7 Mayıs 2009 Perşembe

Yalan Makinesi Mustafa Demirkanlı'nın kankası, Burak Caney ruhlu Vandal Ahmet Ertuğrul Timur'un (nam-ı diğer 3. Abdülhamid) dayanılmaz çöp kutusu / 44

06 Mayıs 2009 Çarşamba

HİLMİ BULUNMAZ SALDIRIDA SINIR TANIMIYOR
Hilmi Bulunmaz saldırıda sınır tanımıyor. Daha önce Tiyatro Dergisi, Tiyatrom, Tiyatronline, Tiyatro Dünyası , Oyun gibi dergi ve yayınlara saldıran, OYÇED, TOMEB, İATP-G gibi örgütlere dil uzatan Hilmi Bulunmaz şimdi de Mimesis'i yıpratma çabasında. Kendisine malzeme bulamayan Hilmi Bulunmaz Mimesis'in diline takılmış durumda. Kültürel alt yapısı dramaturgi yazarlığı ile tiyatro sanatçılığını; Sanat akademisyenliği ile bilim adamlığını ayırd edemeyecek seviyedeki Hilmi Bulunmaz Mimesis'in dilinin anlaşılmazlığını iddia ediyor. Hilmi Bulunmaz'ın (lağım çukuru, s....mak, s...... yere kadar kovalamak, şerefsiz..., vb örneklerindeki gibi) nasıl bir dil ve söylem tercih ettiğini hatırlarsak Mimesis'in ona çok fazla bir anlam ifade etmiyor olmasını da yadırgamayız elbette.Hüseyin Hilmi Bulunmaz'ın bugün itibarıyla halen olumlu olarak söz edebildiği tek tiyatro yayını Yeni Tiyatro Dergisi olup söz konusu olan kişi Hilmi Bulunmaz olunca yayınınızdan övgüyle söz etmesi mi yoksa yermesi mi daha yüceltici durup düşünmek gerekiyor.
Gönderen Özgür Sanat zaman: 23:53

YENİ TİYATRONUN EDİTÖRÜ NEREDE?

Erbil Göktaş Küfüre hakarete karşı Yayıncılar İnisiyatifini zan altında bırakacak iddiayı 28.Nisan gecesi ortaya attı. Hemen aynı gece kendi firmasının yetkililerinden aldığımız bilgilerle olayı yayınladık. Fakat Erbil Göktaş özür yada düzeltme yerine ertesi gün bir yazı daha kaleme alarak sadece sitesini hacklediğimiz gibi, zarar verip yayınlarını engellediğimiz gibi bir iddiayla da sınırlı kalmayıp bazı yeni suçlamalarda da bulunarak yukarıda da gördüğünüz canavar, hayalet resimleri ile hicvederek suçlamalarını sürdürdü.
Elbette ki Erbil Göktaş bir tiyatro hocasıdır internet konusunda yeterli bilgisi olmayabilir. Biz bize hakaret ve iftiraya rağmen sabırla kendi firmasından 3 ayrı yetkiliden teknik detay açıklaması almakla kalmadık Erbil Göktaş'a Hayat Bilgisi adı altında bu teknik detayları, whois sorgulamasını vb güzel güzel anlattık.
Akademisyen ve yayıncı Erbil Göktaş'ın kendisine yakışan üslupla özür dileyeceğini ve bilgilendirdiğimiz için de teşekkür edeceğini umarak bekledik, bekledik, bekledik... Tam 10 gün...
Tam 10 gündür Erbil Göktaş cevap hakkımıza yer vermedi
Tam 10 gündür düzeltme yapmadı
Tam 10 gündür özür dilemedi
Tam 10 gündür teşekkür etmedi
Ve Tam 10 gündür yukarıdaki haberi sitesinde tutmaya ve böylece gerçek olmadığı için iftira diye nitelediğimiz suçlamayla bizleri suçlamaya devam ediyor
Suçlama bir yana küfürden bile kaçınmayan dostları biz zaten bu iddiaya tam katılmamıştık deyip geri adım atarken bir akademisyen gerekli duyarlılığı göstermiyor
Bir süre dış görevde olabileceğini
Şehir Dışında olabileceğini
Sitesini güncelleyemeyecek durumda olabileceğini
düşünerek iyi niyetle bekledik
Fakat bir akademisyenin eğitim dönemi içerisinde 10 gündür adeta yok olması
anlaşılır gibi değil elbette
Yoksa Bizlere gece dersi vermeye kalkan Erbil Göktaş görevi olan gündüz derslerini de bırakıp kaçtı mı diye düşünmeden yapamıyoruz.
10 gün boyunca yanlış bir haberini, iftira sayılabilecek yorumlarını
sitesinde tutan bir derginin yayın ciddiyetinden de
Bu derginin ekibinin ve hakem kurulunun sağ duyusundan, objektif yapısından da
ŞÜPHE DUYUYORUZ
Ve daha fazla gecikilmeden beklediğimiz özür teşekkür ve düzeltmeyi istiyoruz
2009'lu yıllarda baskıcı bir devletin de değil,
bir öğretim üyesi , bir yayıncının
SANSÜRCÜLÜK yapması utanç veriyor
Bu sansürü görmeyen ve kınamayanların da sansürclük üzerine kestikleri ahkamlar inandırıcılığını yitiriyor
Erbil Göktaşı'n taşıdığı ünvanların da gereği olarak bir an önce yanıt hakkımıza uyguladığı sansürü kaldırmasını bekliyoruz
ERBİL GÖKTAŞ
İlk yazışmalarda bırakın cevap yazılarını kendisine özel yazıları bile yayına verip
VİRGÜLÜNE BİLE DOKUNMADAN yayınlıyoruz derken
şimdi yine virgülüne bile dokunmadan olduğu gibi çöpe mi attı?
BU UTANÇ SON BULMALIDIR
ERBİL GÖKTAŞ CEVAP HAKKIMIZA SANSÜRÜNDEN VAZ GEÇMELİDİR
Köylerde bile internet varken şehir dışında yada görevdeyim gibi bir bahane dahi
aslında geçersizdir ama biz iyiniyetle bekledik
Fakat 10 gündür YeniTiyatro okurları aldatılmaktadır
dezenformasyona uğramaktadır
ERBİL GÖKTAŞ BU TÜRDE BİR YAYINCILIK ANLAYIŞININ VEBALİ ALTINDADIR!
Gönderen Özgür Sanat zaman: 17:33

SÖYLEŞİ
Tiyatronun usta ismi, Bana Bir Picasso Gerek'in ödüllü oyuncusu Sezai Altekin'le tiyatro üzerine keyifli bir sohbet... 18 Mayıs 2009 saat 20:00'de tüm sanat severler Kadıköy Sanat Tiyatrosu'nda tiyatroya doyacak
Organizatör:KADIKÖY SANAT TİYATROSU (KaST)Tarih:18 Mayıs 2009 PazartesiZaman:20:00 - 21:30Yer:Kadıköy Sanat TiyatrosuCadde/Sokak:Caferağa Mah. Neşet Ömer Sok. No:9 Kat :3 Fima Market içiŞehir/Kasaba:Kadıkoy, Turkey
Gönderen Özgür Sanat zaman: 17:31

DÜNKÜ İSTATİSTİKLERİMİZ

OKUYUCU SAYIMIZ GÜNLÜK TEKİL 800'LER SEVİYESİNDE İSTİKRAR KAZANDI... BU ZİYARETÇİLERİN %15.51 GİBİ BİR BÖLÜMÜ ARAMA MOTORLARINDAN GELMEKTE
EN FAZLA ZİYARETÇİ GÖNDEREN SİTE İSE YAN SÜTUNUNDA YER VERDİĞİ BANNER İLE TİYATRO DERGİSİ PORTALI... İLGİNİZE TEŞEKKÜRLER
Gönderen Özgür Sanat zaman: 13:20
Etiketler:

HİLMİ BULUNMAZ'IN YAKLAŞIMI VE TARZIYLA ÇANAĞIN DİBİNİN KENARINI YALAYAN TİYATROLARI TANIYALIM

Benden ve halkımın alınterinden kestikleri vergilerle, kapitalizmin ilelebet muhafaza ve müdafaa edilmesi için imge üreten burjuva tiyatro esnafına Kültür Bakanlığı çanağı yalatan iktidarları ve iktidar dostları derin devlet uzantılarını, Amerikan Emperyalistlerini esefle kınayamıyor sessizliğe gömülüyorÇANAK YALAMIŞ TİYATROLARI TANIYALIM10.000 TL LİK TİYATROHİLMİ BULUNMAZ- BULUNMAZ TİYATRO2 defa çanak yalamış ama kaç defa yalamaya teşebbüs ettiği henüz açıklanmadı
Gönderen Özgür Sanat zaman: 04:43
Etiketler:

YAZILI BASINDA DA TESCİLLENDİLER
TİYATRO DÜNYASINA KARŞI KÜFÜR, TEHDİT, SALDIRGANLIK İÇERİSİNDE BULUNAN VE BİR SÜREDİR 10 TİYATRO YAYINI 7 TİYATRO DERNEĞİNİN DESTEĞİ VE ONLARCA TİYATRO TOPLULUĞU, YÜZLERCE KİŞİNİN PROTESTOSU İLE DİKKAT ÇEKİLEN HİLMİ BULUNMAZ VE COŞKUN BÜKTEL YAZILI BASINDA DA BU TUTUMLARI İLE TANITILDI.06.05.2009 TARAFKONUYLA İLGİLİ GENİŞ BİLGİ VE KATILIM İÇİN : http://www.temiztiyatro.net/Yaşam Kaya6 Mayıs 2009Tiyatro dünyası internet sitelerinde dolaşan küfürlerle sarsılırken yayıncılar biraraya gelip küfürlere karşı kınama başlattıTiyatro yayını yapan Tiyatro... Tiyatro... Tiyatrodergisi.com.tr, Tiyatronline.com, Tiyatro Dünyası.com, Tiyatrom.com, Mimesis, Sahne, Teb Oyun, iatb-web.org ortak bir deklarasyon yayınlayarak tüm tiyatro camiasını ve sanat sever insanları yayınladıkları kınama metnine ortak olmaya çağırdılar.Yazar Coşkun Büktel'in ve Bulunmaz Tiyatro Sanat Yönetmeni Hilmi Bulunmaz'ın kişisel blog ve sitelerinde tiyatro üzerine yayın yapan sitelere ve site yayın yönetmenlerine yönelik küfürlü yazıları tiyatro yayıncılarını harekete geçirdi. Prof. Özdemir Nutku'yu, DT koordinasyon toplantısında Coşkun Büktel'in eseri gündem yapıldığında, görevi gereği Fransızca yazılmış bir "Theope ile karşılaştım, Fransızca bilenler karşılaştırsın" sözünden yola çıkarak, Nutku'nun "ben kimseyi suçlamadım sadece bir bakılmasını önerdim" açıklamasını bile dikkate almadan, akıl almaz karalamalarla uzun süredir rencide etmektedirler. Bu durumu bilen tiyatro yayıncıları, Nutku'nun tarafsız kişiliğinden yola çıkarak, Nutku'ya destek çıkmışlardır. www.tiyatrom.com yayın yönetmeni Ertuğrul Timur, www.tiyatronline.com editörü Yaşam Kaya, Tiyatro... Tiyatro... ve www.tiyatrodergisi.com.tr yayın yönetmeni Mustafa Demirkanlı DT Kurulu'nda gündeme gelen bu olayın nasıl cereyan ettiğini bildikleri için, Coşkun Büktel'in karalama kampanyalarına alet olmaktan inatla kaçınmışlardır.Yazar Coşkun Büktel'in yakın arkadaşı Hilmi Bulunmaz da Büktel'in Özdemir Nutku'ya cephe almayan tüm tiyatro yayıncılarına karşı karalama ve linç kampanyasına girişmiştir. Tiyatrom.com sitesinde yazan tüm yazarlara küfür edecek kadar ileri gitmiştir. Hatta Theope oyununun sözde oynatılmasını engelleyen Devlet Tiyatroları Genel Müdürü Lemi Bilgin'e bile hakaret dolu yazılar yazmışlardır.Hilmi Bulunmaz'ın küfürlerle dolu yazısını yayımlamadığı için Ertuğrul Timur'a yönelik linç girişimini sürdürmekten geri durmamışlardır. İnternet ortamında herkese saldırılarda bulunan Burak Caney adlı sahte kimlikteki kişinin Yaşam Kaya, Mustafa Demirkanlı ve Ertuğrul Timur olabileceğini söyleyerek "O... Çocuğu Burak Caney ve destekçileri" diye yazılar kaleme almışlardır. Burak Caney adlı sahte kişinin üzerinden yola çıkarak tiyatro dünyasının üç ismine tehditler ve küfürler etmişlerdir.Bulunmaz'ın ve Büktel'in saldırıları akıl almaz boyutlara ulaşmıştır.Oyun Yazarları ve Çevirmenleri Derneği sırf Prof. Özdemir Nutku'yu onur üyesi seçtikleri için Ku Klux Klan örgütüne benzetmekte, üyelerini aşağılamakta ve defalarca tekrarlamakta bir beis görmemektedirler. Mehmet Akan'a ve Lale Oraloğlu'na ölüm döşeğindeyken sırf dizilerde oynadıkları için hakaret eden Hilmi Bulunmaz, dizilerde oynayan tüm tiyatro insanlarına hakaret etmeyi sürdürmüş, buna karşılık dizi oyuncusu ve yazarı olan Coşkun Büktel'i görmezden gelmiştir.Bu durumdan yola çıkarak yayınlanan dergi ve internet siteleri http://www.temiztiyatro.net adlı sitede ortak bir deklarasyon yayınlayarak, sanat çevresinden olsun ya da olmasın tüm kamuoyundan destek beklemektedirler.(Kaynak: Taraf gazetesi, 6 Mayıs 2009, sf. 14)
Gönderen Özgür Sanat zaman: 02:06
Etiketler:

ORHAN AYDIN : "37 YIL ÖNCE BU CİNAYETLERİ İŞLEYENLER, BU GÜN ÜLKEYİ YÖNETİYOR OLABİLİRLER Mİ?"
'mahkeme tutanağı'DENİZ GEZMİŞ'İN SAVUNMASI"Ben, Yusuf Aslan, Hüseyin İnan, Sinan Cemgil ve Alpaslan Doğanberaberdik. İddianameye karşı diyeceklerim mevcuttur.İddianame kelleistemek için hazırlanmıştır. Yapılan tahliller yanlıştır, hatalıdır,değerlendirmeler keza isabetsizdir. Yalnız, biz varlığımızı hiçbirkarşılık beklemeden esasen Türk Halkına armağan etmiş bulunuyoruz.Türk Halkı ve devletin bağımsızlığına armağan etmiş bulunmaktayız. Busebeple ölümden çekinmiyoruz. Biz hiçbir zaman bütün çabamıza rağmenTürkiye'nin bağımsızlığını temin edemedik.Bugüne kadar da bu özlem içinde kaldık. İddianamede geçen ve banaatfedilen hükümleri kabul etmiyorum. Ben silahımı halka, orduya karşıkullanmadım. Ancak Vatan hainlerine karşı kullanmak maksadıylataşıdım ve 'halka ve orduya karşı kullanırım' şeklinde beyandabulunmadım. Öteden beri arzetmiş olduğum gibi bu ülkede anayasayı enfazla savunanlar bizleriz. Anayasa'yı ihlal edenlerseortadadır. Anayasa'nın uygulanmasını isteyen gene bizleriz.Anayasa'yı uygulamayan yavuz kimseler de hala ortadadır. Yine okişiler bizim kellemizi istemektedirler. İddia makamı bizim vermekteolduğumuz bağımsızlıksavaşına karşıdır. Türkiye Cumhuriyeti'nin hukukuna karşı, reformlarakarşıdır. Onlar 36 milyonluk ülkenin bütün yükünü 20 gencin üzerineyıkmaya çalışmışlardır. Bizi bağımsız bir ülkenin çocukları olmaktanmahrumeden hepiniz dahil sizlersiniz. Ve sonunda idam isteğiyle burayagetirildik, Türkiye'ninbağımsızlığından başka hiçbir şey istemedik vehayatımızı bu yola koyduk. Varlığımızı Türkiye halkına armağan ettik,bunun aksini iddia edenler vatan hainidir. Biz stratejik olarakdüşüncelerimizi hiçbir zaman saklamayız. Hangi şartlarda olursakolalım bunu açıkça söyleriz. Düşüncelerimizi mezara kadar götürürüz.Nasıl burada namluların ve dipçiklerin gölgesi altındakonuşuyorsak,düşüncelerimizi her zamanaçıkça ifade ederiz. Tarih evvelce bunu yapanları nasıl temizeçıkarmışsa bizi de temize çıkaracaktır, buna da inanıyoruz.Profesyonel devrimci bugünün Türkiye'sinde kendini hayatı boyuncaTürkiye'nin bağımsızlığına adayan kimsedir. (İddianamede) 'Fikirözgürlüğünü veAnayasayı paravan yapanlar, önceleri Atatürkçügeçinirken onun fikir ve şahsiyetiyle küçük görmeye başladılar'şeklinde ve 'sadece Mustafa Kemal tarafını beyan ediyorlardı'şeklinde bir cümle mevcuttur, bunu kesin olarak reddediyorum, aslakabul etmiyorum. Diğer yurtseverler de bunu kabul etmezler. Bu kastentahrif edilmek isteniyor. Bu cümle artniyetle hazırlanmıştır. Bumemlekette Mustafa Kemal'e gerçekten sahip çıkanlarvarsa onlar da bizleriz.35 milyon metrekare vatan toprakları işgalaltındayken, bizim milli bütünlüğü bozmaklasuçlanmamız gülünçtür. Mustafa Kemal sağ olsaydı bugün çok şaşırırdı.Hareketimiz tamamen anayasal bir harekettir. Anayasamızın başlangıçilkesinde belirtilen ulusun zulme karşı direnme hakkını kullandık. Busebeple anayasal bir davranışta bulunduk.Yaptıklarımızın haklı olduğuna inanıyorum.Halen de bu inancı taşıyorum. Türkiye'ninbağımsızlığından başka bir şey istemedim ve bu sebeple Amerikanemperyalizmine ve işbirlikçilerine karşı mücadele verdik. Bundandolayı ölümden korkmuyorum.Onu ancak işbirlikçiler düşünsün ve ancak onlar kendi canınıntelaşına düşsün. Ve ben 24 yaşındayken kendimi Türkiye'ninbağımsızlığına armağan etmekten onurduyuyorum. Kurtuluş Savaşını da yerli yerine oturtmak gerekir.Biz elli sene evvel Kurtuluş Savaşını vermiş bir ülkenin çocuklarıolarak Kurtuluş Savaşının gerçek tahlilini yapmaya her zamanmuktediriz.Biz yine çok iyi biliriz ki, Türkiye Kurtuluş Savaşınıyapmak için Samsun'a çıkanlara İstanbul Örfi idaresince veMahkemelerince idam cezası verilmiştir.Ve yine bilmekteyiz ki, Osmanlı İmparatorluğu yüzlerce generalindenancak birkaç tanesi Kurtuluş Savaşına iştirak etmiştir. Ve yinebilmekteyiz ki, Kurtuluş Savaşı yapıldığı sırada İstanbul'dabulunanlar bunlarıyapanlara 'eşkıya' demiştir. Türkiye'nin Kurtuluş ve BağımsızlıkSavaşında ne şekilde bağımlı hale geldiğini de belirtmekgerekmektedir. Ayrıca iddianamede Türkiye halkının bir takım etnikgruplardan teşekkül ettiği iddiaları ve bunu bizim yaptığımız, ortayaattığımız ithamları mevcut bulunmaktadır. Birinci Türkiye Büyük MilletMeclisi'nin kararında ve Misakı Milli sınırları içinde iki kardeşkavim yaşar. Türk ve Kürt kavimi yaşamaktadır. Birinci Büyük MilletMeclisi kararı böyledir. Türkiye'de iki kardeş kavimin ve ulusununyaşadığını kabul etmektedir. Bunu kabul etmekbölücülük değildir. Bu iki kardeş unsur birinci Kurtuluş Savaşınımüştereken başarmışlardır. Güney Cephesinde düşmanla omuz omuzasavaşmışlardır. Bu ikisine birden Türkiye halkı diyoruz. Ve bu ikikardeşunsur ikinci bağımsızlık savaşını da müştereken başaracaklardır.Öğrenci hareketlerine gelince iddianamede öğrenci hareketlerininbaşlangıç tarihi 1968 olarak belirtilmektedir. Bu tarih yanlıştır.Türkiye'de öğrenci olayları 50-60 senedir eksik olmamıştır. SultanHamid'in tıbbiye talebelerini Sarayburnu'ndandenize attığı tarihten itibaren öğrenci hareketleri Türkiye'de devamedegelmiştir. 1908'i hazırlayan hareketler ileriye dönükhareketlerdir. Vagonli'yi tahrip eden gençler ilerici gençlerdir.2.Dünya Savaşısırasında 'faşizme hayır' diyen gençler ilerici gençlerdir. Ve 28Nisan 1960 tarihinden özgürlük savaşı veren gençler ilericigençlerdir."
Gönderen Özgür Sanat zaman: 01:38
Etiketler:

Tiyatrolar Kapatılmasın ! engellenmesin !
Son süreçte tiyatromuzun üstündeki durum kamuoyunun dikkatindedir. biz bu sorunlarla boğuşurken dün akşam Turgay Tanülkü'den aldığım bir telefon ve Türker Alpugan'ın mesajıyla saldırıların her cephede toplu olarak sürdüğüne bir kez daha şahit oldum.sevgili dostlar MHP Manisa Belediye başkanlığına geldikten sonra onlarca oyun oynayarak binlerce insanla buluşan Manisa Şehir Tiyatrosunun yüzlerce öğrenciye eğitim veren 4 eğitmenini bütçe kısıtlaması sebebiyle işten çıkarmıştır. Bunun üzerine genel sanat yönetmeni Turgay Tanülkü de istifa etmiştir.Adım adım yok oluşa giden bu süreçte egemenlerin niyeti aynıdır "kontrol edemediğimiz sanatı biz ne yapalım"Hatırlanacağı gibi geçtiğimiz yıllarda Atatürk Kültür Merkezini yıkan AKP'li belediye için alanlarda hep birlikte "Sahneler değil AKP yıkılsın" diye haykırmıştık. şimdi de hepberaber "tiyatrolar değil MHP kapatılsın" diye haykırmanın zamanıdır.çürümüş zihniyetleriyle ilk geldiklerinde işleri sanata saldırmak olan bu kişileri halk önünde teşhir edelim. Heykellleri kaldıran, tiyatroları kapatmaya çalışan insanlara dur demek için bir kez daha yeniden SANATA EVET kampanyamızın anlamlı olduğunu düşünüoyoruz.SANATA EVETTiyatroların engellenmemesi içinOyunların yasaklanmaması içinanadilde sanat içintiyatroların kapanmaması içinheykellere tükürülmemesi ve kaldırılmaması içinsanatçıya baskıların yok olması içinözgür sanat üretimi içinbir kez daha herkesi SANATA EVET kampanyasına bekliyoruz.kampanya için oluşturulacak mail grubundan etkinliklerin haberi ulaşacaktır.sizde desteklerinizi; sanataevetkampanyasi@gmail.com adresine gönderin.ancak bir olursak kazanırız !
Gönderen Özgür Sanat zaman: 01:23
Etiketler:
05 Mayıs 2009 Salı

YENİKAPI TİYATROYU YALNIZ BIRAKMAYALIM !

Bilindiği gibi yenikapı tiyatrosu son 3 gündür egemenlerin yasaklarına ve engellemelerine maruz kalıyor. 3 Mayıs günü Taksim’de 4 Mayıs günü Kadıköy’de oyunu engellenen Yenikapı Tiyatrosu bugün Taksim ve İzmirde yaşadıklarını olaylı bir biçimde de olsa protesto etti.
Taksimde İstanbuldaki engellemeleri protesto için toplanan ve Yenikapı Tiyatrosu oyuncularından Fırat Mert ve Nazlı Masatçı’nın içinde bulunduğu grup Taksim’e gittiğinde kendilerinden 7-8 kat fazla polis’in orada onları beklediğini gördü. Polisin uzlaşmaz tutumu ve tehditleri arasında basın açıklamasını hayata geçirirken bizler’de İzmirde Konak Kemeraltı girişinde toplanmış onlardan gelecek haberi bekliyorduk.
Konak’ta toplanan tiyatrocular engellenen oyunu sahenelemekle başladılar işe. Sonra basın açıklmasını okuyacakları sırada Taksim’den gelen haberler üzerine Taksimdeki basın açıklaması okunana kadar ve arkadaşları serbestçe basın açıklması alanını terk edene kadar oturma eylemi yapmaya karar verdi. Çok da uzun süren bir bekleyişin ardından haber gelmişti. Taksim’i emekçilere, işçilere, sanatçılara yasaklayan kolluk küvvetlerini oraya yığınak yapan egemenler küçücük bir azınlık karşısında bir kez daha kaybetmişti. Açıklama yapılmış ve herhangi bir müdahalede buunulmamıştı. Kararlı tutumumuzu bizi merakla bekleyen dostlarımızla paylaştıktan sonra Taksim’i bir kez daha kazanmamızın verdiği sevinci katılımcılarla haykırdık beraber. Ardından basın açıklamamızı okuduk. Ama dedik ya İstanbul’da arkadaşlarımızı beklediğimiz “serbestçe alandan ayrılma” bizi vurmuştu bu sefer. Ankara ve İzmirdeki çeşitli davalar bahane edilerek gözaltına alındım. Yanımda SGD başkanı Hayriye Çiçek’te alınmıştı. 6 saat Bozyaka TMŞ ve adliye koridorlarına vakit geçiritldikten sonra serbest bırakıldım.
Buradan bir kez daha tıpkı bugünkü basın açıklamasında yüzlerine haykırdığımız gibi haykırıyoruz.
DE-ĞİŞ-Tİ-RE-CE-ĞİZ !
Yaşadığımız bu kohnemiş dünyayı İnsandan, yoksuldan, halktan yana eşit ve adil bir dünya yapana kadar sürecek mücadelemiz. Biz saray duvarlarının ardındaki beslemeler değiliz, bizler bu halkın onurlu sanatçılarıyız. Mücadelemiz onların barınma hakkı için, çevre ve insan katliamı olmaması için, yoksulluklarını önelemek, eşit işe eşit ücret için, ücretli köleliğe karşı, patronlara karşı ve onların korkuluklarına karşı, o korkulukların çocuklarının da süt içmesi için sürecektir.
İNADIMIZ İNAT ! SİZ YASAKLAYIN, ENGELLEYİN BİZ SOKAĞA ÇIKACAĞIZ !
ÜSTELİK YARIN BUGÜNKÜNDEN DAHA DA KALABALIK OLACAĞIZ !
GÖZALTILAR, BASKILAR BİZİ YILDIRAMAZ !
YARIN YİNE SOKAKTAYIZ !
YAŞASIN SANAT !
Yenikapı Tiyatrosu Yönetmeni
Orçun Masatçı
Not: Gözaltı sürecinde bizi hiç yalnız bırakmayan telefonla ve e-postayla desteklerini ileten tüm dostlarımıza teşekkürlerimizi iletiyoruz. Varlıkları umudumuzu arttırıyor ve mücadelemize güç veriyor.
Gönderen Özgür Sanat zaman: 16:07
Etiketler:

BUGÜN KARL MARX'IN DOĞUM GÜNÜ
BUGÜN KARL MARX’IN DOĞUM GÜNÜ,SİZ DE MARX’LA TANIŞMAK İÇİN FRANCIS WHEEN’İN ÖDÜLLÜ KARL MARX ADLI BİYOGRAFİSİNİ OKUYUN…ROMAN TADINDAKİ BU ÇOK ÖZEL KİTAP e yayınları’ndan çıktı!!!
.-...Peki Karl Marx neden Harry Potter’dan bile daha popüler?-INDEPENDENTFRANCIS WHEEN’in yazdığı KARL MARX biyografisini1999 yılında yılın kitabı olarak görenlerRichard Sennett, Terry Eagleton, Michael Foot, Nick Hornby, John Banville, Lynn Barber, John Campbell, Nick Cohen, Sean French, Philip Kerr, Roger Lewis, Frank McLynn, Derwent May, Toby Mundy, Tom Paulin, Jeremy Paxman, Bem Pimlott, Kiernan Ryan, Barbara Trapido, A. N. Wilson, Jackie WullschlagerDünyanın her seferinde dönüp dolaşıp kendisine başvurduğu bir kaynak Karl Marx …Francis Wheen’in roman tadındaki müthiş ödüllü Karl Marx kitabı her alanda bu ‘huysuz’ ve dahi adamı anlamak ve anlatmak isteyenlere canlı, taze ve eğlenceli bir biyografi sunuyor…Katı olan her şeyin buharlaştığı bir zamanda “Mücadeleye Devam” diyebilmek için...***-Wheen, Marx’ın kariyeri hakkındaki hatırı sayılır bilgisini, köşe yazarlarının kalemine özgü hafiflikle ortaya koymuş ve hayatını yazdığı adam kadar nüktedan ve derinlikli olduğunu göstermiş. Pek rağbet görmeyecek bir konuyu ele alma cesaretini gösteren bu kitabı okumak büyük bir zevk…-Terry Eagleton - Observer-Francis Wheen ne yazsa okurum, hatta Marx biyografisini bile… Nitekim güvenim bu kitapta da boşa çıkmadı: Wheen'in üslubundaki sade zarafet, böyle bir konuda bile umulmadık biçimde mizahı yakalamayı başarması, bekleyebileceğimizden çok daha keyifli bir kitap ortaya çıkarmış.-Nick Hornby - Guardian-Bu portre, on dokuzuncu yüzyılın en özgün siyasal kuramcısının aynı zamanda mizahi açıdan zengin bir yaşam sürdüğünü ortaya koyan ilk örnek ... Canlı, düşünmeye kışkırtan biyografisiyle Francis Wheen, Marx’ı unutulmuş siyasal tartışmaların sigara dumanlı odalarından kurtarıyor. Marksizm hakkında kim ne düşünürse düşünsün, bu herkesin inanabileceği bir Marx.-Scotsman
Gönderen Özgür Sanat zaman: 15:14
Etiketler:

ORHAN AYDIN'IN AÇIKLAMASINA KARŞI AÇIKLAMA

ORHAN AYDIN YALAN SÖYLÜYOR! SU GÖSTERİ SANATLARI SAHNESİNDE YAĞMA YOK SOSYALİZM VAR! Orhan Aydın tarafından yapılan “TİYATRO SEYİRCİLERİNE, BASINA VE TARAFLARA…” adlı açıklamaya dair. Orhan Aydın Açıklamasına “Geçen yıl Mart ayında, Genel Sanat Yönetmenliğim altında kurulan… “ diye başlamış. Hemen düzeltmek isteriz ki SUGÖSTERİ SANATLARI SAHNESİ kamu oyununda bildiği gibi NAZİF USLU, NURHAN USLU ve DENİZ ATAM tarafından kurulmuştur. Orhan Aydın SAKINCALI PİYADE oyunun Genel Sanat Yönetmenliğini yapmıştır. Orhan Aydın açıklamasına “SAKINCALI PİYADE oyunundaki hareket düzeni, ışık, efekt, dekor kostüm, aksesuar, film tasarımı, afiş Tasarımı, tiyatronun amblem tasarımı ile oyunun rejisi üstündeki tasarrufumu geri çekiyorum.” Şeklinde devam etmiştir. Oyunun künyesine bakıldığında Işık Tasarımı YÜKSEL AYMAZ a aittir ve doğal olarak bu tasarım hakları Yüksel Aymaz a aittir. Efekt tasarımı ise ERSİN AŞAR tarafından yapılmıştır. Doğal olarak bu konudaki tasarruf da ERSİN AŞARA aittir. Bir diğer husus da Reji konusudur. Oyunun Rejisi MEHMET ULAY a aittir ve bu konudaki tasarruf da MEHMET ULAY a aittir. Mehmet ULAY ekibi ile birlikte oyuna devam ettiği sürece bu konudaki haklarda kendisinde saklıdır. Orhan Aydın yazısına “Tiyatromuzun içine itildiği çürümenin en net örneği olduğuna inandığım ekteki belgeyi (sözde afiş) paylaşarak, ardımızdan gelen kuşakların bu ve benzeri namussuzluklara yenik düşmemeleri için, ortak bir akıl ve çaba içinde olmaları gerektiği gerçeğini, bir kez daha yinelemek istiyorum.” Orhan aydının yazısına ek olarak iliştirdiği resmin tiyatromuz ile hiçbir ilgisi yoktur. Ekte Almanya’da yürütülen çalışmada kullanılan AFİŞ, BROŞÜR ve GAZETE ilanları bulunmaktadır. Bu belgeler Orhan Aydının yalanını ortaya koymaya yeterlidir. Bizler SU GÖSTERİ SANATLARI SAHNESİ kurucuları ve emekçileri olarak; sahtekarlığı,dolandırıcılığı ayyuka çıkmış ayak üstü bin tane yalan söyleyen kim olduğu tüm sanat çevresi tarafından bilinen Orhan Aydın gibi değiliz. Bizler DEVRİMCİ, YURTSEVER ve KOMİNİSTİZ. Bizler sahtekârlara bu güne kadar pirim vermedik ve vermeyeceğiz. ORHAN AYDIN’IN SU GÖSTERİ SANATLARI SAHNESİ VE SAKINCALI PİYADE OYUNUNA YÖNELİK HİÇBİR TASARRUF HAKKI YOKTUR. Tüm Kamuoyu bunu böyle bilmelidir. SAYGILARIMIZLA SU GÖSTERİ SANATLARI SAHNESİ SAKINCALI PİYADE OYUNU EKİBİ VELEV-Kİ TARTÜF OYUNU EKİBİ
Gönderen Özgür Sanat zaman: 14:46
Etiketler:
04 Mayıs 2009 Pazartesi

SANAT ENGELLENMEMELİ !

İzmir Yenikapı Tiyatrosu’nun 3 Mayıs’ta Taksim’de oynadığı oyunun içine girerek müdahalede bulunan polis bugün taksimde yapılan müdahaleye protesto etmek için Kadıköy iskele meydanında oyun oynamak isteyen yenikapı tiyatrosuna bir kez daha müdahalede bulundu. Oyun başlamadan önce polise oyun hakkında bilgi veren tiyatroculara polis oyunu oynatmayacağını söyledi. Birgün Gazetesi muhabirini fotoğraf makinasını almakla ve oyuncularımızı da gözaltına almakla tehdit etti.
Uzun tartışmalardan sonra oyuncularımızdan Fırat Mert’i Kadıköy İskele karakoluna götüren polis, karakol komiserinin izin vermesi halinde oyunlarına müdahalede bulunmayacaklarını belirtti. Komiser ise “oyun oynayacağınız alan İstanbul için strajik bir bölgedir biz orada sizi seyretmek için toplanan kalabalığın ve sizin güvenliğinizi alamayız” diyerek oyuna izin vermedi. Ardından alana geldiğinde oyunun izin verilmediği için oynanmadığına dair açıklama yapmak isteyen Fırat Mert’e polis’in tepkisi yine aynı oldu, basın açıklaması yaparsanız gözaltına alırız.
Olayların ardından, Birgün, Taraf, Milliyet ve Cumhuriyet gazeteleri ile röportajlar yapan tiyatrocular gördükleri baskıyı medya mensuplarıyla paylaştı.
SANATA EVET !
Bizler de tam da bugün sanata evet demenin, baskılara karşı sanat engelenmemli şiarının ülkenin her yerine yayılmasının gerekliliğini düşünüyoruz. Bu baskı bugün tiyatromuza yapılmış olabilir ama yarın başka tiyatrolara daha da vahimi başka sanat disiplinlerini de kapsayacaktır. Bu yüzden tüm dostlarımızı sesimize ses olmaya çağırıyoruz. Yarın İstanbul Taksim, İzmir, Ankara, Bartın, Mardin ve Denizli’de yapacağımız basın açıklmalarına katılım göstermenizi ve birlikte olmayı umut ediyoruz.
Umut ediyoruz çünkü sanatın değiştirici gücünden korkanlar karşımızda bütün baskı mekanizmalırı ile örgütlü bir şekilde duruyor. Ve onlara verilecek en güzel cevabın birlikte güçlü bir ses olmaktan geçtiğini düşünüyoruz.
Sanatseverleri ve sanatçıları bir kez daha SANATA EVET başlığı altında alanlarda birlik olmaya davet ediyoruz !
5 MAYIS SALI – 13.00
Basın açıklaması yapılacak yerler;
İSTANBUL – Taksim, İstiklal caddesi Galatasaray Lisesi önü.
İZMİR – Konak, Kemeraltı girişi opera sokağı.
BARTIN – Eski belediye önü.
DENİZLİ – Delikçiınar meydanı.
Ankara’da yarın Ve Sanat Tiyatrosu ve ilerleyen günlerde de İHD konu ile ilgili açıklama yapacaklar.
Mardin’de Kızıltepe Tiyatro Kolektifi yarın konuyla iligli bir açıklama yapacak.
PALTO YİNE DE SAHNELENDİ !
Öte yandan dün Taksim’de bugün de Kaıköy’de engellenen sokak oyunu PALTO İstanbul Amatör Tiyatro Günleri kapsamında İTÜ maslak kampüsünde izleyicisi ile buluştu. Oyunun sonunda Taksimde yaşadıkları engelemeyi anlatan tiyatroculardan sonra izleyicilerinde polisin tutumunu protesto etti.
DAYANIŞMA BÜYÜYOR !
Bugün dün ile ilgili dayanışma mailimizden sonra sanatçılar ve snatseverler destek mesajlarına devam etti.
Ertuğrul Timur, Hakan Bintepe, MMO Kentin Oyuncuları, SyM Medya, Fatma Duran e-postamıza desteklerini ileten mesajlarını yolladılar.
Atılım gazetesi ise habere internet sayfasında yer verirken, Demokrat Rdayo gün içinde yaptığı haber bültenlerinde durumu anlatmaya devam etti.
Gönderen Özgür Sanat zaman: 23:21
Etiketler:

DENiZ GEZMİŞ, YUSUF ASLAN ve HÜSEYİN İNAN

ÖZGÜR SAHNE
DENiZ GEZMİŞ, YUSUF ASLAN ve HÜSEYİN İNAN'ın
anısına
Nazım Hikmet'in YOLCUadlı oyununu
6 mayıs 2009 Çarşamba günü Saat 20.30 da
EKİN SANAT MERKEZİ'nde sergiliyor. Tüm tiyatroseverleri oyunumuza bekliyoruz..
ÖZGÜR SAHNE
Gönderen Özgür Sanat zaman: 23:16
Etiketler:

TİYATRO SEYİRCİLERİNE, BASINA VE TARAFLARA
… Geçen yıl Mart ayında, Genel Sanat Yönetmenliğim altında kurulan ve ilk oyun olarak Uğur Mumcu’nun SAKINCALI PİYADE çalışması ile, 82 gösteride 45.000 seyirciyle buluşan, SU GÖSTERİ SANATLARI SAHNESİ ile hiç bir bağım-ilgim kalmamıştır. SAKINCALI PİYADE oyunundaki hareket düzeni, ışık, efekt, dekor kostüm, aksesuar, film tasarımı, afiş Tasarımı, tiyatronun amblem tasarımı ile oyunun rejisi üstündeki tasarrufumu geri çekiyorum. Tiyatromuzun içine itildiği çürümenin en net örneği olduğuna inandığım ekteki belgeyi (sözde afiş) paylaşarak, ardımızdan gelen kuşakların bu ve benzeri namussuzluklara yenik düşmemeleri için, ortak bir akıl ve çaba içinde olmaları gerektiği gerçeğini, bir kez daha yinelemek istiyorum Sanatta sahtecilik, her defasında gerçeğe yenik düşmüştür. Sanat emekçileri, emeklerine sahip çıkmalıdırlar. Tiyatro seyircileri bu ve benzeri sahtekarlıklardan hesap sormalıdırlar.
Orhan Aydın
OYUNCULAR BİRLİĞİ SAHNESİ
Genel Sanat Yönetmeni

Gönderen Özgür Sanat zaman: 23:12
Etiketler:

KAMUOYUNA ÖNEMLİ BİR AÇIKLAMA
HISIMLIKLAR, AKRABILIKLAR, İŞ ARKADAŞLIKLARI, İŞÇİ İŞVEREN İLİŞKİLERİ, İLAN VEREN İLAN ALAN İLİŞKİLERİ VE HER TÜR İLİŞKİLER DAHİLİNDE BİR KAMPANYADA TARAF OLMAK YA DA OLMAMAK
.Bildiğiniz gibi bir süredir bir imza kampanyası başlattık. 9 Tiyatro yayıncısının ortak inisiyatifi ile ve neredeyse mevcut tüm tiyatro derneklerinin desteği ile başladı bu kampanya. Bu ne Ertuğrul Timur'un ne Mustafa Demirkanlı'nın ne Ömer F. Kurhan'ın ne Can Törtop’un ne Murat Demirbaş’ın ya da Yaşam Kaya'nın kampanyası değildir elbette. Bu artık bir inisiyatifin ve pek çok tüzel kişiliğin ortak kampanyasıdır ve başlatılmadan da onayları alınıp bildiri kaleme alınıp, onaylatılarak başlatılmış ve oldukça da ilgi görerek çok geniş bir tiyatro camiası tarafından sahiplenilmiştir.
.Elbette ki baştan bu yana daha fazla işin içinde olanlar, konunun takipçisi olanlar, konunun mağduru olanlar daha fazla sahiplenmiş ya da karşımızdaki kişiler bizleri daha fazla ön plana çıkarmıştır. Fakat artık bu kamuoyuna mal olmuş bir girişimdir.
.Oyun atölyesi’nin dediği gibi: “Başkalarına yapılan hakaretleri başımıza gelmiş gibi algılayıp tavrımızı belirleyelim, Hakaret ve küfüre sadece tiyatro yayıncıları ve yayınları değil zaman zaman tiyatrolar ve tiyatrocular da maruz kalıyor. Bu durum yurdum insanının “kişisel gelişmişlik” seviyesiyle yakından ilişkidir. Derdini, eleştirisini, itirazını anlatamayan “kabalıklar ülkesi” olmak yolunda emin adımlarla ilerliyoruz. Kimse kimseyi ne sevmek ne de onaylamak zorundadır. Hatta böyle olması sanat söz konusu olduğunda makbul bile sayılır. Dedikoduya küfre hakarete başvurmadan, iletişim dili olarak bu “kabalığı” seçmeden düşüncelerin ifade edilmesi “teşvik” bile edilmelidir.
. Ancak olan durum dedikodu, hakaret, küfür, karalamanın hakim olduğu bir iletişimin varlığı yönündedir. “Profesyonel seyirci” adıyla yazdığı yazıları hakaret ve küfürle dolduranlardan tutun da, çeşitli ideolojik kimlikler altından çevreye sopa gösterenlere kadar çeşitli kabalıklar kol geziyor, yer buluyor tiyatro iletişim ortamında.
.oyun atölyesi tüm bu kaba dili, küfür ve hakaret içeren tavrı kınıyor ve bu dile sahip olanlarla herhangi bir bağının olamayacağını tiyatro kamuoyuna bildirmeyi görev sayıyor ve ekliyor: Bu tür duyarlılıkları göstermek bir gün herkese lazım oluyor. O nedenle yaşadığımız ortamın “güzelliği” için yerinde ve zamanında “tepki” vermeyi “duyarlılık” göstermeyi UNUTMAYINIZ, UNUTMAYALIM! Başkalarına yapılan hakaretleri başımıza gelmiş gibi algılayıp tavrımızı belirleyelim.”
.Bir kampanyada taraftar toplarken tabii ki önce yakın çevrenizden başlarsınız taraftar bulmaya. Bu herkes için en doğal yöntemdir. Örneğin Ömer F. Kurhan bu kampanyayı kendi bağlantılı olduğu gruplara, çevrelere iletir, Mustafa Demirkanlı, İsmail Can Törtop ya da ben de öyle. Yakın çevremizdekilere, mail gruplarımıza, facebook ya da benzeri sosyal iletişim ağlarındaki listelerimize, okurlarımıza, dostlarımıza, arkadaşlarımıza iletiriz elbette ki en başta. Tabii ki kime her ne şekilde iletirsek iletelim kampanyanın ne olduğu konusunda bilgilendirmemiz gerekecektir. Biz de e-mail yolladığımız, sosyal iletişim gruplarını kullandığımız her yöntemde ön bilgi verip kampanyanın çerçevesini çizip, detaylıca bilgi alabilecekleri adresi de (temiztiyatro.net) mutlaka belirtip katılım çağrısı yaptık.
.Elbette herkesin tepkisi aynı olmayacaktır. Herkesin her konuda aynı dikkat ve duyarlılıkta olmadığı gibi. Kimisi çağrınıza şöyle bir bakıp silebilir, kimi detaylıca okuyup karar verebilir, kimi aklına takılan soru varsa size sorabilir, kimi konuyla ilgili bağımsız bilgi edinme gereksinimi duyup internette biraz arama yapıp fikir edinmeye çalışabilir, kimi ise sizin onlara verdiğiniz güvenle sırf sizden geldiği için çok da fazla üzerinde durmadan tıklayıp onaylayabilir. Bu sonuncu şıkka girenler ne kadar doğru yapmaktadır elbette tartışılabilir. Elbette ki size bu derece güvenmeleri de kolay olmamıştır bu yılların kazandırdığı bir güvendir. Nasıl ki Bulunmaz&Büktel ikilisinin bunca yıldır yaptıkları propagandaya karşın ancak bir elin parmağı kadar kişi kendilerine hak vermişse bizlere oluşan güven de tüm yaşamımızdaki istikrarlı ve güvenilir kişi olmaya dayalı bir yaşamın tezahürüdür.
.Fakat yine de insanların sadece bize olan güvenleri ile fazlaca konuya vakıf olmadan, araştırmadan taraf olmaları şahsen benim arzulayacağım bir durum değildir. Karşımızdakiler her ne kadar hoyratça ve hunharca saldırsalar da insanları yeterince aydınlatmadan kullanma yöntemi bizim yöntemimiz olamaz. Yanımızda 10 tiyatro yayını, 6 sivil toplum örgütünün olduğu bir kampanyada sorumluluğumuzun bilincindeyiz.
.O nedenle de bu akşam itibarıyla beni uyaran bir genç dostumun söylediklerini de dikkate alarak facebook gibi sosyal iletişim ağlarından ya da farklı yollardan kampanyayı duyurduğumuz tüm dost ve arkadaşlarıma bir kez daha duyuru yollayarak "Lütfen bu kampanyamıza sadece bizlerin dostu, arkadaşı olduğunuz için onay verdinizse bir kez daha inceleyiniz, bir kez daha yayıncı ve derneklerin desteğiyle yazdığımız ortak bildiriyi http://www.temiztiyatro.net/ de okuyunuz, yeterli ve ikna edici bulmazsanız internette bağımsız olarak çift yönlü olarak konuyu araştırınız ve ikna oluyorsanız üyelikte kalınız, size yeterince ikna edici gelmeyen bu kampanyaya ve hiç bir kampanyaya lütfen katılmayınız, listeden adınızı sildiriniz, siliniz.” uyarısında bulunacağım.
.Henüz ortaokul öğrencisiyken tanıdığım, ailesine dek tanıştığım, bir anlamda elimde büyüdüğünü de söyleyebileceğim, tiyatro dünyasına girmesinde de manevi de olsa az çok katkım olduğunu, ilk film denemelerini, oyunculuk denemelerini yaşamasında, öğrenimine devam etmesinde azcık da olsa katkım olduğunu düşünüp onunla gurur duyduğum pek çok kardeşimden biri olan bir kardeşim şu sıralar Coşkun Büktel'in senaristi olduğu bir dizide oyuncu. İnşallah onu pek çok tiyatro oyununda da sahnede izleyeceğiz. Ondaki doğal yetenek nihayet eğitimle de birleşti ve bu alanda çok ilerleyeceğine eminim. Bu kardeşimin beni uyarmasına ve sadece bana olan güveniyle dahil olduğu bu protesto gurubunun benim gibi sevilen birinin pek çok kişinin de bu nedenle sorgusuz üye olmuş olabileceğine dikkatimi çekmesi ile kendisine hak verdim ve benden dolayı üye olanlara yukarıdaki mavi renkte yazdığım açıklamayı iletmeye karar verdim.
.Ben henüz yolun çok başında olan bu genç kardeşimin de diğer tüm gençlerin de bu tür tartışma ve polemiklerden uzak olmasını gönülden arzuluyorum. Levent Çağlayan ile ilk yazışmalarımızı okuyanlar da hatırlayacaktır ki o bana bize dair girişilen kumpasları anlatırken önceleri uzun bir süre “boş ver anlatma”, “boş ver sen karışma” demeyi tercih etmiştim. Hala daha fazla karışmasına ve yıpranmasına gönlüm elvermiyor. Umuyorum ki karşımızdaki kişiler de bu konuda gerekli hassasiyeti göstererek hiç olmazsa gençlerin bu konuda tarafsızlığına saygı duyar ve bu tartışmaların hırsını, öfkesini onlara bulaştırmaz, onların zarar görmemesi için azami özeni gösterir.
.İlişkiler ve kampanyamız genel başlığını atmışken bu konuda biraz daha yazmak istiyorum. Kampanyamızın başladığından kısa bir süre sonra sitemizin sayfalarına yazarak konuya dahil olan Erbil Göktaş'ın öğrencisi sevgili Oktay Emre kampanyamızın taraflılığı gibi konularda kendi görüşlerini dile getirmişti. Kabul etmeliyim ki ben önce biraz önyargıyla yaklaştım. yüzlerce kişi bize hak verirken birisi çıkıp da yanlış diyorsa ve o da Erbil Göktaş’ın öğrencisi ise bunun objektif olmadığına yorumlamıştım. Bu önyargıdan dolayı da Oktay Emre'den özür diledim, dilerim. Uzunca süren diyaloglarımız oldu. Tümünü yayınladım. Sadece finalde karşılıklı iyi niyet ve sevgi mesajlarını özel sayarak ekleme gereği duymadım. Oktay Emre olgun tavrı, olgun yaklaşımı ile değerli bir arkadaş belli ki.
.Yine ilişkilere bir başka örnek ya da kampanyamıza çekinceli yaklaştığını açıklayan bir isim de Sayın Alpay Ekler oldu. Alpay Ekler kendi alanında sayılı isimlerden birisidir. Alpay Ekler gerek Sayın Erbil Göktaş ve eşi Sayın Sema Göktaş'ın bölüm başkan ve başkan yardımcısı olduğu üniversitede öğretim görevlisi olmasına, Erbil Göktaş'ın dergisinde de bazı çalışmalar yapmış olmasına karşın konuya ilişkileri bağlamında değil olayı kendi doğruları ile özgür iradesiyle ele aldı, karşılıklı bir kaç yazışmada bulunduk, geçmişe yönelik bazı değerlendirmelerde bulunduk, karşılıklı anlayış içerisinde sürdü diyaloğumuz ve sayın Ekler bu konuda taraf olmamayı kendince haklı nedenleriyle doğru buldu ve kararına saygı duyarım. Bu olgun, konuyu ciddiye alıp üzerinde duran tavrı için de ayrıca teşekkür ederim.
.Tabi ilişkiler ve kampanyamız konusunda en fazla gündeme gelen isim Erbil Göktaş idi. Erbil Göktaş'la benim bağlantım siteme yolladığı yazılar ve Assitej toplantıları ile olmuştu. Her zaman olumlu ve saygı çerçevesinde sürdü. Mustafa Demirkanlı ile ya da diğer yayıncılık inisiyatifi ile ilişkilerini ve olumlu olumsuzluklarını elbette bilemem eğer kendileri yazarsa öğrenebiliriz. Fakat kendi adıma bugüne dek bir olumsuzluk yaşadığımı sanmıyorum. Lakin bu kampanyanın hemen öncesinde bu konuda tek yanlı olarak bizleri suçlayıcı tavrı dikkat çekiciydi. Ben kendi adıma eleştirilerini yine saygıyla yanıtlamıştım ve yanıtımı yayınlamakla birlikte bana yanıt vermedi. En son yazışmamızda da yanıt vereceğini ama süreye ihtiyacı olduğunu belirtmişti.
.Fakat saygıyla yazdığım ve yanıt beklediğim ilk yazışmamın yanıtını beklerken benim de dahil olduğum Küfür karşıtı http://www.temiztiyatro.net/ inisiyatifini kendisinin yayınını engellemekle suçlayan ve bu suçlamasını delillendiremediği için doğal olarak iftiraya dönüşen açıklamaları maalesef ki yayıncılık etiğine uygun değildi. 5 günü aşmasına karşın hala belgeleriyle ortaya çıkardığım gerçekleri yayınlamayarak da sansürlemiş oldu ve bu kadar uzun süre yanlış , iftira niteliğinde kendi yazısını sitesinde tutarak da hayal kırıklığı yarattı. Elbette yoğun olabilir fakat hiç bir yoğunluk kişileri iftirayla suçlandığı bir yazısını aksi belgelendiği halde manşette tutmasını haklı kılamaz. Hiç kimsenin gururu kişilik hakları onun yoğunluğundan daha az önemli değildir. Kaldı ki bugün aldığımız haberle ortada somut bir gerçek olan bir yılı aşkın zamandır yalanlanmamış bir gerçeği Bulunmaz&Büktel lehinde çevirme girişimi de bizi şok eden bir başka gelişme oldu.
.Baştan beri bir öğretim üyesinin, bir yayıncının sadece ve sadece Hilmi Bulunmaz'la ticari bağının, dergisine ilan almanın bedeli olarak taraflı davrandığına ya da Tiyatro… Tiyatro… Dergisi’ne olan kırgınlık ya da öfkesinin karşılığı olarak alakasız başka bir konuda taraf olduğuna ihtimal vermek istemiyorum. Ama maalesef ki Sayın Erbil Göktaş'ın tutumu da manidardır ve artık daha fazla gecikmeden açıklamama yer vermesi ve iftira olarak nitelenebilecek dezenformasyonuna son vermesi çağrısını son kez yinelemek istiyorum.A.Ertuğrul Timur
Gönderen Özgür Sanat zaman: 15:37
Etiketler:

(Kaynak: 3. Abdülhamid)