08 Nisan 2009 Çarşamba
YEDEKLEME 12
23 Mart 2009 Pazartesi
Coşkun Büktel’e Açık Mektup
A. Ertuğrul Timur - 16 Mart 2009
Coşkun Büktel,Beni ve yazdıklarımı önemsemiyor görünsen de cevaplayamayıp altında ezildiğin sorular karşısında nasıl bir ruh halinde olduğunu ana sayfanda çok net sergiliyorsun.Fakat neden ana sayfanda yer verdiğin benim eski düşüncelerimi aramak için bu kadar uğraşıyorsun ki?Neden kendini bunca yormak? Çünkü ben bunların hepsini bugün yine söylüyorum.İste, ben hepsini yeniden yazayım.Zaten Feridun Çetinkaya'ya verdiğim yanıtta da vardı.Sadece şu farkla ki, ben o dönem ne gibi nesnel şartlar altında bu noktaya geldiğimi de anlatıyordum,sizin bana karşı tuzaklarınızı tutumlarınızı ve bunun karşılığında benim de olabilecek en insani tepkiyle "sizi yok saymayı ve sizinle ilgili bir tek yazıya bile yer vermeyeceğimi" açıklayarak.Zira senin gerektiğinde hakkında övgü bile olan satırları cevap hakkı diye kullanmak için yaptığın ayak oyunlarını çok iyi biliyoruz hepimiz. Bu durumda da içinde Coşkun Büktel geçen hiç bir yazıya yer vermeme, var olanları da silmeyi tercih etmiştim ki hiç bir yayıncı bir yazıyı yayınlarken bu yazıyı ben sonsuza dek tutmakla yükümlüyüm gibi bir şartla yayınlamaz. Güncellendikçe eski sayılarını arşivlemeyen onlarca site vardır.Coşkun Büktel,Nereye kadar kaçabileceğini sanıyorsun?İşte bir kez daha sorularla sıkıştın, bir kez daha insanlar delil diye tutturduğun videoyu izlemesine rağmen hiç de yüzde yüz tartışmasız hak vermedi sana. Ve hiç kimse de sandığın gibi aptal değil. Eğer öyle olsa on yılda taraftar sayın bir elin parmaklarını geçmez miydi?Coşkun Büktel,Artık ne zaman gerçeklerle yüzleşmekten kaçmayacaksın? Ne zaman kafanı kendi kumundan çıkarmaya cesaret edeceksin?Ve ne zaman azıcık da olsa dürüst olmayı deneyeceksin?Coşkun Büktel,Hadi diğer bütün her şeyi bir yana bırak,Mehmet Atak'ın iddialarını yayınladın ve hala ana sayfanda. Ve bu iddialar tarafımdan çürütülmekle kalmadı Mehmet Atak'ın dürüstlüğü hakkında ciddi şüpheler uyandıran kanıtları ortaya çıkardı.Coşkun Büktel,Hadi beni boşver,benim yanıt hakkımı da boşver,bana yapman gereken açıklamayı da boşver,Mehmet Atak’ın ipiyle kuyuya inip beni itham etmenden dolayı benden dilemen gereken özürü de boşver,hatta bu da dahil beni al kendi kafandaki çöp kutusuna fırlat at.Ama az ama çok bir okur kitlen var ve o okurlarına özür borçlu değil misin?O okurlarının da ortaya çıkan belgelere göre yeni gerçekleri okumak hakları değil mi, nerede insana saygın?Bir yazara yakıştı mı bu gerçeği insanlardan saklamak?Bu dezenformasyon olmadı mı şimdi?Hoşuna gitmedi diye yayınlamamak var mı?Bu senin tarihine kirli bir sayfa olarak kazınmayacak mı?Bunun vebalini taşıyabilecek misin her zaman karşına çıktığında ezilmeyecek misin?Coşkun Büktel,Bunu yayınlaman bana hiç bir şey kazandırmaz,senden gelecek özür de bana bir şey kazandırmaz,Ama senin onurundan dürüstlüğünden çok şey götürür!Bu doğrular ulaşması gereken kitleye kat kat fazla kişiye ulaştıo nedenle bana bir şey kazandırmazHatta sen ortaya çıkardığım belgeleri görmezden gelip diliyorsan onlar hiç yokmuş gibi yarın yine Mehmet Atak'ın yazdıklarını manşet yapBen bundan çok mutlu olurum çünkü seni biraz daha tanıtmaya ve ne olup ne olmadığını anlatmaya çok güzel bir örnek daha olur.Ne kadar okurun olduğunu ikimiz de biliyoruz.Arka sıradakiler dizisinin sadece TV reytingi değil senin sitenin reytingini artırdığını da ikimiz de biliyoruz.Boşuna mı arka sıradakiler dizisinden bahsettiğin gün birden reytinginin artıp rekor kırdık diye sevinmen?Elbette ki arama motorlarında bu dizinin hayranı Avrupa'lının teenage dediği muzip dille zıpçıktı denilen yaş grubu bu diziyi , dizideki oyuncu adlarını yazıp arattıkça senin sitende çıkıyor ve tıklıyorlar. Ve sen de reytingim artı diye seviniyorsun. Oysa ki bu şirin zıpçıktıların bu senin gri soğuk sitende polemiklere boğulmayıp Arka Sıradakiler’le ilgili ne var diye bakıp çıktıklarını sen de biliyorsun. Yok inanmam diyorsan sana ispatlarım da..Yani tiyatro çevrelerinde yaratacağın yankı on yıldır olduğu gibi bir çay kaşığı suda fırtına yaratmaktan öte olmayacak ama boşu boşuna onurunu bir kez de bu nedenle zedeleyeceksin hepsi bu. Tabi eğer senin için hala onur kelimesi bir anlam ifade ediyorsaEvet ben seni uyardım, insanlık görevimi yaptım, gel daha fazla onursuzlaşma, bu sansürcülüğün bana hiç bir şey kaybettirmez ama az da olsa okurlarından gerçeği ve iddialarının cevabını saklaman dezenformasyondur, sansürdür.Sen benim nesnel nedenlerini açıkladığım sana yönelik kısıtlamalarımı sansür mü sayıyorsun?Tamam diyelim ben sansürcüyümAma bu senin sansürcülüğünü temize çıkarır mı?Tarihe bütün olumsuzluklarının yanında şimdi de sansür ve dezenformasyonunla geçiyorsun.Hayırlı olsun.Bugün 16 mart 2009.Tarihe not düşelim.Coşkun Büktel Mehmet Atak'ın yazılı beyanını araştırmasız ve tereddüt etmeden yayınlayarak ve üzerine yorum girerek okurlarını yönlendirmiş, fakat bu iddiaların asılsızlığı bir yana Mehmet Atak’ın yazdıkları ve dile getirdikleri ile gerçekleri beyan etmediği gayet net ortaya çıkmışken Coşkun Büktel bunu görmezden gelmeyi ve okurlarını yanıltmayı tercih ederken sansürcülüğünü de dezenformasyoncu yanını da bir kez daha sergilemiştir!Coşkun Büktel,Şimdi bu yazdıklarımı çöpe atabilirsin.Gereken yerlere mesaj ulaşmıştır, ulaşacaktır.Senin nezdindeki değeri benim değil ancak senin değerini, senin dürüstlüğünü gösterecektir ve bu çöp kutusu ise aslında çöpe attığın kendi onurundur!Ertuğrul Timur - 16 Mart 2009
Gönderen Ahmet Ertuğrul Timur zaman: 03:53 0 yorum
Mehmet Atak'ın Düzmece iddialarına belgelerle yanıt "Yalancı Kim?"
YALANCI KİM?SİBEL Mİ, MEHMET Mİ, YOKSA HERKES Mİ?2002 de Bütün ulusal basın, bütün internet siteleri, sanat eleştirmenleri, İBŞT Basın Bürosu, Goethe Enstitü Basın Bürosu "Bu etkinliğin konsept tasarımı Sibel Aslan Yeşilay ve Mehmet Atak" açıklamasında bulunurken ve bu bilgiyi tarihe belge olarak bırakırken herkes mi yalan söylüyordu? herkes yalan söylerken Mehmet Atak armut mu topluyordu?Konu 7 yıl aradan sonra Mehmet Atak'ın Coşkun Büktel'e yolladığı Tiyatrom'u ve Ertuğrul Timur'u irdeleyen bir yazı ile yeniden açıldı. Mehmet Atak'ın itirazı Goethe Enstitü ve İstanbul Devlet Tiyatrolarının 2004 yılında yaptığı Okuma Tiyatrosu etkinliğinden söz edilirken haber metinlerinde 2002 yılında yapılmış İBŞT-Goethe Enstitü organizasyonu Okuma Tiyatrosu etkinliğine atıfta bulunularak "Sibel Arslan Yeşilay'ın daha önce de İBŞT'de bu projenin önseli bir projenin tasarımcısı olduğundan" bir kaç kez söz edilmesinedir. Mehmet Atak 2002'de İBŞT organizasyonu olan bu projenin konsept tasarımı sadece kendisine ait olduğunu anlatmaya çalışarak, Sibel Aslan Yeşilay'a bu proje için sadece dramaturgluğu kendisinin teklif ettiğini, ve Sibel Aslan Yeşilay'ın asıl önemli katkısının ise hızlı çevirileri olduğunu iddia etmektedir.
SAYFA TASARIMI UYGUN OLMADIĞI İÇİN BELGELERLE KANITLANMIŞ BU YAZIYI LÜTFEN BU LİNKE TIKLAYARAK OKUYUNUZ : http//www.medyanoz.net/tyt/yalan.htm
Gönderen Ahmet Ertuğrul Timur zaman: 03:44 0 yorum
Tiyatrom'u Dezenformasyon ve Sansürle Suçlayan Mehmet ATAK'a Ertuğrul TİMUR'un Belgelerle Yanıtı
YALANCI KİM?SİBEL Mİ, MEHMET Mİ, YOKSA HERKES Mİ?"Yalancının ipiyle kuyuya inen kuyuda boğulur."Merhaba,İddialarında kendilerine hak vermediğim için Tiyatrom'u ve beni sansürcü ilan etmek için 1,5 yıldır yoğun çaba ve mesai harcayan, bu amaçla adeta yıldırma, baskı politikaları uygulayan, bunlardan da öte işi eşkiyalığa dek vardıran, mafyatik yöntemlere dek götürmeyi deneyen ama gerçeği balçıkla sıvayamadıkları gibi kendi iki yüzlülükleri, bencillikleri, çifte standartçılıkları ve en nihayetinde benim ve Ömer F.kurhan'ın sesini kesme çabalarıyla sansürcü kişilikleri artık ayan beyan ve tartışma götürmez şekilde gün yüzüne çıkmıştır.En son Tiyatro Dergisinde yayınlanan belge ile sözde sosyalist olduğunu iddia eden kişinin, sosyalistlik bir yana dürüst dahi olamadığı, iki yüzlü çifte standartçı yüzü bir kez daha sergilenmiştir.İşte bu ikili (Coşkun Büktel ve sadık müridi görüntüsü yansıtan Hilmi Bulunmaz) 1,5 yılı aşkın zamandır tiyatro dünyasının sevilen sitesi TİYATROM'a sansürcülük yaftası yapıştırmak için zaman zaman türlü iftiralar atmış ve tarafımdam her defasında püskürtülmüştü. Bu defa da sanatçı Mehmet Atak'ın yazılı beyanına dayanarak hiç bir araştırma yapmadan TİYATROM'u yine sansürcü olarak tanıtmaya girişmişlerdi. Oysa ki Mehmet Atak sanal bir kişi olmasa da bir süre önce bunları aldatmayı başaran sanal kişi Emrah Özlek'den çok da farklı bir şey yapmamıştı.Evet, titiz ve uzun bir araştırmanın nihayetinde bir değil pek çok kanıtla, Mehmet Atak'ın adeta blöf yapar gibi sunduğu birinci dereceden şahit beyanıyla ve Mehmet Atak'ın yakın dostu olduğunu da öğrendiğimiz sanat eleştirmeninin de yazdıklarıyla, İBŞT ve Goethe Enstitü’nün basına geçtikleri etkinlik bülteniyle, kısacası inkar edilemez pek çok kanıtla Mehmet Atak'ın yazdıklarının gerçeği yansıtmadığını bu ikiliye ve tiyatro kamuoyuna açıklıyorum. Bu süreç içerisinde saygınlığına inandığım ve amacım asla bir sanatçının saygınlığını zedelemek olmadığından, Sayın Mehmet Atak'la özellikle irtibat kurdum ve bazı somut soruları kendisine sordum. Fakat Mehmet Atak ilk e-mailime alakasız konulardan bahsederek, ikinciye ise yanıt vermeyerek suskunluğu seçti.Konuyu duyarlı davranan başta İATP-G, Tiyatro dergisi, Ömer F.Kurhan, Mustafa Demirkanlı olmak üzere tüm tiyatro kamuoyunun bilgisine saygıyla sunarım. Yazım belgelerden dolayı özel bir tasarım gerektirdiğinden ve İATP-G ve Tiyatro Dergisi internet tasarımları buna uygun olmadığından yazımı bana ait bir sitenin host alanı üzerinde kendim yayına verdim ve bu yayıncılardan yukarıdaki sunuş yazımın ardından bu özel sayfaya link vererek yayınlamalarını rica ediyorum.SaygılarımlaErtuğrul Timur – 14 Mart 2009
Gönderen Ahmet Ertuğrul Timur zaman: 03:43 0 yorum
Tiyatro Adına Sansürcü ve Kirlilik Yaratan Yayıncılık Anlayışını Kınıyoruz
İATP-G Yayıncılık İnisiyatifi - 14 Mart 20092008 yılında yayıncılığa veda eden TİYATROM’un editörü Ertuğrul Timur, geçmişte yazılmamış bir yazıyı sansür etmek gibi ancak şaka kabul edilebilecek bir iddia ile karşı karşıya kalmıştı. Doğal olarak bu iddiayı ciddiye almamış ve eleştiri sınırlarını aşıp küfür ve hakareti de içeren bir polemik zincirinin talihsiz bir unsuru olarak kabul etmiştik.Aradan bir yıldan uzun bir süre geçtikten sonra, bu saçma iddia bazı kişisel bloglar ve kamusal yayıncılık iddiasındaki OYUN sitesi aracılığıyla yeniden gündeme getirildi. Yapıcı emeğe saygısızlık olarak değerlendirdiğimiz bu yaklaşım karşısında TİYATROM ve Ertuğrul Timur’un yanında olduğumuzu açıklamıştık.Gelişmeler şunu göstermektedir: Lekeleyici bir çizginin de ötesine geçilmiş, Ertuğrul Timur’un açıklama talep eden yazıları açık sansürü de içeren uygulamalara tabi tutulmuştur. Son olarak Ertuğrul Timur’un suçlamayı tiyatrocuların tanıklığında, katılıma açık bir toplantıda ele alınması önerisini de kabul etmeyen sansürcü muhataplar, hiçbir şey olmamış gibi yayın kirliliğini sürdürmüşlerdir.Ertuğrul Timur’un hakkındaki suçlamalara yanıt verme hakkının hiçe sayılıp aşağılanmasını ve sansüre de başvurulmasını kınıyor, tiyatro adına kirlilik yaratan yayıncılık anlayışının karşısında olduğumuzu açıklama gereği duyuyoruz.
Gönderen Ahmet Ertuğrul Timur zaman: 03:43 0 yorum
Tiyatro Yayıncılığında "Sansürle Suçlayanların Sinsi Sansürü"
Tiyatrom ve Tiyatroyu Sevenler:Eski TİYATROM sitesinin editörü Ertuğrul Timur, sansür iddiasıyla karşı karşıya kalınca, tarafların çeşitlendiği bir tartışma yaşandı. Suçlamayı yapan Coşkun Büktel ve Hilmi Bulunmaz'ın sitelerinde Ertuğrul Timur'un yazılarını ört bas etme ve sonrasında açık sansür uygulamaları yapıldı. Ertuğrul Timur tiyatrocuların da tanıklık edeceği bir tartışma ortamında sansür suçlamasının ele alınmasını önerdi.Büktel ve Bulunmaz, Ertuğrul Timur'un katılıma açık toplantı önerisini reddettiler.Küfür, hakaret, sövgü içeren bir yazıya yer vermediği için sansürcü davranmakla suçlanan ve bir yıl önce kapanmış olan tiyatrom.com sitesinin editörü Ertuğrul Timur tiyatro dünyasında polemikleri ve çeşitli iddialarıyla yer edinmeye çalışanları nihayet 1 yıl aradan sonra teşhir etmeye karar verdi ve bunu da kendisini sansürcülükle suçlayan kişilerin sitelerine de iletti.Diğer tiyatro yayınlarının tümünü sansürcülükle suçlayan ve sıfır sansür vaat eden Hilmi Bulunmaz ve Coşkun Büktel'e ait siteler sansürcülük iddiasına yanıtla birlikte haklarında bir çok gerçek de ortaya çıkarınca önce bu yanıtları sıfır sansür vaatleri gereği yayınlasa da bir sinsi sansüre tabi tutarak gözlerden kaçırmayı, ardından açık sansürü uygulamaya koydular.Ertuğrul Timur'u destekleyen İATP-G (İstanbul Alternatif Tiyatrolar Platformu Girişim) tiyatrom'un geçmişte tiyatro dünyasına verdiği büyük hizmetin ve yapıcı tavrının altını çizdi.Bu desteğin üzerine sansürlendiğini iddia eden ve kendileri sıfır sansür vadedenler İATP-G ve Ömer F. Kurhan'ın yazılarına da sansür uygulamaya başladı. Ertuğrul Timur tarafından "sinsi sansür" tarafından tabir edilen uygulamaya geçerek ve bununla da kalmayıp bu yanıtları asıl iddialarının yer aldığı sitelerinde değil Ertuğrul Timur ve İATP-G üyesi Ömer F. Kurhan'a hakaret niteliğinde "Çöp Kutusu" adıyla açtıkları bir blogda yayınlamaya ve burada da dizgisi, tasarımı bozuk bir şekilde yer vermeye başladılar.Yayıncılık etiği ve yasalar gereği cevap hakkı iddianın yer aldığı yayınlarda yer alması gerekirken hem farklı bir blog açıp, hem okunmayacak şekilde hem de çöp kutusu olarak nitelenerek hakaretle yer verilmesi sözde yazıların yayınlandığı ardına gizlenen bir yalan ve sansürden öte hakaret niteliği taşımaktadır.Tiyatro Dergisi, İATP-G , Tiyatrom internet sitesi eski okurları, Tiyatrom Facebook grup üyeleri ve Tiyatro severler durumu protesto ediyor.Bu kişilere ait blog ve sitelere haber, yazı gönderilmemesi ve tanınmaması yolunda görüşler ağırlık kazanıyor. Bu protestoyla paralel olarak İATP-G bu konuda bir ayrı blog açarak konuyla ilgili tüm yazılanları bu alanda toplamaya başladı. Ayrıca kapanışının ardından tam bir yıl geçen www.tiyatrom.com adlı siteyi www.tiyatrodunyasi.com sitesi de yaptığı özel haberle, ve okur görüşleriyle anıyor.Konuyla ilgili gelişmeleri izleyebileceğiniz yayınlar.http://iatp-g.blogspot.com/http://www.iatp-web.orghttp://www.tiyatrodergisi.com.trhttp://www.tiyatrodunyasi.com
Gönderen Ahmet Ertuğrul Timur zaman: 03:41 0 yorum
Tiyatro Yayıncılığı Alanında Sanal Lümpenlik ve Sonuçları
Ömer F. KURHAN - 10 Mart 2009Yaklaşık bir ay önce, benim BFK (Büktel’in Fanları Kulübü) üyesi olarak kabul ettiğim Feridun Çetinkaya, 2008 yılında yayın hayatına veda eden TİYATROM ve sahibi / editörü Ertuğrul Timur’a dönük sansürcü olma iddiasını gündeme getirdi. Bu iddiaya yer verilen yazının gerek Coşkun Büktel’in kişisel sitesinde gerekse Hilmi Bulunmaz'ın yönettiği OYUN’da yüceltilerek yayımlanmasının ardından, Ertuğrul Timur okur kimliğiyle yanıt verme hakkını kullandı ve sansür iddiasının sahiplerini ispata çağırdı.Fakat Büktel ve Bulunmaz, bu çağrıya yanıt vermedikleri gibi, yaklaşık iki yıl önce Büktel’in yazılmamış bir yazısının (var olmayan, ama var olduğunda – yazıldığında - TİYATROM’da yayımlanmış yazısının) sansür edildiğini iddia etmeyi sürdürdüler. TİYATROM’da hakaret içeren yazıların yayımlanmaması ilkesine itiraz edemediler, fakat Ertuğrul Timur’un onlarca sayfa tutan açıklamaları, basit bir gerçeğin, yani var olmayan (yazılmamış) bir yazının zaten sansürlenemeyeceğini açıklamaya nedense yetmedi.Hilmi Bulunmaz, BFK üyesi Çetinkaya’yı savunmak adına şunu iddia ediyordu: “Feridun Çetinkaya, "İATP-G 'Bazı' İnsan Hakları İhlallerine Karşı" başlıklı yazısında, benim "sıçıp sıvamak"lı yazımın sansürlenmesinden bahsetmiyor. Coşkun Büktel’in, o günlerde henüz yazılmamış yazısının, Timur tarafından sansürlenmesinden bahsediyor.”Büktel’in yazılmamış yazısına başrolün verildiği absürd sansür suçlaması giderek Bulunmaz-Büktel yayıncılık hattının dezenformasyon ve demagojiye saplandığına işaret ediyordu. Bu absürdizm karşısında Ertuğrul Timur’un ısrarlı açıklama ya da özür talebini sürdürmesi, çok iddialı oldukları “sıfır sansür” ilkesini tehdit etmeye başladı. Bugüne kadar, daha ziyade tartışmadan kaçırma taktikleriyle ayakta tuttukları polemik krallıkları çöktü; çünkü Ertuğrul Timur'un açıklama ya da özür talebini yazılı olarak sürdürmesi karşısında paralize oldular. Büktel fanlarından Feridun Çetinkaya da bekledikleri performansı gösterememiş ve çok çabuk pes etmişti.Bu durum karşısında, Ertuğrul Timur’un yanıtını veremedikleri yazılarını gündemden düşürmek üzere arşive sepetleme taktiği uygulandı. OYUN sitesini takip altına alan Ertuğrul Timur “sinsi sansür” dediği bu tutumu deşifre edince, “yazılmamış yazıyı sansür” iddialarını sürdürmenin tek yolu kaldı: AÇIK SANSÜR. Böylece, “sıfır sansür” serüveni ifade özgürlüğünün açık ihlaliyle sonuçlanmış oldu.Büktel içine düştükleri berbat pozisyonu yana yakıla açıklamaya çalışırken hâlâ mağdurları oynuyordu. Bir okur çıka gelmiş, yazılmamış (var olmayan) bir yazısını sansürü nedeniyle özür dilemesi gerekirken, ne yazık ki adını veremediği bazı güç odaklarının kışkırtmasıyla sitelerini art arda yazdığı yazılarla bloke etmeye çalışmıştı. Bir süre sinsi sansür ve açık sansürle direnmek zorunda kalmışlar, ama nihayet bir çözüm bulmuşlardı: Bir çöplük blogu açarak yazıları oraya yığmak. Böylece sansür yapma eylemlerine son verme ve “sıfır sansür” ilkelerini tekrardan hayata geçirme imkânı doğmuştu.Gerçekten de, Ertuğrul Timur’un yanıt ya da özür talep eden yazıları “Timur’un Çöplüğü” adını verdikleri bloga sepetlendi. Açık sansür yerini hem sinsi hem aşağılayıcı sansüre bırakmıştı. Eğer Ertuğrul Timur’u destekler nitelikte bir yazı gönderirseniz onun da kaderi çöpü boylamaktı. Bunu tecrübe ederek öğrendim: Tabii ki küfür ve hakaret içermeyen bir yazım “iftira” ile suçlanarak sanal çöplüğe sepetlendi. Yani çöplüğe atılan sadece Ertuğrul Timur’un yazıları değildi. Böylece görüşlerine itiraz eden okur yorumlarını çöplüğe atmak gibi bir yayıncılık anlayışının sahipleri haline gelmeyi de başardırlar.Bununla da yetinmediler: Büktel'in yazısında hem kendilerine hem muhatap aldıkları insanlara dönük pornografi ve küfür içeren bir sayfaya "tek tıklamayla" ulaşılabilen bir link verdiler. Sayfaya bakıldığında kendilerini pornografik malzeme olarak kullanmış resimlere yer verildiği, buna karşılık onların da bu saldırıyı gerçekleştiren ve destekleyenlere “o… çocuğu” dedikleri görülüyordu. Aynı sayfanın altında ise, iki tiyatro yayıncısının resimleri verilerek “o… çocuklarına” iki örnek veriliyordu. Bu nedenle, İATP-G Yayıncılık İnisiyatifi bu “tartışma” dosyasını hazırlarken, Büktel’in yana yakıla niçin sansüre başvurmak zorunda kaldıklarını anlatmaya çalıştığı yazısındaki linkleri silmek ve yazının sonuna bir uyarı notu düşmek zorunda kalmıştı.Her şeye rağmen yapıcı çıkış yine Ertuğrul Timur’dan geldi. Gelin dedi, bu meseleyi tiyatrocuların huzurunda, katılmak isteyen herkesin gözü önünde tartışarak halledelim. Büktel zaten ilkesizlik çukurunda debelenmekle meşguldü. Bulunmaz ise, Fatih Altaylı’ya özenip bir Tek’e Tek programı önerdi. Büktel’in yol göstericiliğinde pornografi ve açık hakareti de meşru gören magazin yayımcılığının doğal bir sonucu olarak, internet ortamında bedavaya getirdiği Bulunmaz TV’de reytingini yükseltme hayalleri kurmaktaydı. Kısacası, sansür, hakaret, aşağılama vs derken, iş kamusal alana inmeye, tarafların serbestçe görüşlerini ifade edecekleri katılımcı bir tartışma ortamı yaratmaya gelince, anında toz olmayı tercih ettiler.Tabii ki Ertuğrul Timur sosyalist ilkeler adına Hilmi Bulunmaz’ı güvenilir bulup derdini anlatabileceğini düşünmekle hata yaptı. Söylem yanıltıcı olabilir. “Leninist” ya da “anarko-komünist”, hangi sosyalist tiyatrocu gün boyu iç içe yaşadığı işçiler dururken internet üzerinden toplamaya çalıştığı gençlerle tiyatro yapmaya kalkar? TİYATROM’a taciz ve tecavüz girişimlerini tahlil ederken işin sınıfsal boyutunu ve hayal kırıklıkları ile oluşmuş seçkinci tercihleri ihmal etmemekte fayda var. Bulunmaz’ın Beyoğlu kozmopolitizminin "radikal" ve de yaygaracı bileşeni olmak için gösterdiği yirmi yıllık çabayı değerlendirirken, içinden geldiği ve sonrasında yönetici pozisyon da aldığı emekçi ortama yabancılaşmasına mı dikkat edeceğiz, yoksa sanal âlemde esip savurmalarına mı?Sonuç olarak Bulunmaz-Büktel yayıncılık hattının internet ortamında tiyatro yayıncılığına kattıkları nedir? Buna, hayal kırıklıkları ve hınç duygusunun besleyip büyüttüğü “sanal lümpenlik” diyebiliriz. Tiyatro ortamındaki çürümeden besleniyor ve kendi tarzlarında bu çürümenin tamamlayıcı ve teşvik edici bir kutbunu temsil ediyorlar. TİYATROM ve Ertuğrul Timur niçin onları rahatsız etti? Çünkü tiyatro yayıncılığı alanında bir dönem popüler açılım da içeren yapıcı bir girişim olmayı başarmıştı. Bu girişim varlık nedenlerinin ortadan kalkması anlamına geliyordu. Yapıcı emeği aşağılamaya, küfretmeye, sansürlemeye bu nedenle ihtiyaç duydular. Onlar yenilmişse, herkes yenilmeliydi.Beklenmedik bir şekilde bu “tartışma” sürecine girilirken ben çok basit bir şey yapıyordum: Coşkun Büktel’in sahte entelektüel kabadayılığına ve “Theope” eksenli uydurmalarına meydan okuyordum. Tartışma daha başlangıç aşamasındayken söyleyecek bir sözü kalmadı. Yokluğunu ilan ettikleri ikinci Théophé’nin varlığı sadece bir ayrıntıdır. “Theope” aslında nasıl bir oyundur? İçinde tutarsızlıklar barındırır mı? Uzayıp giden “tiradları” Türkçe birer şiir harikası mı, yoksa yazarın savunduğu dünya görüşünü seyircinin kafasına çakmak üzere tasarlanmış nutuk atma denemeleri mi? İlk bakışta Antik Yunan tragedyası, daha çok Shakespeare tiyatrsou, biraz da Brecht tiyatrosunun harmanlandığı görülen bu eserin kurgusal aksaklıkları var mı? Gerçekten de Türk tiyatrosunun en hacimli ve kompleks eseri olma iddiasıyla yazılmış “Theope”nin ulaştığı gerçek sanatsal sonuçlar nelerdir? Antik mitoloji eksenli Türkçe oyun yazma geleneğinin en birinç eseri o mudur? Güldürü niteliğindeki televizyon skeçleri ya da kısa oyunları ya da “tadımlık” dizi film diyalogları sanatsal olarak ne kadar ciddiye alınabilir?Yıllar önce yanıtlanması gereken ve tiyatro alanındaki eleştiri kültürünün yerini tanıtımcılığa bırakması nedeniyle yanıtlanmamış bu ve benzeri soruları gündemime almış ve Büktel’in eleştirilerim karşısında vaat ettiği, ama bir türlü veremediği gümbürtülü yanıtını beklerken, TİYATROM etrafında bir tartışma başladı.Tabii ki bu tartışmada bir tarafım: Bugüne kadar iyi niyetinden ve yapıcı olma kaygısından şüphe etmediğim bir medya ve tiyatro emekçisinin yanında olmak entelektüel sorumluluk gereğidir. Fakat, sansüre de batma başarısı gösteren sanal lümpenliğe itiraz etmenin çözüm olmadığı, çözüm için gerekli ayrıntı bir jest olduğu gerçeği unutulmamalıdır. TİYATROM geride en azından bilimsel araştırmanın ihtiyaç duyduğu zengin bir miras bıraktı. Aydınlanmanın savunusu adına tabii ki bu mirasın kirletilmesine ve hiçleştirilmesine itiraz edeceğiz.Bu “tartışmanın” tiyatro adına önemli bir kazanımı, TİYATROM’un bıraktığı yapıcı mirasın açığa çıkarılması ve korunması olmuştur. Sanal lümpenliğin taciz ve tecavüz (daha kibar bir deyişle “vandalizm”) girişimleri boşa çıkarılmış ve nihayetinde yapıcı bir sonuç elde edilmiştir. Aksi takdirde, bütün o yazılıp çizilenler sınırlı da olsa bir zaman kaybı olmanın ötesine geçemeyecekti.Sıra bu kazanımın değerlendirilmesine gelmiştir.
Gönderen Ahmet Ertuğrul Timur zaman: 03:39 0 yorum
Daha Yeni Kayıtlar Önceki Kayıtlar Ana Sayfa
Kaydol: Kayıtlar (Atom)
FERİDUN BANA PARA MI GERİ VER!
Feridun Çetinkaya benim ve halkımın vergisiyle Tiyatro dramatik yazarlık Eğitimi aldı. Hem bu işi hakkıyla yapacak birinin yerini işgal etti (ÖSS de alınacak öğrenci sayısı bellidir) hem de bizim vergilerimizle bu eğitimi alıp bize ve halkımızın aydınlanmasına sanat alanında hizmet vermekle yükümlüyken reklamcı oldu ve kapitalizmin bizleri biraz daha fazla sömürmesine hizmet ediyor. Nankörlük ancak bu kadar olur! Okumak için resme tıklayınız
COŞKUN BÜKTEL YALANLARA GÖZ YUMUYOR, GERÇEKLERDENSE KAÇIYOR!
Dizi oyuncu ve Yazarı Coşkun Büktel Mehmet Atak konusunda okurlarını dezenforme etmekle kalmadı somut belge ve şahitlerle açıklanmış gerçekleri sansürledi. Kendi iddialarına dönük yanıtları sansürlemekle kalmayıp Hilmi Bulunmaz tarafından sansürlenmesi için de teşvikci olan Coşkun Büktel ortaya konan belge, şahit ve gerçekler karşısında susmak zorunda kalırken 4 saatlik bir video içerisinde hem ben "mış" lı yer vermiştim diye sorumluluktan kaçmaya çalıştı hem de inatla yalanın avukatlığını yapmaya kalktı.
HİLMİ BULUNMAZ YİNE SESSİZ, YİNE YOK, YİNE SANAL ADAM!
Hilmi Bulunmaz Faşist Dabe Döneminde Kültür Bakanlığı yapan yani Faşizme Hizmet etmiş Talat Sait Halman'a TAKSAV'ın ödülü konusu nda hesap sorarken TODER adına Başkan Ulvi Alacakaptan'ın bir tiyatro örgütünü bir faşist lidere taziye noktasına götürmesine sessiz kalışında 7.GÜN !
MEHMET ATAK ATTI VE KAÇTI, VEBALİ BULUNMAZ VE BÜKTEL'İN BOYNUNA KALDI!
Mehmet Atak Coşkun Büktel aracılığıyla ortaya bir iddia attı ve kayboldu. Atak'a göre 7 yıl önce Goethe Enstitü ve İBŞT işbirliğiyle düzenlenen Okuma Tiyatrosunun Konsept tasarımı sadece kendisine aitti ama Tiyatrom.com 5 yıl önce bu tasarımın Sibel Aslan Yeşilay'a ait olduğunu yazarak yayın dünyasına yanlış belge bırakmıştı. Oysa araştırdık ve bulduk ki Hürriyet, Milliyet, Zaman, NTV gibi önemli yayınlar, onlarca internet sitesi, Goethe Enstitü ve İBŞT den gelen basın bildirileri Mehmet Atak'ın gerçeği söylemediğini ortaya seriyordu. Üstelik de bu belge sahiplerinden birisi de Sanat Yazarı Mehmet Atak'ın arkadaşı, dostu Sevin Okyay'dı. Daha da ötesi Mehmet Atak'ın şahit diye sıraladıkları ya hiç ortada yoktu, ya hatırlamıyordu ya da Mehmet Atak tarafından şahit gösterilmelerine rağmen tam tersini söylüyorlardı. Mehmet Atak ortaya bir iddia attı ve adeta kaçtı. Bir aya yaklaşıyor ve ne yayınımıza ne emaile iletilerimize yanıt yazamıyor. Coşkun Büktel ve Hilmi Bulunmaz ise yanıltıldıklarını açıklayıp dezenoformasyonlarını düzeltmiyor... Belgeleriyle Mehmet Atak dosyamızı M.Atak resmi üzerine tıklayarak inceleyiniz...
HAFTANIN ÖDÜLLÜ SORUSU
KİM KİME DEDİ? "Bu kadar sorumsuzluk ve beceriksizlik içinde yer alamayacağıma karar verdim. " Bu cümleyi sizce kim kime söylemiş olabilir? Doğru yanıtlara Gazman'in jeepeyle bir tur attıracağız!
Türkiye Mizah Dergiciliği Tarihi
Osmanlı'dan bugüne tüm mizah dergilerimiz.. Akbaba, Gırgır, Fırt.. ve dergilerle ilgili bilinmeyenler.. Bu alandaki bugüne kadar yapılmış en kapsamlı çalışma için Avni'ye tıklayınız.
AĞZINIZI BİR KARIŞ AÇIK BIRAKACAK GERÇEK SOKAK RÖPORTAJLARI
"Onlar ki toprakta karınca, suda balık, havada kus kadar çokturlar; korkak, cesur, câhil, hakîm ve çocukturlar" diye başlar Nazım Hikmet Kuvayi Milliye'ye. Ve bir başka kitabının adı: "Memleketimden İnsan manzaraları"dır.Nazım Hikmet, bir halkın emperyalizme karşı kurtuluş savaşını, ve imparatorluktan çıkmış Cumhuriyeti yaşama geçiren insanları anlatır şiirlerinde... Fakat Nazım'ın insanlarının üzerinden tanklarıyla darbeciler, çıkar ilişkileriyle, satılmışlıklarıyla iktidarlar gelip geçmiştir. Sokağa çıkarak, "2000'lere doğru memleketimizden insan manzaralarını" da biz nakledelim dedik . Kültürden, sanattan, bilinçlenmeden korkan ve yasaklayan darbecilerin, satılmış iktidarların ardından eğitim görse dahi kültürsüzbırakılmış; kağıt üzerinde haklar verilse bile bilinç olarak haklarından habersiz; devletin yapabileceği en inanılmaz uygulamalara bile boyun eğmeye hazır bir halkı izleyeceksiniz.Kameraman Resmine Tıklayınız
ERTUĞRUL TİMUR'DAN TİYATRO'YA DAİR YAZILAR
Genç Tiyatro - Tiyatrom Nasıl Doğdu ?
Neden mi Tiyatro?
Sizlerle Diyalog
Genç Tiyatro 1.Toplantısı
"soyutdan somuta, düş'den projeye" 2.Toplantımız
İşte Meydan
İnternette Tiyatro
Lanet Olsun Sansür Yine Sahnede
İki Kişi Birden Olmak
Futbol mu? O da ne?
İBŞT'nin Aynasından Yansıyan Ne?
İBST AkParti Türkiye'sinin Aynasıdır
Ali Taygun'a Yanıt
Hüseyin Sorgun'a Yanıt
İBŞT'li Sanatçılara Mektup
27 Mart Gerekmiyor
Birisi Gençlere Doğruyu Söylemeli
Diplomalı Cahiller Ordusu Olurken
Diplomalı Cahiller Ordusu Olurken
Küresel Saldırıdan Yöresel saldırıya
"Altın Keser Ödülü" Saçmalığı
Kerim afşar
Medya ne Yapıyor veya Suç Ortağı Koyunlar
Star TV'de Basın Emekçileri Shov Programı (!)
BBG Evi 70'li Yıllarda Yapılsaydı Neler Olurdu?
Cem Karaca'nın Ardından
Okuma Tiyatrosu
İyiki de Kirleniyor-muşuz!
Kışkırtıcı Bir Yazı
Liselilerin Kaderi Okul Müdürlerinin insafına mı k...
İmam Hatipler Bizim Sorunumuz Değil
Eğitimde Drama değil, Drama Eğitimi
Lise Tiyatro Festivalleri
Zina !
Partizanlık Sanatın Can Düşmanıdır!
İzmit Eylemi Bize Ne Öğretti?
izmit Konusunda Radikal Gazetesi ve Ragıp Savaş'a ...
Muhalafet Etme Eşekliğinde Bulunduk !
Sunay Akın İşte Bunu Bilmiyor...
Forumvole
Bu Neyin Köprüsü?
Radyocumu İstiyorum
Peki ya Kerem Yılmazer'i Geri Getirebilir misiniz?...
Yine Çocuk Tiyatrosu, Hep Çcuk Tiyatrosu
İzmit'te Yetmedi Şimdi de Mersin...Ve siz Hala Sus...
İzmit'de Bale Salonu Mescit Yapılmış
Siyaset Meydanı, Asuman Crause ve Devletin Tiyatro...
Eğitim, Sanat, Sanat Satıcıları
Muhalif Olabilmenin Dayanılmaz ağırlığı
Ödül Almak Nasıl Bir şeymiş?
Devlet Tiyatrolarında Görevden Almaları Protesto E...
Herkes Bakanı Kınıyor, Bense Sizi Kınıyorum
Komplolara Karşı Perdeler Açılmalı
Gerçek ve Özgür Sanat için tek Çözüm : "Sanatta Pr...
Tiyatrom'un ilk vedası
----------------------------------------------------
Malesef Yeniden Yayındayız
Ben Bir Provakatörüm!
Bu Nasıl Sorumsuzluk?
Tiyatroda Gençlik Rüzgarı - 1
Tiyatroda Gençlik Rüzgarı - 2
Bildiğiniz gibi 21 Mayıs 2006'da İBŞT (İsta...
Nasıl bir gençlik oyunu, Nasıl bir dil?"
Yine Yeşermiş Fındık Dalları
Harçlık üleştirmeye son verilsin desteğin daha akı...
Benden Bu Kadar, Ya sizden Ne Haber?
1 Liraya Tiyatro ve Başkan Topbaş'ın Tiyatroculara...
Bize Bir Cümle Söyler misiniz?
Hrant Dink Adı Popülizme Kurban Gitmesin
Yıkmayalım da Besleyelim mi?
Bu yıl Dünya Tiyatro Günü daha hareketli geçecek.
Lysistrata'lığın Lüzumu Yok!
Basın Özgürlüğü Değil Gazeteci Özgürlüğü Demiştik'...
Muhtıra Paklamaz, Darbe Eh Belki...
Tayyip Erdoğan - Deniz Feneri - Kanal 7
Sanatta Ödül Olmaz!
Kültür Bakanlığı Harçlık Üleştirdi !
Lemi Bilgin'e Açık Mektup
Bakanlık Artık Ulufe Dağıtmasın kampanyası
Özel Tiyatrolara Yardım Hak mıdır? Risk mi?
Sözüm Devlet onu da yapsın bunu da yapsın diyenler...
İmza defterine karşı görüş yazılmaz
Özel Tiyatroların düşmanı mıyız?
Yaşam Kaya'ya ve Birleşen Topluluklara
Sol ve Ulusalcıların görmek istemediği tablo
Eğitime Yatırım Ahmakça Görünüyor
Sayın Mehmet Esatoğlu'na Açık Mektup
BarışaRock Eleştirilerine Dair
Dergi Çıkarmak İsteyenler Okumalı -1
Dergi Çıkarmak İsteyenler Okumalı - 2 Türkiye'de D...
Dergi Çıkarmak İsteyenler Okumalı - 3 Reklam Alırı...
Dergi Çıkarmak İsteyenler Okumalı 4 - Amacınız Ne?...
Yayıncılık Derken Sıra Geldi Tiyatro'da Örgütlülük...
Yayıncılık Derken Sıra Geldi Tiyatro'da Örgütlülük...
Sevgili Günlük Yazası mı Kalır adamın?
Tiyatrocu Olmak İstiyorum deyip yırtmayı Düşleyenl...
4 Kasım Harbiye-Taksim Arası Tiyatrocu Eylemi
Tiyatrocuların Eyleminde Tiyatro Örgütleri Neden Y...
Tiyatrom'u Devralacak Gençler Aranıyor
Haber Değeri Olmayan Kültür Bakanı Günay!
Kadir Topbaş! Esnaf Anlayışı ile Belediye Yönetili...
Tiyatrom Arşivi Tiyatronun Yakın Tarihine Tanıktır...
Bu Sanatçılar İçin Değer mi?
Atladıklarım, Düzeltme ve Eklemeler
Bizi Kendimizle Yüzleştir Sayın Özinel
Veda Yazıları - 1 "Bardağı Taşıran Damla"
Veda Yazıları - 2 "Neden?"
Veda Yazıları - 3 "Bilanço"
Veda Yazıları - 4 "Alternatif Bilanço"
Veda Yazıları - 5 "Son sözler"
Veda Yazıları - 6 "Biter mi?"
Veda Yazıları - 7 "Bitti!"
Blog Arşivi
▼ 2009 (80)
▼ Mart (38)
Coşkun Büktel Faşizminin Müridlerinden Feridun Çet...
Tiyatrom Sadece Küfüre, Sövgüye, Hakarete Özgürlük...
"İATP-G 'Bazı' İnsan Hakları İhlallerine Karşı" Ba...
Ertuğrul Timur'dan Düzeltme ve Özür
Tiyatro Alanında Demokratikleşme ve Hak İhlalleri ...
Tiyatrom ve Sansür Tartışmalarına İlişkin Açıklama...
Ömer F. Kurhan Dedikodu mu Yapıyor, Enformasyon mu...
Hilmi Bulunmaz'a Mektup
Tiyatro Yayıncılığı Alanında Sanal Lümpenlik ve So...
Tiyatro Yayıncılığında "Sansürle Suçlayanların Sin...
Tiyatro Adına Sansürcü ve Kirlilik Yaratan Yayıncı...
Tiyatrom'u Dezenformasyon ve Sansürle Suçlayan Meh...
Mehmet Atak'ın Düzmece iddialarına belgelerle yan...
Coşkun Büktel’e Açık Mektup
A. Ertuğrul Timur, bugün (16 Mart 2009) bana bir a...
Coşkun BÜKTEL Ya Düşündüğümüz Kadar Bile Zekaya Sa...
Teke Tek Görüşme Çağrısına Yanıtımdır
Sansürden Baskıya Altı Aşama
Dünü ve Bugünü ile Tiyatro Yayıncılığımızda Burak ...
Teatral Kirlenmenin Önüne Geçilmesinde Kamusal Cid...
Sorum Basit: “Evet” ya da “Hayır”. Hangisi?
COŞKUN BÜKTEL VE MÜRİDLERİNDEN FAŞİZM ÖRNEĞİ !
Bir numarasında dizi var
KENDİLERİ İNANIYORLAR MI ACEP?
HİLMİ BULUNMAZ'IN YALADIĞI ÇANAĞI ARTIK BU KÖPEK B...
COŞKUN BÜKTEL, “ÇIPLAKSIN VE ÜSTELİK SEN KRAL DEĞİ...
KABADAYILIKLARI DA BURAYA KADARMIŞ!
WİKİPEDİ KUMKUMASI HİLMİ BULUNMAZ'A YANIT
COŞKUN BÜKTEL HİLMİ BULUNMAZ'I SANSÜRLEMEYE DEVAM ...
Hilmi Bulunmaz'a çağrı
YARI RESMİ FAŞİSTİN ARDINDAN
TKP'nin binde biri nereye gitti?
YARI RESMİ FAŞİSTİN ARDINDAN GERÇEKÇİ VE CESUR YOR...
SANAL KAHRAMANIN TÜKENDİĞİ YER
FAŞİZM DÜNYASI BİZDEN İZLENİYOR
GOYGOYCU HİLMİ BULUNMAZ'IN AFAKİ LAFAZANLIKLARINA ...
GOYGOYCU HİLMİ BULUNMAZ GENÇLERİ ALET EDİYOR
ULVİ ALACAKAPTAN TODER'İ ALET EDEREK FAŞİSTLERE AĞ...
► Nisan (42)
HİLMİ BULUNMAZ'A SORU
SOSYALİST TİYATRONUN YOLUNU AÇIYORUZ
HİLMİ BULUNMAZ'IN VİDEOSUNDAKİ +18 İBARESİ
COŞKUN BÜKTEL'İN VİDEO KAÇAMAĞINA YANITIMDIR
PROTESTO EDENLERİN SAYISI 175
HİLMİ BULUNMAZYAZAR, YAYINCI, TİYATRO YÖNETMENİSO...
ÇIĞ GİBİ PROTESTO !
HİÇ BİR ŞEYDEN ÇEKMEDİ KURDUĞU YANLIŞ İTTİFAKLARDA...
Hilmi Bulunmaz'dan küçük, Kuyumculuk mesleği adına...
Bir anonim şiir
FAŞİZAN ÇALIŞMA KOŞULLARI GELİYOR
HAYATTAN TAT !
MUTLAKA AMA MUTLAKA İZLEYELİM ÇAKMA AYDINI TANIYAL...
HİÇ BİR ŞEYDEN ÇEKMEDİ KURDUĞU YANLIŞ İTTİFAKLARDA...
HANGİSİ HİLMİ BULUNMAZ'IN ÖNCELİĞİNDE İNANÇLARI MI...
BAŞARI BUDUR İŞTE !
ARKADAŞI ALACAKAPTAN FAŞİZME GÜZELLEME YAPIYOR, BÜ...
Büktel Gazman'ın cipiyle hava atıyor, Bulunmaz Nap...
HEPİNİZ GO CEHENNEME !
BULUNMAZ TİYATRODAN MÜJDELİ BİR HABER
Önemsiz Bir açıklama
TİYATRO DERGİSİ ALACAKAPTAN'IN PEŞİNDE!
ARTIK BU ADLA YAYINDAYIZ
SİYAH YANKEE SHERETONDA, BÜKTEL GAZMAN'IN FİLM SET...
SÖMÜRÜYE DOYMUYORLAR!
GOOGLE ÇÖPLÜĞÜNDE ENTERESAN BULGULAR
HİLMİ BULUNMAZ'IN BÜTÜN 27 MARTLARI VUKUATLI
YAKINDA BURAK CANEY'İ "ARKA SIRADAKİLER"DE İZLERSE...
HAKAN URCU'DAN
UNUTMAMAKTA YARAR VAR!
KÜLTÜR BAKANLIĞI ÇANAĞI YALAMIŞ TİYATROCULAR TODER...
FERİDUN BANA PARAMI GERİ VER!
HİLMİ BULUNMAZ'A ÇOK AÇIK VE ÇOK NET CEVAP
DAYANIŞMAYA ÇAĞRI
Geçmişten Esintiler - Tam 2 yıl önce
KÜLTÜR BAKANLIĞI ÇANAĞI YALAMIŞ TİYATROCULAR TODER...
BU ADAM HÜSEYİN HİLMİ BULUNMAZDIR!
HİLMİ BULUNMAZ'IN SOSYALİZMİ KENDİSİNE ÖRTÜ YAPARK...
TARAFLAR SİTEMİZDE TARTIŞIYOR
HÜSEYİN HİLMİ BULUNMAZ RUHUNU SANAL ANSİKLOPEDİLER...
UYANIK AMA KAMIKAZE BİLE DEĞİL!
CEP MESAJINDAN İBARET KALMAMIŞ. İŞTE ALACAKAPTAN'I...
.
var gaJsHost = (("https:" == document.location.protocol) ? "https://ssl." : "http://www.");document.write(unescape("%3Cscript src='" + gaJsHost + "google-analytics.com/ga.js' type='text/javascript'%3E%3C/script%3E"));
try {var pageTracker = _gat._getTracker("UA-8142209-1");pageTracker._trackPageview();} catch(err) {}
Google Analytics
var gaJsHost = (("https:" == document.location.protocol) ? "https://ssl." : "http://www.");document.write(unescape("%3Cscript src='" + gaJsHost + "google-analytics.com/ga.js' type='text/javascript'%3E%3C/script%3E"));
try {var pageTracker = _gat._getTracker("UA-8296557-1");pageTracker._trackPageview();} catch(err) {}
Gönderen Özgür Sanat zaman: 13:37
0 yorum:
Yorum Gönder
Sonraki Kayıt Önceki Kayıt Ana Sayfa
Kaydol: Kayıt Yorumları (Atom)
.
Web Stats
var wozone="10800",wouser="ozgursanat", wobanner=11;
SANATIN ÖZGÜR SESİ
DOĞRU GÖRMEK İÇİN DOĞRU YERDEN BAKMAK GEREK... TIKLAYIN
(Kaynak: 3. Abdülhamid)