16 Mart 2009 Pazartesi

Coşkun Büktel, A. Ertuğrul Timur, Mustafa Şükrü Demirkanlı!...

.
Yukarıdaki "sanat eseri"(!) Mustafa Demirkanlı'nın yönettiği(?) www.tiyatrodergisi.com.tr sitesinde yayınlanmıştır! / (HB)
Tiyatrom ve Tiyatroyu Sevenler: Tiyatro Yayıncılığında "Sansürle Suçlayanların Sinsi Sansürü"


Eski TİYATROM sitesinin editörü Ertuğrul Timur, sansür iddiasıyla karşı karşıya kalınca, tarafların çeşitlendiği bir tartışma yaşandı. Suçlamayı yapan Coşkun Büktel ve Hilmi Bulunmaz'ın sitelerinde Ertuğrul Timur'un yazılarını ört bas etme ve sonrasında açık sansür uygulamaları yapıldı. Ertuğrul Timur tiyatrocuların da tanıklık edeceği bir tartışma ortamında sansür suçlamasının ele alınmasını önerdi.

Büktel ve Bulunmaz, Ertuğrul Timur'un katılıma açık toplantı önerisini reddettiler.

Küfür, hakaret, sövgü içeren bir yazıya yer vermediği için sansürcü davranmakla suçlanan ve bir yıl önce kapanmış olan tiyatrom.com sitesinin editörü Ertuğrul Timur tiyatro dünyasında polemikleri ve çeşitli iddialarıyla yer edinmeye çalışanları nihayet 1 yıl aradan sonra teşhir etmeye karar verdi ve bunu da kendisini sansürcülükle suçlayan kişilerin sitelerine de iletti.

Diğer tiyatro yayınlarının tümünü sansürcülükle suçlayan ve sıfır sansür vaat eden Hilmi Bulunmaz ve Coşkun Büktel'e ait siteler sansürcülük iddiasına yanıtla birlikte haklarında bir çok gerçek de ortaya çıkarınca önce bu yanıtları sıfır sansür vaatleri gereği yayınlasa da bir sinsi sansüre tabi tutarak gözlerden kaçırmayı, ardından açık sansürü uygulamaya koydular.

Ertuğrul Timur'u destekleyen İATP-G (İstanbul Alternatif Tiyatrolar Platformu Girişim) tiyatrom'un geçmişte tiyatro dünyasına verdiği büyük hizmetin ve yapıcı tavrının altını çizdi.

Bu desteğin üzerine sansürlendiğini iddia eden ve kendileri sıfır sansür vadedenler İATP-G ve Ömer F. Kurhan'ın yazılarına da sansür uygulamaya başladı. Ertuğrul Timur tarafından "sinsi sansür" tarafından tabir edilen uygulamaya geçerek ve bununla da kalmayıp bu yanıtları asıl iddialarının yer aldığı sitelerinde değil Ertuğrul Timur ve İATP-G üyesi Ömer F. Kurhan'a hakaret niteliğinde "Çöp Kutusu" adıyla açtıkları bir blogda yayınlamaya ve burada da dizgisi, tasarımı bozuk bir şekilde yer vermeye
başladılar.

Yayıncılık etiği ve yasalar gereği cevap hakkı iddianın yer aldığı yayınlarda yer alması gerekirken hem farklı bir blog açıp, hem okunmayacak şekilde hem de çöp kutusu olarak nitelenerek hakaretle yer verilmesi sözde yazıların yayınlandığı ardına gizlenen bir yalan ve sansürden öte hakaret niteliği taşımaktadır.

Tiyatro Dergisi, İATP-G , Tiyatrom internet sitesi eski okurları, Tiyatrom Facebook grup üyeleri ve Tiyatro severler durumu protesto ediyor.

Bu kişilere ait blog ve sitelere haber, yazı gönderilmemesi ve tanınmaması yolunda görüşler ağırlık kazanıyor. Bu protestoyla paralel olarak İATP-G bu konuda bir ayrı blog açarak konuyla ilgili tüm yazılanları bu alanda toplamaya başladı. Ayrıca kapanışının ardından tam bir yıl geçen www.tiyatrom.com adlı siteyi www.tiyatrodunyasi.com sitesi de yaptığı özel haberle, ve okur görüşleriyle anıyor.

Konuyla ilgili gelişmeleri izleyebileceğiniz yayınlar.
http://iatp-g.blogspot.com/
http://www.iatp-web.org
http://www.tiyatrodergisi.com.tr
http://www.tiyatrodunyasi.com

(Kaynak: tiyatrodergisi.com.tr)

Not: Aynı haberi, Mustafa Demirkanlı'nın yeni ittifakı İATP-G sitesinden de okuyabilirsiniz:
www.iatp-web.org/headline.asp?act=view&hid=307

***

COŞKUN BÜKTEL YA DÜŞÜNDÜĞÜMÜZ KADAR BİLE ZEKAYA SAHİP DEĞİL, YA DA ŞEREFSİZLİĞİNİ KENDİ ELİYLE TESCİL ETTİ…

Dün (15Mart 2009) itibarıyla Coşkun Büktel’e bir açık mektup yayınlamıştım. Bu açık mektubun nedeni Mehmet Atak’ın iddialarını araştırmadan yayınlayan ve okurlarını dezenforme eden Coşkun Büktel’e bana karşı değil, okurlarına karşı sorumluluk duymuyor musun? Ortaya çıkan yeni gerçeklerden okurlarının haberdar olması gerektiğini düşünmüyor musun? Sansür sadece yapılan kişiyi değil habersiz bırakılan okurları da mağdur eder gerçeğinden yola çıkarak hadi benim senin açından hiçbir değerim yoksa da okurlarını doğru bilgilendirmek adına bir açıklama yapmak zorunda değil misin sorularını yöneltmiştim.
Bu sabah itibarıyla (16Mart 2009) Coşkun Büktel GÜYA bir yanıt verdi bana. Nasıl bir yanıtsa içerisinde Mehmet Atak’ın adı dahi geçmiyor. Esas konuya dair tek satır yok.
Peki Coşkun Büktel’in GÜYA cevabında ne var?

Benim seyirci önünde canlı polemik önerime Hilmi Bulunmaz’ın teketek görüşme teklifi var ve benim de hiçbir zaman dile getirmediğim bazı sözlerin bana mal edilmesi vardı.
Coşkun Büktel yazısında
“Bizim "yalnızlığımıza" güvenerek, bize seyirciler önünde tartışma önerisi getirmiş olan iftiracı Timur, çöpe attığımız yazılarından birinde, Hilmi Bulunmaz'ın korkup o öneriyi reddettiğini söylüyor. Yani yine iftira atıyor”
Oysa bu bana mal ettiği cümleleri ben hiçbir zaman yazmamıştım. Kendimden oldukça emindim çünkü benim kamuoyunda “yazılı olarak” yaptığım çağrıya yine kamuoyu önünde “yazılı yanıt” beklemeyi ilke olarak doğru bulduğum için cevap verilmemiş saydığım için bu konuda tek kelime etmemiştim. Bu nedenle Büktel cevaplayamadığı soruların, Mehmet Atak konusunda düştüğü güçlüğün ızdırabı içerisinde artık sapla samanı karıştırmaya ve bana ait olmayan sözleri bana mal etmeye başlamıştı.
Kendimden oldukça emin tavırla, ve bu kez onların diliyle “Büktel bu iddiaların bana ait olduğunu ispatla! İspatlayamazsan şerefsizsin” dedim.

Tabi benim olmayan bir cümleyi benim hiçbir yazımda bulamayacağı için Büktel blöf yaparak yine kaypaklık yapmayı ve zaman geçirip konuyu atlatmayı umdu. Bu nedenle de
Timur, bu yazımın aşağıdaki "NOT" bölümündeki açıklamalarıma karşı, “Kanıtlamazsan Şerefsizsin” başlıklı bir cevap yazısını derhal yazmış ve Mustafa Demirkanlı da derhal basmış. Timur, eğer kanıtlarsam, o durumda hangi alçağın "şerefsiz" olacağını belirtmeyi unutmuş. Kanıtlamak için, bunu belirtmesini bekliyorum.

Derhal gereken yanıtı verdim. Senin için ne geçerliyse benim için de aynısı geçerlidir. Sen bu cümleleri benim yazımda bul göster, ben “Yanılmışım Büktel haklıymış özür diliyorum” diyeceğim yada şerefsizliği kabul edeceğim. Veya sen bu bana ait olmayan yazıları bulamazsan kanıtlayamazsan aynı şekilde “Yanılmışım, Timur haklıymış özür diliyorum” diyeceksin yada şerefsizliğini kabul edeceksin. İşte bu kadar net bir yanıt.

Ama Büktel elbette bana ait olmayan bu yazıyı bulup kanıtlayamayacağından ve özür dilemek gibi , yanılmışım demek gibi insani duygulardan bihaber olduğu için yine kıvırmayı tercih etti. İnsanlıktan nasibini almış her insanın yapması gereken yanılmışım, başkasının (Ömer F.Kurhan’ın) yorumunu, sözlerini Ertuğrul Timur’a mal etmişim bu konuda Timur haklıdır, düzeltir özür dilerim” demekti.
Ama bırakınız birbirinden önemli konularda Büktel’in dürüst davranmasını, bu kadar basit bir maddi hatadan dolayı dahi özür dileyemeyecek kadar zayıf karakterde ve insanlıktan uzakta.
Bunun yerine ne yazmış?
Timur, aşağıdaki net soruma "net olmayan bir yanıt" gönderdi. Timur'un net olmayan yanıtını yine "Timur'un çöp kutusunda" yayınlıyoruz. Timur'un bundan sonraki sataşmalarını, (artık şeref ve haysiyetten bile bahsetse) yine çöp olarak yayınlayacak, ama (Timur aşağıda açıkladığımız Trabzon iftirasıyla ilgili şartımızı yerine getirinceye kadar) bu çöplerin duyurularıyla ana sayfamızın gündemini bir daha işgal etmeyeceğiz.

Benim yanıtımı net değil dememek ben bu yanıtı anlamadım demek. Bu denli net bir yanıtı anlamadığını itiraf etmek ise “Ben aptalım” demekle eşdeğer. Bu durumda ister istemez aklımıza gelen Coşkun Büktel ya sandığımız kadar bile zeka seviyesine sahip değil ki bu yanıtı anlayamıyor, ya da Şerefsizliğini kendi eliyle tescil etmiş oluyor. Ve bu şerefsizlik payesi altında ezilirken de sansürcülüklerinin dozunu bir kat daha artırdığını da resmen ilan etmiş oluyor. Elbette ki zaten aslı kanalizasyon olan sitelerinin çöp bölümü de beni ilgilendirmiyor ve zaten ben düşüncelerimi tiyatro kamuoyuna ulaştırıyorum, fakat sansürcülüklerinin ve Büktel&Bulunmaz faşizminin gün be gün artışına belge bırakıldığı için altını çiziyorum.

Bir kez daha açıkça ve net şekilde yineliyorum :
Coşkun Büktel
Senin için ne geçerliyse benim için de aynısı geçerlidir. Sen bu cümleleri benim yazımda bul göster, ben “Yanılmışım Büktel haklıymış özür diliyorum” diyeceğim yada şerefsizliği kabul edeceğim. Veya sen bu bana ait olmayan yazıları bulamazsan kanıtlayamazsan aynı şekilde “Yanılmışım, Timur haklıymış özür diliyorum” diyeceksin yada şerefsizliğini kabul edeceksin.

Büktel,
Ya bu kadar net bir cevabı anlayamayacak kadar zeka sorunlu olduğunu, ya da bu kadar basit bir konuda basit bir maddi hatandan dolayı özür dileyemeyecek kadar insanlıktan uzak ve şerefsiz olduğunu sergileyeceksin. Haydi bakalım

Ve sana bir teklif daha
Eğer orta zekadaki herkesin rahatlıkla anlayabildiğini sen hala anlayamadığını ve net olmadığını iddia ediyorsan buyur sen yaz ben tekrarlayalım.
Ama yapamayacaksın… Mide spazmları geçireceksin, kıvranacaksın ama tüm bu çektiğin ızdırabı basit bir insani eyleme, özür dileme ve düzeltme eylemine tercih edeceksin. Yazık..
Büktel,
Gerçekten bu denli biçare ve zavallı duruma düşmeni ben dahi arzulamazdım.

***
kimdenFaruk Kurhan <fkurhan@gmail.com>kimeErtuğrul Timur <aetimur@gmail.com>
cctiyatroyun@gmail.com,buktel@yahoo.com,mdemirkanli@gmail.com,iatpg iatpg <iatpgiletisim@gmail.com>
tarih17 Mart 2009 Salı 03:59konuRe: TEKETEK GÖRÜŞME ÇAĞRISINA YANITIMDIRgönderengmail.com
TEKETEK GÖRÜŞME ÇAĞRISINA YANITIMDIR

kimdenErtuğrul Timur <aetimur@gmail.com>kimetiyatroyun@gmail.com,buktel@yahoo.com,mdemirkanli@gmail.com,fkurhan@gmail.com,iatpg iatpg <iatpgiletisim@gmail.com>
tarih17 Mart 2009 Salı 01:34konuTEKETEK GÖRÜŞME ÇAĞRISINA YANITIMDIRgönderengmail.com
ÖN NOT : AYNI YAZI WORD DOSYASI OLARAK DA EKLİDİR HİLMİ BULUNMAZ’A YANIT Hilmi Bulunmaz,Esasen kamuoyu önünde yazılı beyanla yaptığım teklifin yine kamuoyu önünde yazılı beyanla yanıtlanmasını etik olarak yapmanızı zorunlu görürdüm. Zira yazılı belge taraflarca eşit oranda muhafaza edilebilerek kayıt altına alınabilir. Oysa videolarınızın kontrolü siz de olduğu gibi teknik birtakım uğraşlar verilmeden flash dosyasına dönüşmüş videonun tarafımdan kayıt altına alınması mümkün olmayacaktır. Öte yandan videolarınızın izlenilirliğini tartışma konusu yapmak istemiyorum. Siz sayıları oldukça kabarık görüp bir hayli memnun olsanız da bu sayıların nasıl artığı malumunuzdur. VİDEOLARINIZIN İZLENİLİRLİĞİVideoların çok rağbet gördüğü günümüzde yüzlerce video sitesi sizin iradeniz dışında da olsa internette buldukları binlerce videoyu abuk sabuk başlıklar altında yayınlayabilmekte ve insanlar da ne olduğunu bilmeden önce merak edip tıklayıp ardından umduğunu bulamayıp birkaç saniye sonra kapatabilmektedir. Bunu geçen yıl itibarıyla sizin aleyhinizde propaganda yapan Burak Caney ya da Caneylere ait tiyatrooyun.org adlı site ispatlamış ve size ait oldukça ciddi videoların nasıl seks ve mizah videoları arasına yerleştirildiğini pek çok adresle göstermişti. Elbette ben zaten varlığı ve tarzı hepimiz tarafından ortak payda ile lanetlenmiş Burak Caney’e ait bu sitenin iddia ettiği gibi sizin ya da Kazım Şimşek’in iradesiyle yapılan bir hile olduğunu düşünmüyorum. Bu da o kişi ya da kişilerin sizi karalamak için kullandığı bir fırsat olarak kullanılmıştı o kadar. Ama bir şeyi de ortaya çıkarmıştı ki internet ortamına yüklediğiniz videolar, -sizin tercihinizle olmasa da- otomatik video tarama motorları ile alınıp onlarca abuk sabuk siteye servis ediliyor. Böylece de o onlarca siteden de merak edip tıklayanlarca da hit alıyorsunuz. Bu nedenle ben kendime ait videolarımı hiçbir video yayınlama sitesinde yayınlamıyor kendi host alanımda (Medyanoz.net) kendim yayınlıyorum. Video yayınlamaya önem verdiğiniz için size de öneririm. Evet izlenilirliğiniz bir hayli düşebilir salt kendi alanınızda yayınlanacağı ve kopyalanamayacağı için ama hiç olmazsa seks sitelerinde abuk sabuk yerlerde görünmemiş olursunuz. BİR DİĞER YÖNDENDoğal olarak ister iradeniz dışında bu tür yerlerde insanların karşısına videolarınızın çıkmasıyla oluşan video trafiği, ister kendi sitenizden bilerek isteyerek tıklayanlar olsun bu videolara bir kez tıkladığında videonuzun hiti artar. Bunlar 71 dakikanın tamamını oturup izlemiş midir yoksa onuncu saniyede kapatmış mıdır bunu ne siz ne de o video siteleri belgeleyemez. Doğal olarak da 71 dakikalık videonun herhangi bir dakikasında geçen ve 71 dakikalık videonun üç beş saniyesinde söylenilip geçilen bana cevabı ben izlemediğim gibi (Çünkü 71 dakikamı ayıracak kadar değerde bir üretimde bulunduğunuzu düşünmüyorum.) pek çok okurun bunun tamamını izlediğinden de kuşkuluyum.Dolaysıyla,Ben size yazılı çağrıda bulunmuşsam bunun yanıtını aynı zeminde ve aynı netlikte yazılı olarak almak isterim. Salon ortamında seyirci önünde tartışmaktan kaçınmanızı anlamakta güçlük çekmekteyim. Salonun seyirci dengesizliği gibi bir bahane ardına sığınıyorsanız dilerseniz bunu eşit sayıda seyirci davet etme şartına bağlayabiliriz. Bu 30’ar kişi de olabilir 100’er kişi de.Yalnızlığınızı vurgulamanızı da anlamış değilim. Zira senelerdir tiyatro yapıyorsunuz, senelerdir google üzerinden paralı reklamlarla öğrenci topluyorsunuz. Nerede bunca yılın birikimi öğrencileriniz? Nerede şu bugün şu kadar okunduk dediğiniz okurlarınız? Nerede Coşkun Büktel’in kitaplarını sattığı kitle? Nerede 10 yıldır propagandasını yaptığı konuda taraftarları? Salonda da örneğin hani şu çok tartışmasız kanıt dediğiniz Özdemir Nutku videosunu izletip ne kadar tartışmasız olduğunu salondaki seyirciden soracağız ve benim tiyatromda hileli saydığınız anketimi orada gerçek zamanlı yapacağız. Ben de kendi iddialarıma yönelik şahitleri belgeleri yayınlayacağım. Sizin yazılı olarak sorduğum ve yanıtlamadığınız soruları yüzünüze soracağım tabi siz de bana. Ve kararı izleyenlere bırakacağız. Bence bu teklifi bir daha düşünün bir sosyalist olarak kitlelerden korkmayın. Şimdi Büktel’in bizim yalnızlığımız vurgusu arabesk bir acındırma değil mi? Eğer bu yalnızlık acındırma içeren bir durumsa bu acınılası yalnızlığa acaba “neden?” diye sorgulamanızı yapıyor musunuz? Ve diyelim ki yalnızsınız ve Büktel, siz, Feridun Çetinkaya, Mehmet Atak üç beş kişiden ibaretsiniz. Yine de insan haklı olduğuna inandığı konuda hiçbir zeminde çıkıp doğrularını dile getirmez mi? Elbette bunlar uzun uzadıya sorgulanacak konular ama ben bu sorgulamayı önce sizin kendi içinizde yapmanızı önererek konumuza dönüyorum. KABUL! Siz benim önerimden kaçtınız, ben sizin önerinizi kabul ediyorum. Ancak yazılı beyanıma, yazılı çağrıma yazılı yanıt verdiğiniz takdirde sizinle ve Coşkun Büktel ile yüz yüze teke tek görüşme teklifinize karşılık önerimi sunuyorum. Görüşme sizin değil benim stüdyomda yapılacaktır. (Takdir edersiniz ki videoyu pek sevip sık sık kulansanız da bir tek sizde video yok.) Benim kullanımıma ait yarı profesyonel, HD kalitesinde iki adet kamerayla, yeterli ses, mikrofon ve ışık donanımına sahip stüdyomda reeltime DVD kayıtlı olarak yapılacak. Görüşme esnasında sizin talebinize uygun olarak hiç kimse bulunmayacak bir gün ya da aynı günün değişik zaman dilimlerinde sadece Coşkun Büktel-Ertuğrul Timur, bir diğer zaman diliminde ise Hilmi Bulunmaz-Ertuğrul Timur’un katılımı ile olacaktır. Görüşmelerimizde masa üzerinde internet bağlantısı olacak, ihtiyaca göre internet üzerinden kanıtlar görüntüye girebilecek, konuşmacılar gerek duyuyorsa diğer belgelerini (video kaydı resim, belge vb gibi) projeksiyon sunumu ile yansıtarak kayda girmesini sağlayabileceklerdir. Görüşmenin hiç kesintisiz, hiç montajsız kaydı görüşme bittikten 15 dakika gibi kısa bir süre sonra 10 adet çoğaltılıp sizin ve benim imzamla zarflanıp imzalarla mühürlenerek bu 10 kopya size, bana, Coşkun Büktel’e ve konuyla ilgilenen tiyatro yayınlarına teslim edilecektir. Bu yayınları herkes dilediği yayın organlarını, internet TV’leri gibi ortamlarda değerlendirme ve kamuoyuna sunma hakkına sahiptir. Zaten bu gibi kamusal alanlarda yayınlanması işinize gelmeyecekse baştan kendinize güvenmediğiniz anlamına gelecektir. Aynı ya da benzer teknik şartları sağladığınız takdirde elbette önereceğiniz başka mekanları da değerlendirmeye alabiliriz. Fakat gerçek zamanlı kayıt ve görüşmenin hemen ardından kısa sürede çoğaltılıp ortak imzayla mühürlenip belirlenen yerlere teslimi şartı olmazsa olmaz şartımdır. Görüşmeler karşılıklı belli sayıda soru yönelterek ve her bir soruya belli süre tanıyarak yapılabilir. (Örneğin siz bana ben size 10’ar soru ve her bir soru için 10’ar dakika yanıt hakkı gibi. Bu müzakere edilerek karara varılabilir.) Tüm sorular bittikten sonra belirli sürelerle her iki tarafın serbest değerlendirmesi için belirli bir final süresi konuşma hakkı tanınacaktır. Konuşma sıralaması kura ile tespit edilecektir.

***

Faruk Kurhan Kime: Ertuğrul, bana, buktel, mdemirkanli, iatpg ayrıntıları görüntüle 03:59 (3 saat önce) Yanıtla
Ben bu öneriyi benimsemiyorum. Şöyle ki, konu Timur-Büktel ya da Timur-Bulunmaz ihtilafını çoktan aşmıştır. Tiyatrodan katılımcıların kapsam dışına çıkarılması demokratik değildir. Sansür ve çöplük politikarına benim yazılarım da muhatap kılındı. İşin içine kim girse ve Ertuğrul Timur'un sansür olmadı tezini destekler konum alsa aynı akibete uğrayacağı böylece anlaşılmış oldu. Ayrıca bir de Mehmet Atak olayı var. Bir laf attı ortaya, sonra da ortadan kayboldu. Onun iddiaları "yazılmamış yazıya sansür" değildi üstelik. Şu kadar şahitten vs. bahsediyordu. Bununla birlikte, sansür suçlamasının muhatapı Ertuğrul Timur'dur. Bu kararı vermiştir. Fakat, böylesi bir program sabaha kadar sürse, Bulunmaz-Büktel yayıncılık hattı vakasının saçmalaıkları tüketilemez. Bu nedenle önerim, konunun sansür suçlamasıyla sınırlandırılmasıdır. Kamuoyunu da ilgilendiren iki soru var: 1) Tiyatrom Büktel'in yazılmamış yazısına sansür yaptı mı? 2) Mehmet Atak'ın maruz kaldığını iddia ettiği emek hırısızlığına Tiyatrom sansür ve dezenformasyonal ortak oldu mu? Peki incelikle ve teknik ayrıntılarıyla düşünülmüş bu teklif kabul edilir mi? Pek sanmıyorum. Kabul edilirse bir fayda elde edilebilir mi? Bir yere kadar... Başta belirttiğim gibi, katılıma ve sorulara kapalı bir tartışma ortamının demokratik olmadığını düşünüyorum. Mahlemelere bile seyirci olarak katılma hakkı var...
17 Mart 2009 Salı 01:34 tarihinde Ertuğrul Timur <aetimur@gmail.com> yazdı:

***

kimdenErtuğrul Timur <aetimur@gmail.com>kimeFaruk Kurhan <fkurhan@gmail.com>
cctiyatroyun@gmail.com,buktel@yahoo.com,mdemirkanli@gmail.com,iatpg iatpg <iatpgiletisim@gmail.com>
tarih17 Mart 2009 Salı 13:26konuRe: TEKETEK GÖRÜŞME ÇAĞRISINA YANITIMDIRgönderengmail.com
ayrıntıları gizle 13:26 (1 saat önce) Yanıtla
Sayın Ömer Faruk KurhanYaklaşımınızı doğru buluyorum. Demokrasi kültürünü benimsemiş bireylerin de talep edeceği görüşme ancak bu şekilde olabilirdi. Bu hem konuya ilgi duyan kamuoyunun da görüşlerini ve varsa kafalarındaki soruları da alabilmek, hem de konuyla ilgili olan diğer kişilerin de gıyabında olacak konuşmalarda söz hakkı sahibi olmasını temin edecek yöntemdir. Örneğin sizin ele alınmasını istediğiniz konular arasında Mehmet Atak'la ilgili olanlar vardır. Mehmet Atak'ın bulunmadığı ve kendini savunma hatta dinleme şansı verilmediği bir ortamda onun üzerine değerlendirmeler yapmak ne derece doğrudur yada Hilmi Bulunmaz'ın onun avukatlığına soyunması ne derece isabetli olacaktır düşünmek gerek. Elbetteki zaten benden gelmiş olan çok katılımlı salon toplantısını, paneli tercih etmekteyim ve olması gereken budur. Fakat karşımızdaki kişiler sosyalist olduğunu iddia etse de henüz demokrasi kültürünü dahi özümseyememiş feodal insan ilişkilerini yaşamının her aşamasında gözlemlediğimiz ve adeta düelloya davet eden kabadayı edasında meydan okumayı seçen kişilerdir. Benim davetimden kaçarken geride bir de davetiye bırakmışlardır. Yavuz hırsız ev sahibini bastırır misali bir davettir bu. Artık az çok siz de tanıyorsunuz ki bu daveti kabul etmemek onlar için bulunmaz bir nimet ve kamuoyunda kendilerinin haklılığını dile getirmeleri için görüşmeden kaçtığımız propagansaına bir malzeme olacaktı. Haklılığıma son derece güvendiğim bir konuda onlara bu fırsatı sunacak değildim ve tam aksine o kişileri kamuoyuna deşifre etmede bunun da son derece yararlı bir yönteme dönüştürülmesi mümkündür.Demokrasi kültüründen uzak bu kişilerle kötünün iyisi denebilecek bir kamuoyuna açık görüşme talebini bu nedenle kabul ettim. Bilginize

***
kimdenFaruk Kurhan <fkurhan@gmail.com>kimeErtuğrul Timur <aetimur@gmail.com>
cctiyatroyun@gmail.com,buktel@yahoo.com,mdemirkanli@gmail.com,iatpg iatpg <iatpgiletisim@gmail.com>
tarih17 Mart 2009 Salı 15:27konuRe: TEKETEK GÖRÜŞME ÇAĞRISINA YANITIMDIRgönderengmail.com
ayrıntıları gizle 15:27 (24 dakika önce) Yanıtla
Muhatapların kabul edeceğini pek sanmıyorum, Tek'e Tek programı öylesine ortaya atılmış bir laf gibi duruyor. Bir de tiyatrocuların tanıklığını aşağılamak gibi bir "tiyatrocu" duruş geliştirmiş durumdalar. Ama her şeye rağmen güvenilir, hileye kaçmayan ve gerçek zamanlı bir video tartışma kaydedilirse, yazılı belgelere bir de işitsel-görsel belge eklenmiş olur. Bu anlamda bir faydası olabilir kuşkusuz. Bu tartışmayla artık kamuoyunun çok ilgilendiği kanaatinde değilim. Daha çok tiyatrocular arasındaki hukuku ilgilendiren bir mesele haline geldi. Ne Bulunmaz ne de Büktel'in bir hukuğa gelmeyecekleri belli. Bir arkadaşımın tabiriyle "anarko-paparazzi" (anarko-komünist değil) tutumlarında ısrarlı oldukları anlaşılıyor. Büktel bu işten artık haz alıyor mu bilemiyorum; ama Bulunmaz'ın gündelik bir işyeri eğlencesi olarak baktığı tiyatro yayıncılığını başka türlü sürdürmesi zaten eşyanın tabiatına aykırı.