmiş?
- İBŞT ve Goethe Enstitü

- 2004'de kimler düzenlemiş?

- İDT ve Goethe Enstitü

- 2002'de bu projenin konsept tasarımcısı olarak kimler gösterilmiş?

- Sibel Aslan Yeşilay ve Mehmet Atak (Bir düzine yayın, 3 sanat yazarı, ve kurumun kendi basın bildirisindeki bu bilgiye Mehmet Atak dahil itiraz eden olmadığına göre bu bilgiyi tescil edilmiş doğru bilgi sayabiliriz)

- Bu durumda Sorun nedir?

- 2004 de yapılana 2002'dekinin öncülü denilmesi ve Sibel Aslan Yeşilay'ın da 2002'de yapılan bu etkinliğin konsept tasarımcısı olduğundan söz edilmesi.

- Bu bilgi doğru mudur?

- Bize göre doğru fakat eksiktir. Yalan değil eksik vardır. Evet nitelik itibarıyla, içerik ve amaç itibarıyla 2004'deki etkinlik ile 2002'deki aynıdır, öncülü sayılabilir. Evet Sibel Aslan Yeşilay 2002'deki etkinliğin konsept tasarımcı(larından biri)dir.

Yalan yada yanlış bir bilgi olduğu iddia edilemez, fakat elbette ki haber metnini yazıp basına ve internet sitelerine (dolaysıyla tiyatrom'a da) gönderenler "Bu etkinliğin öncülü 2002'de yapılandır ve Sibel Aslan Yeşilay onun da konsept tasarımcılığını yapmıştır" yerine

"Bu etkinliğin öncülü 2002'de yapılandır ve Sibel Aslan Yeşilay, Mehmet Atak ile birlikte onun da konsept tasarımcılığını yapmıştır"şeklinde açıklaması daha şık olurdu. Yani tiyatrom'da ve 2004'de de bir çok yayında yer alan bu bilgi yanlış yada yalan değil etik olarak şık değil ve eksiktir.

- Peki Mehmet Atak'ın itirazı buna mıdır? Yani benim de olduğum bir konuda ismimi anmayarak "sadece kendine mal etmiş" şeklinde bir itiraz mı var?

- Hayır. Mehmet Atak 2002'de Sibel Aslan Yeşilay'ın konsept tasarımcılarından olduğunu tümden reddediyor ve bu projenin konsept tasarımı bana aittir, Sibel'e ben dramaturgluk teklif ettim.., ve oyunların çevirilerini yaptı diyor.

- Bu durumda O halde yalancı kim? Bu konsept tasarımı sadece bana aittir diyen Mehmet Atak mı? Bu konsept tasarımı kendi adıyla anan Sibel Aslan Yeşilay ve bu proje Sibel Aslan Yeşilay ve Mehmet Atak'a aittir diyen bir düzine gazete, 3 sanat yazarı ve çokça internet sitesi mi?

- ................

EN SADIK TİYATROM OKURU MEHMET ATAK'A ŞÜKRANLARIMIZLA !

Mehmet Atak... yurtdışında da uzun yıllar bulunmuş, Türkiye'de de tiyatro sanatında önemli çalışmalara imza atmış.. Ama öyle birisi ki, Günlük gazeteleri okumuyor, Kültür sanat sayfalarını dergilerini okumuyor, Sanat eleştirmenlerini okumuyor.. Ne okuyor biliyor musunuz? Sadece ve sadece tiyatrom okuyor. Nasıl şükran duymayız kendisine... Zira Mehmet Atak 2002 de onca gazeteyi görmediği gibi 2004'de de yine gazetelerde, internet sitelerinde, sanat dergilerinde yer alan haber metinlerini yine görmemiş (okumuyor ya başka hiç bir yayın) ve o yayınlara da yollandığı gibi tiyatroma da yollanan haberi görmüş ve tam 5 yıldır tiyatrom'un peşinden kovalamış uygun zemini bulunca da gagalamış. Çok müteşşekiriz... Başka hiç bir yayın okumayıp, Sibel aslan Yeşilay'ın konsept tasarımcılığını 7 yıldır sadece bizde görüp okuyan Mehmet Atak gibi bir sadık okurumuza!

2002'DE OLDUĞU GİBİ 2004'DE MEHMET ATAK'SIZ "OKUMA TİYATROSU" DA ELBETTE SIRF TİYATROM'DA YER ALMAMIŞ, TİYATROM BU HABERİ KENDİLİĞİNDEN YUMURTLAMAMIŞ.. YİNE DİĞER BASIN ORGANLARINA GELDİĞİ GİBİ HABER METNİNE YER VERMİŞ...

VE YİNE BİR ÇOK İNTERNET SİTESİNDE DE RASTLIYORUZ HABERE... SADECE HİLMİ BULUNMAZ'IN SİTESİNDE YOK ZİRA HENÜZ İNTERNETTE HİLMİ BULUNMAZ VARLIK GÖSTERMEYE BAŞLAMAMIŞ. EĞER YAYINDA OLSAYDI MUHTEMELEN TİYATROM'DAN YADA TİYATRONLINE'DAN KES YAPIŞTIR YOLUYLA HEP YAPTIĞI GİBİ ÇALARAK SAYFALARINA AKTARACAKTI...

BAZI YAYINLAR HABER YAPMAKLA KALMAMIŞ, BU ORGANİZASYONUN MİMARI SİBEL ASLAN YEŞİLAY'LA UZUN UZUN SÖYLEŞİLER DE YAPMIŞ...

GELELİM MEHMET ATAK'IN TİYATROM'A YAZDIKLARINA

http://www.tiyatrom.com/ sitesine, Türkiye’ye döndükten sonra, haftada bir göz atıyordum. Bir gün İstanbul Devlet Tiyatroları'nda genç Alman tiyatro edebiyatı yazarlarının metinleriyle yapılan "okuma tiyatrosu"na dair bir yazıda, o projenin tasarımcısı mütercim-dramaturg Sibel Arslan Yeşilay'ın daha önce de İBBŞT'de bu projenin önseli bir projenin tasarımcısı olduğundan bir kaç kez söz ediliyordu. Biri Timur'un özel e-mail adresi olmak üzere, siteye iki e-mail atarak düzeltme talep ettim. Çünkü "hareketli enstalasyon ", "oyunculuk türleri" ve "okuma fiili" üzerine bir tür denemesi olan İBBŞT'deki performanslar benim orijinal tasarımımdı. Daha önce üzerinde uzun süre çalıştığımız ama fiiliyata geçiremediğim "Seeking For Helene" projesine dair bir vefa borcu olarak, Sibel'e hazır tasarımın dramaturgluğunu teklif etmiştim. Ki Şükrü Türen'in genel sanat yönetmenliği döneminde, kadrosu Bakırkoy Belediye Tiyatrosu'nda olan Sibel'in projede yer alabilmesi, idarenin tavrı nedeniyle epey zor gerçekleşmiş, epey mücadele edilmişti. İBBŞT ve Goethe Institute ortak yapımı olan projede, İBBŞT ortaklıkta üstlendiği yükümlülüklerin pek çoğunu yerine getirmemiş, bazı kostümler dahil borç alıp ya da arkadaşlarımın hibeleriyle cebimden karşılamak zorunda kalmıştım... Sibel'in projeye asıl katkısı, epey hızlı yapmak zorunda kaldığı dört oyun metni tercümesi olmuştu. Projede yardımcı yönetmen Aslı Öngören, yapım sorumlusu Ümran İnceoğlu ve oyuncu ya da çalıştırıcı olarak yer almış Ayça Telırmak (sevgili Marlene henüz merhum değildi), Celile Toyon, Rozet Hubeş, Bennu Yıldırımlar, Bensu Orhunöz, Zihni Göktay, Berrin Akdeniz, Betül Kızılok, Esin Umulu, Candan Sabuncu, Eftal Gülbudak, Ayşe Emel Mesci, Murat Bavlı, Fırat Tanış, Sevin Okyay, Serdar Orçin, Eray Kahya, Hale Akınlı, Mazlum Kiper, Sevinç Erbulak, Semah Tuğsel gibi sahışların şahitliklerini belirtmeme rağmen, Timur düzeltmeyi yayınlamadı ve projenin Sibel Arslan Yeşilay'ın tasarımı olduğu yönünde yanlış bir belge bırakmayı tercih etti.
Efendim Türkiye'ye dönünce (2004 yılında) fark etmiş ki......
İyi ama bu yanlış bilgi olduğunu iddia ettiğin bilgi ilk kez 2004 de değil 2002 de bir çok gazete ve köşe yazısında yer almış hatta 3 aya yayıldığı için bazılarında ikişer üçer kere tekrar yer almış her defasında aynı bilgi yer almış ve sen o zaman Türkiye'de üstelik de bu projenin başında yöneten oynayan kişiydin. O zaman bu kocaman gazetelerin Sibel Aslan bu projenin konsept tasarımcılarından yazdığını fark etmedin mi?

Sibel'e hazır projenin dramaturgluğunu teklif etmiştim...
İyi ama bir çok gazete Sibel Aslan Yeşilay'ı projenin dramaturgu olarak değil tasarım ortağı olarak anıyor nerede hangisine itiraz ettin? Ve bu bir lütuf, bir vefa borcu olarak ona bu görevi teklif ettim üstelik Sibel'i İBŞT'ye kabul ettirmek için çok uğraştım diye anlattığın Sibel Aslan Yeşilay halen kendi resmi sitesinde bu projenin tasarımcısı olduğunu yazıyor sen sibel Aslan'ın kendisine neden itirazını iletmedin, iletmiyorsun?

Sibel'in projeye asıl katkısı, epey hızlı yapmak zorunda kaldığı dört oyun metni tercümesi olmuştu.

Bazı gazete haberlerinde Sibel Aslan çevirmen olarak da yer alıyor ama tümünde aynı zamanda proje konsept tasarımcısı olarak da yazılmış bunlara neden itiraz etmedin? Bu yanlış bilgi olduğunu iddia ettiğin bu basın metnini 2002 de kim hazırlayıp dağıttı araştırdın mı?

Timur düzeltmeyi yayınlamadı ve projenin Sibel Arslan Yeşilay'ın tasarımı olduğu yönünde yanlış bir belge bırakmayı tercih etti.

- Timur (yani ben) 2004 yılında yani 2 yıl sonra bana iletilen basın bildirisine yer verdim.

- Oysa bu yanlış bilgi ve yanlış belgeler 2002 yılında sizin etkinlik asıl sürdüğü zaman Hürriyet, Milliyet, NTV, Zaman ve bir çok gazetede, ve birisi sizin yakın dostlarınızdan olan 3 sanat eleştirmeninin köşe yazısında çoktan belge niteliğinde tarihe geçmemiş miydi?

- Timur durduk yerde kendisine gönderilen onlarca haberden birinden şüphe duyup araştırma gereği duysa dahi bu 2002 tarihli gazete küpürlerine, yazılara ulaşıp bırakılmış bu bilgileri doğru sayması normal olmayacak mıydı?

- 2004 de gönderilen bu basın bildirisi de yine sadece Timur'un sitesinde değil pek çok internet sitesi ve gazetede yer almıştı hangilerine itiraz başvurusu yaptın?

ŞİMDİ GELELİM İŞİN BUGÜN VARDIRILAN BOYUTUNA

Mehmet Atak yaptığı etkinlikten 7 yıl, sibel Aslan'ın ikincisini yaptığı ve itirazım olmuştu dediği etkinlikten 5 yıl sonra yaniden bu konuyu açtı.

2002'de etkinlik sürerken etkinliğin Konsept tasarımcılarından biri Sibel Aslan yazılmasına itiraz etmeyen,
2004'de Sibel aslan bu etkinliğin ikincisini gerçekleştirirken pek çok yayın organında aynen yer alan ve bu kez daha da fazla Sibel Aslan'ın röportajlarla da öne çıkmasına da ses çıkarmayan, her iki defasında da onlarca yayında yer almasına karşın sadece tiyatrom'a itiraz yolladığından ve yayınlanmadığından söz eden Mehmet Atak neden 2009 yılına gelindiğinde bir açıklama yapma gereği duydu? Çünkü birileri Tiyatrom'un sansürcülüğünü sorguluyordu ve sadece kendi küfürlü yazılarından ibaret ve sadece kendi dayatmalarına ambargo konulmuş bu ikili yoğun şekilde tiyatrom'a karşı belge arayışındayken Mehmet Atak'da hem bir düzeltme yapmak hem de o dönem aklında kalan bu ukteyi dile getirmek istedi. Olabilir dedik, mağdur olduğunu düşünüyorsa yıllar sonra da hakkını arayabilir. Biz Sinsi sansürcü Coşkun Büktel yada Hilmi Bulunmaz değiliz ki geçen sene neden cevap vermedin?! diyelim. Yedi yıl sonra da olsa mağdur olan hesap sorabilir, biz de gerektiğinde özür de dileriz dedik.

Mehmet Atak bu açıklamayı yaptığında kendisini gecikmeksizin yanıtlama gereği duydum ve henüz bir araştırmaya girmeden yaptığım bu açıklamada elbette insan hafızasının yanıltıcı olabileceğini ve yanlış hatırlama ihtimalim de olabileceğini de belirterek bu konuda hatırladıklarımı yazdım.

Bu konuda sizin itiraz ettiğinizi, sizin itirazınızı yayınladığımı ve sizin itirazınıza itiraz olarak da Sibel Aslan Yeşilay'dan gelen açıklamayı yayınladığımı... sizden buna bir cevap, bir ikinci açıklama geldiğini hatırlamadığımı, zaten böyle bir ikinci aşama olsa sizin de bu kadar ayrıntılı yazan biri olarak yazınızda belirteceğinizi, O halde ilk itirazınızın ve Sibel Aslan'ın yanıtının tiyatrom'da yer almış olduğunu görmeme ihtimali olup olmadığını (sık sık yurtdışında bulunduğundan ve yoğunluğundan söz etmekteydi) dile getirdim ve bu yazının yer aldığı sitelere bu açıklamamı ilettim.

Acaba ben mi yanlış hatırlıyordum? Yoksa Mehmet Atak mı yanlış hatırlıyordu ya da itiraz yazısı yayınlandığında görmemiş miydi?

Sekiz yılda Yüzlerce tiyatro haberi yayınlamış birisi olarak kendimin yanlış hatırlamış olmasına da, Mehmet Atak'ın yanılıyor, yada görmemiş olmasına da yüzde elli şans veriyordum.

Fakat yukarıdaki onca küpürü, köşe yazısını, organize eden iki kurumun basın bültenini de görünce bırakınız yanılmayı Mehmet Atak'ın yalancı olma ihtimali bile belirmişti. Yani öyle ya dört ay süren ve dört aya yayılan haberlerde muhtelif tarihlerde farklı gazeteler Sibel aslan Yeşilay'da bu projenin konsept tasarımcısı diyorsa, ve Mehmet Atak'da dört aya yayılan bu haberlere itiraz etmiyorsa ama bugün çıkıp Sibel sadece Dramaturgdu, çevirmendi tarzında konuşuyorsa ya bütün bu gazeteler, köşe yazarları yalancıydı ya da Mehmet Atak. En iyi niyetimi kullanarak yok canım, yurtdışında da bulunmuş böyle saygın üstelik duyarlı, ilerici bir sanatçı yalancı olamaz demek ki o yayınların hiç birini görmemiş desem de.... Eh o zaman bunca ulusal büyük gazeteyi görmeyen adamın benim kendi yazısına ve o yazıya da gelen cevaba da yer verdiğimi görmeme olasılığı da artıyordu elbette. Bu durumda bir hayli zahmetli uğraşıyla bu kadar belgeye de dayandırdığım konuda kendime verdiğim şans yüzde elliden yüzde doksanbeşe çıktı. Bu kadar gazeteyi, köşe yazarını görmemiş itiraz etmemiş, düzlettirmemiş bir adam benim kendi itirazına yer verdiğimi de görmemişti muhtemelen. Koskoca dam yalan mı söyleyecekti?!!!
Fakat öte yandan Hilmi Bulunmaz'ın, Coşkun Büktel'in cevabımı yayınlamasıyla yetinmeyip bu kadar dalgın ve onlarca haberi görüp düzeltmemiş, tiyatromda yazısının çıktığını görmemiş bu adam bu sitelerde kendisine verdiğim yanıtı da göremeyebilir diye düşünüp ne yapıp edip e-mail adresini buldum ve kendisine de gönderdim.

MEHMET ATAK İLETİŞİM YOLUYLA BENİMLE KARŞILIKLI YÜZLEŞMEKTEN VE SOMUT SORULARIMI YANITLAMAKTAN KAÇINDI

İlk e-mailime nazik bir dille yanıt verdi. (Keşke hiç yanıtlamasaymış, senin yolladığın mail adresi yanlışmış bana ulaşmadı diyebilirdi ilerde)

Evet ilk emailime yanıt verdi fakat sorduğum soruları , benim yayınladığım yazısını görmemiş olma ihtimaline ilişkin sorularımı yanıtlamadı. Bu konuda yanıt vermek yerine Cumartesi anneleri, suçlu çocuklar vb üzerine yoğun çalışmasından söz edip daha sonra detaylıca okuyup yanıtlayacağını belirterek geçiştirdi.

Nazik yanıtı ve bu denli toplumcu yanı çok hoştu amaaaa, Coşkun Büktel'e beni şikayet emek için(!) ilettiği yazısına zaman ayırırken, benim sorularımı geçiştirip konuya bile girmemesi de bir nevi kaçamaktı sanki... Kendime verdiğim ihtimal bir puan daha artıp yüzde 96 oldu.

Bir kaç günlük beklemeden ve bu iddialarının üzerinden bir haftadan fazla geçmesinin ardından ikinci bir emaille daha somut bir dizi soru daha yönelttim ve yazdığı emaille benim onurumun sorgulandığı ve halen bazı sitelerde beni itham eder şekilde yer alan bu iddiaların bir an önce açıklığa kavuşturulması için açıklamanızı yazın isteğinde bulundum fakat yine yanıtlamamayı tercih etti. Bu kadar net, bu kadar kesin talebimin karşısında ise yanıtı hiç ses çıkarmamak oldu... Bir çok kişi için sükuut ikrardan gelir atasözüne dayanarak Sayın Atak'ın benimle karşılıklı yüzleşmekten ve sorularımı yanıtlamaktan kaçınması bile başlı başına yüzdeyüz haklılık nedenidir ama ben buradan da sadece yüzde iki daha ekledim.. Kaldı ki Sayın Ömer F. Kurhan'da kendisine yönelik çok ciddi eleştiriler dile getirmişti ve o sanıyorum bunları da görmedi.

Tıpkı 2002'deki onlarca gazete , yazı, site gibi

Tıpkı benim yer verdiğim Sibel Aslan'ın da cevapladığı iddiası gibi.

YÜZDE İKİ DE OLSA HALA BEN KENDİME YANILMA PAYI BİÇEBİLİRDİM Kİ....

MEHMET ATAK'IN ŞAHİT VAR MESELESİ DE FOS ÇIKTI!...

SİBEL ASLAN YEŞİLAY NE DİYOR?

Konuyla ilgili olarak bilgilendirdiğim ve o dönemki Mehmet Atak'ın iddiasını ve bu iddiaya kendi yanıtını yayınladığımı, bunun üzerine Mehmet Atak'dan bir yanıt gelmediğini böylece konunun kapandığını hatırlattığım Sibel Aslan bu hatırlatmalarımla ve doğruluğunun teyidi ile ilgili olumsuz bir karşı çıkış bildirmemekle birlikte, Hilmi Bulunmaz ve Coşkun Büktel'in dahil edildiği bu tartışmada asla yer almak istemediğini, benim de kendisini bu tartışmanın dışında tutmam ricasını dile getirdi.

Hilmi Bulunmaz ve Coşkun Büktel'in kendilerinden yana olmayan , hoşlarına gitmeyen bir tek cümle de dahi nasıl agresif ve saldırganlaştıklarını, ortada tartışılan müzakeresi yapılan konuyu bırakıp nasıl bu kişinin yaşamından hatalar arayarak karşılarındakileri yıpratmaya dönük yer yer iftira da içeren yayıncılık geliştirdiklerini bildikleri için insanların onlara bulaşmama isteği pek yabancı gelmedi bana.

Zira daha önce de pek çok arkadaşım ve tiyatro dünyasından insanlar belirli konular yaşanırken bana desteklerini açıklamış, bazı konularda düşüncelerini dile getirmiş ama bu düzeyde ve saldırganlık içindeki bu kişilerle polemik ve saldırı yaşamak istemedikleri için açıktan destek veremediklerinden yakınmışlardı. Bazılarına ise ben "Aman biz bu çamura bulaştık siz bulaşmayın" deyip engel olmuştum.

Bu nedenle Sibel Aslan Yeşilay'ın konunun yansıtıldığı kişiler ve yayınlardan dolayı çekincesini ve dışında kalma isteğini anlayabiliyorum, fakat sonuçta bir noktada Mehmet Atak tarafından bir anlamda yalancılıkla yada yanıltıcılıkla itham edilen kişi olduğu için yine de aman konunun dışında kalayım gibi bir isteği tam olarak onaylayamıyorum.

BİRİNCİ DERECEDEN ŞAHİT BAKIN NE DİYOR MEHMET ATAK'IN İDDİASI İLE İLGİLİ

Geçmişte kalmış bir projeyle ilgili bilgi alacaksanız en iyi bilgiyi o projede yer alan kişilerden alabilirsiniz elbette. Bu etkinliğin en önde gelen ismi Sibel Aslan Yeşilay ve Mehmet Atak'dır. Fakat ikisinin farklı yaklaşımını sorguladığımıza göre üçüncü isme bakalım. Üçüncü isim Mehmet Atak'ın da övgüyle söz ettiği ve benim internete bakmamı salık veren kişi diye bahsettiği ve bu tartışmalı etkinliğin yapım sorumlusu Ümran ince'dir. Ümran İnce ve Eftal Gülbudak çifti sekiz yılda tanıdığım yüzlerceye varan tiyatrocu içerisinde kesinlikle ve hiç tereddütsüz benim gözümde en güvenilir ve en övgüye değer insanların en başında gelir. Ümran İnce bu konuda ne derse tereddütsüz doğrudur deyip kabul etmeye hazır bir şekilde bağlantı kurdum. Üstelik de Mehmet Atak'da şahit olarak en başta ondan söz etmemiş mi? Bakalım Coşkun Büktel'in de (Kendi mafyatik denemelerine sıra gelince şahiti hiçe sayması ikilemini de unutarak) altını çizerek şahitler vaaar diye yaygara yaptığını da hatırlatarak bakalım birinci dereceden bu etkinliğin yapım sorumlusu Ümran İnce'ye...

Hemen ertesi gün Ümran İnce ile bağlantı kurarak ve kendisinin de şahit gösterildiğini belirtip konuyu sorduğumda oldukça şaşırtıcı bir yanıt aldım.

"O proje Sibel'in projesiydi, Mehmet Atak sadece rejilerini yaptı."

Bu durumda Mehmet Atak'ın şahitlerin şehadetini almadan ve görüşlerini sormadan projede yer alan herkesin adını sıradan saydığı anlaşılmaktadır. Yani şahit var diye kadroyu bize şahit diye sıralarken şahiti kendisini yalanlıyordu...
Böylece Mehmet Atak'ın öne sürdüğü ve Coşkun Büktel'in de üstüne basa basa vurguladığı şahitler konusunun da bir balon olduğu ortaya çıkmıştır. Mehmet Atak tarafından en başta sıralanmış Ümran İnce bakın ne yanıt verdi :

Ertuğrulcuğum Merhaba, Ben konsept Mehmet Atak'a ait demiş olamam, çünkü okuma tiyatrosu Sibel'in projesiydi. Zaten okunan oyunlar da Sibel'in çevirileri. Mehmet sadece rejilerini yaptı. Mehmet'e bu konuda değil de ibşt'den stajyer kadrodan çıkarılması konusunda yazılanlar hakkında tiyatrom.com'u takip etmesini söylemiş ya da yazmak istediği varsa oraya yazabileceğini söylemiş olduğum yönünde hatırladıklarım var. O dönemde Mehmet'e destek verenler, vermeyenler vardı ve sanırım tiyatrom.com'a da taşınmıştı bunlar..

BUNCA BELGE VE BİRİNCİ DERECEDEN ŞAHİT ORTADAYKEN ARTIK TARTIŞILACAK BİR YANI KALMASA DA BEN DİĞER ŞAHİTLERE DE ULAŞMAYA ÇALIŞTIM

Kıvırılacak yanı kaldıysa hala kıvırılmaması için hiç biriyle kişisel tanışıklığım olmasa da diğer şahit olarak sıralananların da en az yarısına ulaşmayı denedim. Kimi çoktan medyatik olmuş bu kişilerin hiç birinden geri dönüş alamadım. Yani şahit gösterilenlerin olumsuz yada olumlu şehadeti, şahitliği yoktu ortada. Mehmet bey aksi yönde şahit bulup da şahitleri şahit huzurunda konuşturabilirse bizi de bilgilendirsin lütfen. Şahitleri şahit huzurunda deme nedenim elbette şahitlere güvenmemekten değil ama bu kadar belgeden sonra Mehmet beyin ben sordum benim söylediğim gibi açıkladılar demesine güvencimiz kalmadığındandır!

EFENDİM KONU BENİM AÇIMDAN KAPANMIŞTIR...

Bütün bu gazete küpürlerine, şahitlere ve halen yayında olan internet sayfalarına rağmen, üstelik bu bilgiler İBŞT ve Goethe Enstitü basın bildirileriyle bilgi olarak geçilmesine rağmen, Mehmet Atak'ın yakınen tanıdığı sanat yazarlarının da beyanına rağmen Mehmet Atak 2004'de yada 2009'da çıkıp bu projenin konsept tasarımı sadece bana aittir diyorsa yukarıdaki onca belgeye dayanarak "Mehmet Atak sen bir yalancısın" demiyorum. Ben ne savcıyım, ne yargıç. Bazıları bir tek kişinin beyanına dayanarak ve hiç bir araştırma yapmadan beni sansürcü ilan etmeye kalkabilir ama ben bir sanatçıyı hiç bir şeyle itham etmek istemiyorum.

Bütün bu gerçekler konuya içerisinde olmadığı halde Ömer F. Kurhan'ın ne denli doğru bir yaklaşım gösterdiğini de ispatlamıştır. Ömer F.kurhan bu kadar doğru bir sezinleme yaparken Hilmi Bulunmaz ve Coşkun Büktel bir kez daha yanılmayı, yanıltılmayı tercih etmiştir, zira bu yanılma işlerine gelmiştir. Tıpkı Emrah Özlek adlı sanal kişi nasıl onların duymak istediklerini söyleyerek yanıltmış ise bu defa sanal olmasa da, gayet gerçek olsa da, hatta sanatçı ünvanı taşısa da bir başkası çıkmış ve yine bunların duymak istediklerini söylediği için yanıltmıştır. Zaten bu kişilerden objektif bir yaklaışm da beklemek abestir.

ŞİMDİ BURADA BUNU AYYUKA ÇIKARMAYI DENEYEN, MAL BULMUŞ MAGRİBİ GİBİ ARAŞTIRMADAN ÜZERİNE ATLAYAN "HİLMİ BULUNMAZ VE COŞKUN BÜKTEL'E HİÇ BİR ŞEY DEMEYECEK MİSİN?" DİYE SORANLARINIZ OLABİLECEKTİR

ONLARA YANITIM ŞU OLACAKTIR
BIRAKIN ALLAHAŞKINA YAAAA!... ONLARI BU SAATTEN SONRA ADAM YERİNE KOYAN KİM?!...

BU SAATTEN SONRA ONLAR HELE ŞU ANA DEK DÖKÜLEN KİRLİ ÇAMAŞIRLARINI TOPLAYABİLSİNLER HELE...

HER TARAFTAN FIŞKIRDI BATTIKÇA BATTILAR, KANALİZASYONUN DİBİNDE BANA ÇÖPLÜKTEN BAHSEDİYORLAR... BEN ONLARI CİDDİYE ALIP MUHATTAP MI OLURUM ALLAHAŞKINA??? ANCAK ARADA EĞLENMEK İÇİN DALGA GEÇERİM ÇOK ÇOK ;)
ADAM BENİM ZATEN BUGÜN DE AYNEN DİLE GETİRMEKTEN ÇEKİNMEYECEĞİM BUGÜN DE AYNI GÖRÜŞTE OLDUĞUM YAZILARI BULUP BELGE (!!!) SUNARMIŞ GİBİ DOLDURUYOR SAYFASINI.
NEDEN?

ÇÜNKÜ SORDUĞUM HİÇ BİR SORUYA VERECEK YANITI YOK

NEDEN?

ÇÜNKÜ ARTIK ALENEN ORTAYA ÇIKMIŞ DÜZENBAZLIKLARINI, SANSÜRCÜLÜKLERİNİ, YALANLARINI KAMUFLE ETMEYE İHTİYACI VAR
BİR YANDAN BUNLAR BİZİM GÜNDEMİMİZİ BLOKE ETMEK İÇİN YAZIYORLAR DİYOR

DİĞER YANDAN KENDİLERİ BİZİMLE KOCAMAN SAYFALARINI DOLDURUYOR KENDİLERİNİ BİZİMLE BLOKE EDİYOR. AMA İDDİALARINA YOLLANAN AÇIKLAMALARI SANSÜRLÜYOR.

ELLE TUTULUR, CİDDİYE ALINIR, ADAM YERİNE KONULUR YANLARI MI KALMIŞ ALLAHAŞKINA?!!!
BEN SAYGIN BİR SANATÇI OLARAK GÖRDÜĞÜM MEHMET ATAK'IN İDDİASI KARŞISINDA HUZURSUZ OLMUŞTUM NEYSE Kİ KENDİ AÇIMDAN BU KONU ANLAŞILMIŞTIR, OKURA DA AKTARILMIŞTIR...
BELKİ MEHMET ATAK COŞKUN BÜKTEL YAKINLIĞININ NEREDEN GELDİĞİNİ MERAK EDENLER İÇİN AŞAĞIDA COŞKUN BÜKTEL'İN BELKİ DE KENDİNE MÜRİT YAPMAYI DA DENEDİĞİ MEHMET ATAK'A ÖVGÜSÜNE DAİR BİR KÜPÜR BULACAKSINIZ. BU KÜPÜR COŞKUN BÜKTEL'İN KENDİSİ KADAR RENKSİZ VE SOĞUK GRİ SİTESİNDENDİR.

DİP NOT :

1-KÜPÜRLERİN BÜYÜK BOYU İÇİN HER BİRİNİN ÜZERİNE TIKLAYINIZ. HER BİRİNİN ORİJİNAL KAYNAĞI ALTINA NOT DÜŞÜLMÜŞTÜR.

2- SAYIN ÖMER F.KURHAN'IN COŞKUN BÜKTEL FAN'LARI NİTELEMESİNİ İLK BAŞTA OLDUKÇA BENİMSEMİŞ VE DOĞRULAMIŞTIM, FAKAT ŞİMDİ BUNA İTİRAZ EDİYORUM. BU FANLIKTAN ÇOK ÖTE BİR DURUMDUR OLSA OLSA BUNUN TANIMLAMASI MÜRİTLİK OLARAK TANIMLANABİLİR. ZİRA FAN'LAR BİLE ZAMAN ZAMAN ELEŞTİREBİLİR, YADA KENDİ DOĞRULARINI ÖNCELİKLİ TUTAR AMA ANCAK BİR MÜRİT KAYITSIZ ŞARTSIZ VE TESLİMİYETTEDİR. HİLMİ BULUNMAZ'DA DA COŞKUN BÜKTEL'E KARŞI TİPİK MÜRİT ÖZELLİKLERİ GÖRMEK MÜMKÜNDÜR.

3- Bu yazı bana sayfalarını açan 
http://www.tiyatrodergisi.com.tr/ ve İATP-G sayfalarında yayınlanacaktır. Fakat onların site tasarımları bu şekilde bir sayfa hazırlanmasını olanaklı kılmadığı için kendi host alanımda hazırlanmış ve buraya link verilmesi ricası ile bu sitelere taşınmıştır.

4- UMARIM ÜMRAN İNCE'Yİ BUGÜNE KADAR ŞAHİT DİYE SUNUP BUNDAN SONRA DÜŞMAN ADDEDİP BASİT NUMARALARINIZI BU KEZ DE ONUN ÜZERİNDE DENEMEZSİNİZ.. HER HAMLENİZ SİZİ DAHA DA BASİTLEŞTİRİYOR BARİ ARTIK BUNU GÖRÜN...
Mehmet Atak - Coşkun Büktel flörtünden geçmiş yıllara dayalı bir kaç satır..




5 - Bu yazı bundan sonraki hiç bir yazımın iletilmeyeceği gibi iddiaların yer aldığı sitelere gönderilmemiş, o blogların sahipleri kendi çöplüklerinde boğulmaya terk edilmişlerdir. Okurlarına karşı sorumlulukları nedeniyle yanıltıcı haberlerini düzeltmek adına alıntı yapabilirler de diyemiyorum zira tüm yaşamlarının ve tüm yazılarının zaten insanları yanıltmak üzerine kurulduğu artık çok net ortadadır.

FERİDUNMETRE

Yaklaşık her altı ayda bir yazan ve her iki yazısından biri Coşkun Büktel'e methiye yada savunma olan Tiyatro Bölümü mezunu reklamcı Feridun Çetinkaya'nın tiyatro kapsamlı yeni bir yazısına ve bize yanıtına kalan süreyi buradan takip ederek bekleyebilirsiniz...