Ertuğrul Timur: “Coşkun Büktel Yine Yanlış Hep Yanlış Hep Yalan Hep Kandırmaca... (Kendini Bile)”
"İnsanları suç belgesi göstermeden ya da suç belgesinin orijinal kaynağını belirtmeden (orijinal kaynağa link vermeden) suçlayacak kadar alçak değilim.” Başlıklı bir yazı yazmış daha doğrusu bunu kendince ilke olarak belirlemiş. Ertuğrul Timur’da “COŞKUN BÜKTEL YİNE YANLIŞ HEP YANLIŞ HEP YALAN HEP KANDIRMACA... (KENDİNİ BİLE)” başlıklı bir yazı ile Büktel’i paragraf paragraf inceleyerek, her cümlesini yine kendisinin tavır, davranış ve yazılarıyla çürütmüş. Timur’un yazısı çok yeterli, katkıya gereksinim yok ama yine de minik bir katkı da ben sunayım bu aşamada.
Büktel: “Mustafa Demirkanlı, Küfür (Hakaret) Yüzünden Mahkemece Tazminata Mahkum Edilmiş, "Tescilli Ve Sicilli" Bir Küfürbazdır!” başlıklı bir yazı yazdı, o yazısını başlık yaparak, yanıtladım, kendi ilkelerini nasıl çiğnediği anlattım ama olmadı; ya cehaletini kabul etmek istemiyor ya da dezenformasyonu ilke edindiğini kanıtlıyor. Coşkun Büktel, önce en temel bilgilere sahip olman gerekir, bilmediğini varsayarak aktarayım. Burjuva hukukunda bile temel bir kavram vardır, “Mahkumiyet kesinleşene kadar, sanık suçsuzdur” diye. Senin “Tazminata Mahkum Edilmiş, "Tescilli Ve Sicilli" Bir Küfürbazdır!” diye tanımladığın ama kaynak olarak gösterdiğin linkte “mahkumiyet” sözcüğünün hiç geçmediğinin farkında değil misin? Onun yerel mahkemenin kararı olduğunu bilmiyor musun? İdam cezası alıp, sonrasında bozulup, ardından da beraat eden onlarca örnekten biriyle bile hiç karşılaşmadın mı? Senin mantığına göre o sanığı artık ölü olarak mı kabul etmemiz gerekecek? Yoksa burjuva hukukunun temel kuralı bile seni ilgilendirmiyor mu? Bilgisiz misin? Bilerek mi çarpıtıyorsun? Benim varsa mahkumiyetim neden gizleyeyim ki? Ben değil miyim, başka mahkumiyetlerim var, şu şu davalardan mahkum oldum diyen. “İnsanları suç belgesi göstermeden ya da suç belgesinin orijinal kaynağını belirtmeden (orijinal kaynağa link vermeden) suçlayacak kadar alçak değilim.Yukarıdaki slogan üstünde birkaç dakika düşünen iyi niyetli her okur, Türk tiyatrosunun bu slogana ne kadar ihtiyaç duyduğunu ve bu sloganın dayattığı şeffaf, demokratik ve bilimsel tavra Türk tiyatrosunun ne kadar uzak durduğunu derhal fark edecektir.” diyorsun daha yazının başında, yahu belge diye gösterdiğinle, yazımın ardından güncelleme olarak girdiğin yazında da açıklamalarıma rağmen laf kalabalığı yaparak yanlış olduğunu bile bile ısrarcı oluyorsun, “ilke” dediğin yazının daha mürekkebi kurumadan. Çok mu zor, “Pardon, İzmit 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin verdiği ceza kesinleşmemiş, sonrasında da geri çekilmiş, hata yapmışım, ama bu arada Demirkanlı ‘Mahkum’ olduğu başka davalarını açıklamış, benim suçlamama kaynak olan dava yanlışmış ama Demirkanlı’nın açıkladıkları, benim yazımı teyit ediyor” desen, kenarından köşesinden de olsa “ilke” diye insanlara önerdiklerini daha ilk adımda kendin bozmaktan kurtulmuş olmaz mısın? Ama, ilke, bilimsellik, bilgi sahibi olmak gibi kavramların senin için yazdığın ama uygulamadığın kavramlar olduğunu Ertuğrul Timur uzun uzun anlatmış, hani senin ve arkadaşın H. Hilmi Bulunmaz’ın pek bir övünerek paragraf paragraf yanıt verme yöntemiyle, sen de ona paragraf paragraf yanıt ver veya sen de arkadaşın Bulunmaz gibi işine gelmeyen bölümleri atlayarak vıdı vıdı yapmaya devam et ama kendinin bile inanmadığın, uygulamadığın “ilke”leri hangi cesaretle öneriyorsun? Bunu da kendine baş başa kaldığında sor.
Şu Fetullah Gülen Cemaati ilişkilerinden kaçmayın, Timur sayfalarca, örnekleriyle, belgeleriyle yazdı, siz kaçsanız da onlar peşiniz sıra gelecek, siz görmezden gelseniz bile çocuklarınız, torunlarız görecek, bilecek, siz kaçsanız da okurlar görüyor, yanıtlayamadığınızı da, yanıt vermekten kaçtığınızı da.
Hadi bir daha güncelle, ben burjuva hukukunu bile takmam, bir site “ceza” almış derse ben bunu “mahkum” oldu olarak anlarım, “cezanın kesinleşmesi diye bir kavram bilmem, tanımam, umurumda da değil, okurlara da böyle sunarım, dezenformasyonmuş, eksik bilgiymiş umurumda değil, benim için önemli olan Demirkanlı’ya: “Mustafa Demirkanlı, Küfür (Hakaret) Yüzünden Mahkemece Tazminata Mahkum Edilmiş, "Tescilli Ve Sicilli" Bir Küfürbazdır!” demektir, hakikat filan benim umurumda değil, ha “ceza” almış ha “mahkum” olmuş ne önemi var bunların, “hukuk; benim algıladığım hukuktur”, “hakikat; benim algıladığım kadardır”, “o ilkeler benim ve yakın arkadaşım H. Hilmi Bulunmaz hariç diğer insanlar içindir”, de olsun bitsin. Ne uğraşıyoruz ki?
Girişte konu ettiğim Ertuğrul Timur’un, Coşkun Büktel’i didik didik ettiği yazısından birkaç spot vererek, yazının bütününü okumanız için tiyatrom.com’a davet ediyorum.
Mustafa Demirkanlı
“Sen kendin gibi biriyle karşılaşsaydın şu yeryüzünde eminim ki ona en ağır hakaretleri eder en ağır suçlamalarda bulunurdun. sana senin yaptığın gibi bir tavır sergileseydi birisi eminim ki ölümüne üzerine giderdin. Sana yazılmış takdir sözlerinde bile bir cümleyi beğenmeyip insanlara cevap hakkı diye zulüm ederken bir ikinci Coşkun Büktel çıkaydı karşına da hadi len ne cevabı anca çöpte cevap verirsin sen deseydi. Ah yeryüzünde ikinci bir Coşkun Büktel olaydı da o da gelip seni bulaydı sana da bundan başka beddua etmem Büktel!”
“Sen şimdi küfürbaz değilsin, iftiracı değilsin, despot bir sansürcü değilsin sadece bunlar aslında ne olduğundan habersiz imza atan sakar gezginler öyle mi? Ben seni uyarmamış mıydım Büktel? hadi bana yapıyorsunuz herkese bu tavrı göstermeyin dememiş miydim? Artık çıplaksın ve kral değilsin dememiş miydim? Küfürbazlığını ve iftiracılığını tescil ediyorum , tescil ettireceğim dememiş miydim? dost acı söyler misali tekrar tekrar uyarmamış mıydım? Siz birbirinizi doldura doldura bu seviyelere düşmediniz mi?”
“Coşkun Büktel
Git aynaya bak, yaşamının aynasına... Ne olmak istiyordun Ne oldun buna bak. Nasıl biri olarak tanınmak istiyordun nasıl tanınıyorsun bir daha incele. Haluk Işık ne kadar güzel anlatmış bir kez daha oku... Bu Theope'nin yazarı mıdır yada Theope'nin yazarı bu mu olmalıydı? Haklıysan bile haksız olmazmıydın bu tavırla? Bü küfürcülüklerle, bu sansürcülüğünle, bu despotluklarınla?
Kimlerle birlikte ve nerede olmalıydın şimdi kimlerlesin ve ne yapıyorsun? yanına kimleri , karşına kimleri almışsın bir daha düşün. Eğer kafanı kuma gömeceksen git minti ajans sayfalarında dizi seyircilerinin görüşlerini oku mutlu ol. Yok eğer gerçek dünyaya geleceksen işte gerçek dünya ve ister akademisyen olsun ister yönetmen ister sanatçı isterse herhangi birileri insanların senin hakkındaki düşüncelerini gör www.temiztiyatro.net de. ve bir daha düşün. bir daha düşün. Belki de tüm bu geldiğin uçurumdan dönüş bu sahte yazılarda değil de bir cümlelik özürde gizlidir ne dersin?”
Ertuğrul Timur: “Coşkun Büktel Yine Yanlış Hep Yanlış Hep Yalan Hep Kandırmaca... (Kendini Bile)”
Haber Giriş Tarihi: 04 Mayis 2009
(Kaynak: http://www.tiyatrodergisi.com.tr/detay.php?hng=952)