21 Mayıs 2009 Perşembe

Demirkanlı'nın kankası Ertuğrul Timur İFTİRA atmayı sevmiş...


21 Mayıs 2009 Perşembe

FERİDUN ÇETİNKAYA, CAN TÖRTOP VE ARANMA ANAMAMA KONUSUNA DAİR

Dün yayınladığım yazımda Coşkun Büktel'in; "Biz kimseyi vazgeçirmek için aramadık, kimseye aratmadık." ifadesine karşılık, Feridun Çetinkaya'nın iki arama olayından bahsetmiştim. Bunlardan birisi Tiyatrodunyasi.com sitesinin sahibi sevgili Can Törtop'un, Feridun Çetinkaya tarafından aranması ve onore edici sözlerle vazgeçirilmeye çalışılması gibi ifade içeriyordu. Can, bu anekdotu bir toplantımızda aktarmıştı. Dinlediğimden aklımda kaldığı şekliyle aktarmıştım. Öncelikle sevgili Can'dan özür dilerim; belki sadece toplantı sırasında sohbet babından anlatmıştı yazılı olarak yayına dökülmesini istemiyor olabilirdi. Fakat bu tür dalaşa çevrilmiş polemiklerde bir noktadan sonra özel olarak bir şeyler kalamıyor ne yazık ki. HİLMİ BULUNMAZ Erbil Göktaş özel yazışmaları yayınlar ve yayınlama hakkım vardır der ama Can, Feridun efendinin arayıp da üzerinde telkinde bulunmasını arkadaş sohbetinde anlatırsa Feridun efendi küplere biner. Yok öyle yağma! Edeplice polemik içinde kalaydınız; ince hesaplar taktik savaşları yapmadan! Her neyse... Efendim işin doğrusu, Feridun Çetinkaya defalarca değil, bir kez aramış. Bu düzeltmeyi yapayım öncelikle. Fakat bir yada üç yada beş... bence çok da sorun değil. Sonuçta Feridun Çetinkaya bu konuda birisini arayıp, bir şeylere ikna etmeye çalışmışsa, kendisinin de taraf olmayı seçmişliğinin göstergesidir ve bu bir taraf adına bir başkasını ikna etmeye çalışmasıdır elbette. Fakat, Feridun Çetinkaya'nın şimdi de, İsmail Can Törtop'u arayıp, ısrarla; "Sen, Ertuğrul Timur'u kendi sitenden tekzip et!" diye tutturması komedidir. Bu adamların gerçekten tekzip denilen şeyden haberi olmadığının tipik bir göstergesidir.

Nasıl ki, bizim yanıt hakkımızı yada tekzibimizi aslında kendi iddiaları nerede yayınlanmışsa orada yayınlamak zorundalarsa (Ama onlar ısrarla ya hiç yayınlamamayı yada daha az okunan bir sitede bozuk mizanpajla yayınlıyorlarsa), bu yalın, basit gerçeği bile anlatamıyorsak ve onlar güya işte cevabınızı yayınladık deyip, "çöp kutuları"nda yer vermeyi uyanıklık saydılar. Oysa, bu uyanıklıkları onların saflıklarını ve yayıncı ahlaklarıyla da kendilerini belgelemelerini sağlıyordu.) Coşkun ve HİLMİ biraderler, gibi Feridun da yayıncılık gereklerinden bihaber yada o da aynen onlar gibi şark kurnazı. Yazıyı ben kaleme alıyorum, benim sayfalarımda yayınlanıyor. Can Törtop'un tekzip etmeye hiç niyeti yok ve tekzip edecek bir durum da yok. En fazla defalarca değil, bir defa gibi düzeltme yapabilirdi. Ama Can, bu yazımı tekzip edecek olsa dahi, bunu yayının gerçekleştiği yerde yani benim sayfalarımda yapar- yapması gerekir. Haa bunun dışında arzu ediyorsa, kendi sayfalarında da konuya değinir. O kendi bileceği iştir. Ne Feridun efendi istedi diye, ne de ben istedim diye değil! Ama bizim şark kurnazı Feridun kardeşimiz, bir yerlerde adımız geçsin de nerede olur olsun mantığıyla (o da Büktel gibi reklamcı ya) ısrarla Can'a kendi sayfalarında tekzip etmesini telkinde buyurmuş. Hay hay! Bir uyanık sensin zaten Feridun'cuğum; Can, ben hepimiz aptalız ya! Senin gibilere ancak "Hadi oradan!" denilir! Müsaadenle "Hadi oradan!" Can Törtop gibi halim selim bir arkadaşı da daha fazla rahatsız etme. Benimle derdin varsa, beni ara da konuşalım. Daha cevap vermediğin yazılarım var. 6 ayın dolmasını bekliyorum. Sen altı ayda bir bir kez yazmaya programlamışsın ya kendini.

Gönderen Özgür Sanat zaman: 00:38

(Kaynak: 3. Abdülhamid)