13 Mayıs 2009 Çarşamba

Yalan Makinesi Mustafa Demirkanlı'nın kankası, Burak Caney ruhlu Vandal Ahmet Ertuğrul Timur'un (nam-ı diğer 3. Abdülhamid) dayanılmaz çöp kutusu / 59

Yalan makinesi ve küfürbaz Mustafa Demirkanlı ile yaşam cahili Yaşam Kaya'nın kankası sansür makinesi Ahmet Ertuğrul Timur (nam-ı diğer 3. Abdülhamid), çarpıtmalarını ısrarla ve inatla sürdürüyor. (HB)


TİYATRO DÜNYASINA KESİN VE ASLA DEĞİŞMEZ BİR KARARLA VEDA ETTİĞİM BU DÖNEMDE BİR HAFTA BOYUNCA HER GÜN YAZMAYI DÜŞÜNÜYORUM
VE
BU DEĞİŞİK KONULARDA OLACAK.
İLK YAZIM BU HAFTA ARTIK KENDİSİYLE İLGİLİ TARAF GÖSTERİLME ÇABASINA TAHAMMÜL EDEMEYİP YAZAN SEVGİLİ GENÇ YAZARLARIMIZDAN LEVENT ÇAĞLAYAN'IN YAZISINA DEVAM ŞEKLİNDE OLACAK

LEVENT ÇAĞLAYAN

EĞER YAZMAK BİR ALÇAKLIKSA BEN BİR ALÇAĞIM Uzun zamandır bazı tiyatro sitelerinde yapılan tartışma ortamında yerimin olmadığı düşünerek olaylara uzaktan seyirci kalıyordum.Bazı kişilerin aralarında çıkan tartışmanın sevgi saygı dostluk içinde çözüme ulaşacağını düşünürken,birden kendimi ve benim gibi bir çok insanı hakaretlere maruz kaldığını gördüm.Ve bir insanın birileri onu savunmuyor onun mücadelesinde yer almıyor diye bazı olaylardan uzak kalıyor diye küfürlerine ve hakaretlerine inanamadım. Daha sonra izleyip tekrar başa döndüğüm video da söylenenlerin kimlere ve neden söylendiğini anlamaya çalıştım. Anladığım tiyatrom.com da yazmayan kişiler alçak olmayan o.....ç olmayan kişiler olduğuydu.Yaşanılan olaylara bakıldığında da her ne kadar bu tartışma ortamında kendime yer edinmek istemesem de son yapılan hakaretlerden sonra gerçekten bir tarafta olunması gerektiği kanısına vardım.Ve tiyatrom.com sitesin de yazan birisi olarak sanatın ve sanatçının bu kadar ağır sözlerle hakaretlere maruz kalmasını içime sindiremedim sindirmeyeceğimde.İnsanlar arasında elbette tartışma olabilir ama yaşanan bu tartışmanın Türkiye'nin en önemli sebeplerindenmiş gibi insanları da ortak etmek katılmayanları yada destek vermeyenleri de aşağılamak bencilliktir bence. Hiç kimsenin sanat ortamında ki kişilere bu olaylardan habersiz kaldığı halde bir tiyatro sitesin de yazıyor diye hakaret etmeye küfür etmeye hakkı yoktur.Eğer ki eleştiri durumunu kapsayan bir durum varsa o tamamıyla kendi ve karşısındakinin sorunudur.Eleştiri yapmak, birine karşı çıkmak, hele ki sanatın içinden olduğunu söylüyorsa bir video çekip sağa sola küfür etmek ve hakaret etmekten ibaret değildir olamazda.Ülkede yaşanılan bunca ciddi sahne yıkımlarında biz sanatın reel değerlerini konuşurken birisinin çıkıp bana ve benim gibi yazan bir çok yazar a hakaret etmesi bardağın son damlasını taşırmıştır.Biz Türkiye'nin kaybolmaması değerlerini konuşurken birileri kalkıp siz bunu yapamazsınız eğer yaparsanız alçaksınız o .... ç... sunuz diyor.Bu nedir bu akıla mantığa sığar mı bu bir yazar a bu bir yönetmen e bu bir site sahibine yakışır mı? Burası Türkiye değil mi nasıl bu kadar gözümüz kara dalabiliyoruz nasıl bu kadar hiç tanımadığımız bir insan hakkında bile yazar sa alçaktır o ....ç dur diyebiliyoruz. Kendi sorunumuzu nasıl başkalarına mal ederek günah çıkarabiliyoruz? Bu sanat severlik mi bu demokratlık mı bu ne?Yaşanan bunca olaydan sonra safımı belli etmem ve gerçekten birilerine destek vermem gerekiyorsa, ben sanatın hiç kaybolmayan kalıcı değerlerini savunan insanlardanım.Ve tiyatrom.com sitesi de buna aracılık ettiğini düşündüğüm içinde yazıyorum yazacağımda.Eğer birilerinin bitmek bilmeyen kavgalarından uzak daha ciddi şeyler adına uğraşmak ve çaba sarf etmek alçaklıksa ben sonuna kadar alçağım.Ben kendi adıma yapılan bu hakareti üzerime alıyorum ve bu suçlamaları kınıyorum. Eğer yazmak bir alçaklıksa ben bir alçağım.Eğer tiyatrom.com sitesinde yazmak doğru insan olmamaksa ben doğru insan değilim.Hiç kimsenin kimseye olaylardan habersiz olmasına rağmen hakaretlerle küfürlerle ifade etmesine hakkı yoktur.Eğer bu demokratik bir ortamsa bizde demokrasiye göre hakkımızı ararız.Levent Çağlayan

YAZININ BUNDAN SONRASI ERTUĞRUL TİMUR TARAFINDAN EKLENMİŞTİR

Sevgili Levent Çağlayan bir çok genç tiyatrom okurundan biri. Ve bir süredir tiyatrom yazarlarından da..Levent Çağlayan'ı ilk bize yazdığı ve bir konservatuar sınavındaki sınava girenlerle sınavı yapanlara yönelik isimler de vererek yazdığı yazıyla tanımıştım. Ve elinde somut kanıt olmadıkça mutlaka hukuksal bir zemine yansıtılacak bu yazı hem bu sorunun çözülmesine vesile olamayacak, hem de ispatı mümkün olamayacağı için suçlular güçlü olarak davadan galip çıkacaktı. Olan gencecik bir arkadaşımızın tazminat ödemesi hatta belki daha ağır bir cezayla tanışmasından başka hiç bir şeye yaramayacaktı. Elbette bir yolsuzluk varsa mücadele edilmeliydi ama daha mantıklı davranarak olmalıydı anlık öfkeyle kaleme sarılarak değil. İşte bu nedenle sevgili Levent'in yazısındaki isimleri çıkararak ve bunu da yazının altına not düşerek yayınladım.

Uzunca bir süredir "kendilerini ve kendileriyle ilgili yazıları" sansürlemem dışında benim sansürcülüğümün genel bir sansürcülük olduğunu ispatlama çabası içerisinde olan kişiler (Hilmi Bulunmaz ve Coşkun Büktel) önce Kemal Oruç'un adıyla sahte birisi tarafından tiyatrom mail grup sayfalarına yazılmış eşler anketi gibi saçma sapan bir yazıyı Kemal Oruç'u bilgilendirerek kaldırmamı sansür gibi sunmaya çalışmış, Kemal Oruç gereken tekzibi yapınca bundan vazgeçmişlerdi. Başkaca da kendileriyle ilgili yazılar dışında sansür iddialarını pekiştirecek sansür kırıntısına rastlayamayan bu ikili yukarıda anlattığım Levent Çağlayan'ın yazısına ilişkin isimlerin çıkarılması konusunu sansür saymış ve iddialarına delil olması için bunun üzerine gidip bir takım girişimlerde bulunmuşlar.

Ben Levent Çağlayan'la bu konuda bir daha hiç bir şey konuşmamıştım ve arka planda olan bitenden de doğal olarak haberim yoktu. Ara sıra Levent Çağlayan yazı yada röportaj yolluyor bende bu genç arkadaşın yolladıklarıyla mutlu olup yayınlıyordum. Ta ki bir gün Levent samimiyetimiz artıp yazdığı maille bazı konuları açıklayınca haberim olacaktı. Ortada çok ciddi komplo girişimleri vardı. 2 gencecik insanı sırf kendi yararlarına kullanmak üzere bazı vaadlerde taa Trabzon'dan İstanbul'a getirecek kadar hırsa kapılmış 2 insanın komplosu vardı. Demek ki artık ortada kendi az sayıda okuru olan sitelerinde bir çok kişiyle birlikte benim adımı da anarak yaptıkları türlü türlü hakaretten de öte komploya varmıştı olayların boyutu ama benim haberim yoktu.

Arkamda bana kurulmaya çalışılmış komplo girişiminden ancak 30 Aralık 2007 tarihinde sevgili Levent Çağlayan'ın aşağıdaki emaili ile haberdar olacaktım. Belki de bir başkasının küplere binip üstüne gideceği bu durumu öğrenmeme karşın konuyu hiç bir yerde açıklamayıp, Levent'e de boşver kardeşim onlar ne yapar yapsın biz işimize bakalım diyecek kadar sabırla davrandım. Onların komploya karıştırmak için taa Trabzon'dan vaadlerle getirtebildiği bu genç insanların daha fazla bu kirli tartışmaya bulaşmaması uğruna yuttum bu durumu ve sineye çektim.
Şimdi bu 30 Aralık tarihli emailleri okuyalım (Orjinali postakutumda durmaktadır, sanıyorum Levent Çağlayan'da da saklıdır)

kimden levent çağlayan > kime aetimur@gmail.com tarih 30.Ara.2007 02:39

Sevgili Ertuğrul Abi, Sizi bu saatte rahatsız ediyorum öncelikle çok özür dilerim.Size aylar önce göndermiş olduğum bir yazı vardı belkiunutmuşsunuzdur. Yetenek sınavlarıyla ilgili,O yazıya binaen başkaları tarafından size karşı kışkırtılmış hatta İstanbul a bile davet edilmiştim.Bunu ilerleyen zamanlarda sizinle paylaşmak isterim. Bana gösterdiğiniz ilgi beni gerçekten çok duygulandırdı. Şimdi bir takım insanların sizinle neden uğraştıklarını gayet iyi anlıyabiliyorum. En iyisini siz yapıyorsunuz ya dikkate almıyorsunuz yada kesin ve oldukça haklı açıklamalar yapıyorsunuz.Ben bir genç olarak sizinle onur duyuyorum.Tekrar başarılar dilerim
...Gecenin geç saati gelen bu emaili okur okumaz Levent'e yazdığım yanıt
kimden Ertuğrul Timur kime levent çağlayan tarih 30.Ara.2007 02:58
Sevgili kardeşimbeni rahatsız etmiyorsun istediğin zaman yazabilirsin bende vakit bulabildiğim ölçüde cevaplamaya çalışırım. Eskiden daha uzun yazabiliyordum ama okur sayısı o kadar arttı ki zaman bulmakta sıkıntı çekiyorum.Bende daha 8-9 yaşlarında yazmaya başlamış yayınlansın diye dergilere yollamış biri olarak bir gencin yazı yollayıp umutla yayınlanacak diye beklemesini iyi bilirim bu nedenle de mümkün olduğunca gençlere fırsat verme çabasındayım. Ama fırsat verirken de onlar için yararlı olmalı yoksa sırf yayınladım diye olumsuz şeylere de yer verirsem ne olur? Ha demek ki çok özenmesem de çok kafa yormasam da burada çıkıyor diye ya buraya olan güven azalır verilen değer azalır, yada bu yazan gençler daha iyi olmaya çabalamak yerine o yanlışlarını sürdürür durur. Bana karşı seni kışkırtmaları elbette iğrenç bir durum. Ama kim olduğunu tahmin etmek de zor değil. Zira 17 gün sonra 45 yılı geride bırakacağım yaşamımda bir tek insanla küsmedim, bir tek insanla kırgın bir ilişkim olmadı. Arada olduysa da mutlaka düzeldi. Ancak bir süredir birisi ve benzer özelliklerde birde yandaşı diline doladı uğraşıyor. Sabırla bir şeyleri onlara da anlatmaya çalıştım nafile. Artık umursamamayı tercih ediyorum, okumuyorum. Peki neden seni yanına çekmek istedi dersin? Çünkü o kişinin köşe yazısı diye yolladığı küfürlerle sövgülerle dolu abuk sabuk yazısını yayınlamadım diye beni sansürcü ilan etti. Tabi sadece kendilerinin bu küfür dolu mailden dolayı sansürlenmesi beni sansürcü ilan etmesine yetmediği için başkalarını da sansürlüyor gibi bir kanıt arama derdine düştüler anlamsızca. İşte seni de bu amaçla kullanmak istemiş olabilir. Seni de sansürlediğim gibi bir hava yaratmak için olabilir. Boşverelim hiç değmez. Onlar zaten kendi çamuru içinde boğuluyor, biz işimize bakalım, okurlarımıza bakalım yazılarımıza bakalım sevgili Levent.Bak gecenin bu saatinde hala bir şeyler yapma yarınki siteyi hazırlama telaşındayım ve ne için? Bir menfaatim mi var? Yok. Bir kuruş gelir mi var? yok. Sadece olumlu bir çabanın içinde olmak ve daha iyi bir Türkiye ve daha kültür sanatla donanımlı bir halkımız olması için küçük bir katkıda ben yapayım diye İyi geceler
Levent'le bu yazışmadan sonra hatırladığım kadar bir daha onlarla ilgili (Hilmi Bulunmaz ve Coşkun Büktel) konuşmadık, isimlerini anmadık, ben üstüne de gitmedim. Levent bu konuyu anlatmaya hazır olduğunu belli ettiği halde anlattırmadım. Meraktan dahi nasıl oldu diye sormadım. Yok saydım.
Bu iki kişi ise (Hilmi Bulunmaz ve Coşkun Büktel) yine bir çok kişinin yanısıra hakkımda Abdulhamit gibi ifadelerle, alaycı üsluplarla, çok ağır hakaretlerle ve nihayetinde küfürlerle adımı sitelerinden doldurdukları videolardan anmayı sürdürdüler. Doz giderek artı. Uzunca bir süre tiyatrom altında yer alan 0,5cmX1 cm ebatındaki webservis.gen.tr bannerindan dolayı porno ürün pazarlamacısı ilan ettiler. Bu binlerce sitenin üye olduğu bir toplist bannerıdır ve bu bannera tıklanınca binlerce sitenin listelendiği topliste ulaşılmaktadır. orada onların aldığı paralı reklamlar da vardır. Benden tıklanıp oraya, oradan tıklanıp bir cinsel ürün mağazası sitesine geçiliyormuş diye erotik ürün satıcısı ilan ettiler. Oysa oradaki onlarca reklamın sorumluluğu tabi ki bana ait değildi bir sonraki hafta belki bir cinsel ürün reklamı değil bir dini kitap reklamı da alabilirlerdi orada bir çok reklam vardı. Ama bunu onlar da gayet iyi bildiği halde sözde dürüst adam Coşkun Büktel'in buluşu olarak günlerce yaptıkları yayınla İsmim google da artık böyle de (erotik ürünle de) bulunmaya başlamasına karşın bunu da sineye çektim. ne bir açıklama girdim ne de savunma gereği duydum.
Bu arada ezeli düşmana dönüştükleri Burak Caney adlı kişi bunlara karşı 25 e varan çeşitli iddialarda bulunurken bu iddialarından birisi de bana yönelttikleri bu dolaylı cinsel ürün reklamlarının hatta yasal cinsel ürünlerle de sınırlı kalmayan düpedüz porno yayınların aynen onların kendi sitelerinde yer aldığını hatta daha fazla şekillerden bu geçişlerin barındığını keşfetti ve bunu da onlara karşı kullandı. Bizim sessiz kaldığımız yerde bize yönelik suçlamaları da Burak Caney adlı kişi kullandıkça bu kez benim inatla vermediğim yanıtlar, görmezden gelmelerime karşı Burak Caney isimli kişi benimle, Tiyatro Dergisi editörü Mustafa Demirkanlı ile zaman zaman Tiyatronline editörü Yaşam Kaya ve Gölge Tiyatro editörü Yaşam Kaya ile özdeşleştirildi. Bizim vermediğimiz yanıtları, muhatap almadığımız bu iki kişi Burak Caney adlı hayali kişi üzerinden bize saldırmaya vesile yaptı. Burak Caney Ertuğrul Timur'ddur, Burak Caney Mustafa Demirkanlı'dır, Burak Caney Yaşam Kaya'dır ve Burak Caney O.... Ç... dur denecek kadar ileri gidildi.
Burak Caney kimdir bu benim sorunum değil. Üzerinde çok spekülasyon yapıldı hatta artık bilenler arasında sen misin gibi şaka unsuru oldu. Bir ara Tiyatronline editörü Yaşam Kaya Burak Caney'in de aslında bize saldırmak ve polemik oluşturabilmek için bu iki kişi yani Hilmi Bulunmaz-Coşkun Büktel'in ta kendileri olduklarını iddia edip kanıtlayacağını söylese de sanırım zamanla bu kuşkusundan vazgeçti bilinmez olarak kaldı. Fakat ilk ortaya çıkışı yaptığım taramalara göre şubat 2007 de mail grup sayfalarında başlamış. Oysa Hilmi Bulunmaz'ın biz tiyatro yayıncılarına ve tiyatro dünyasına karşı öfke ve hakaret dolu satırları, tiyatro dünyasından değerli insanlara karşı hakaretlere varan yazıları çok daha önce başlamış. Yani Burak Caney diye birisi olduğu için değil kendi ahlak yapısından gelen bir sorun olduğu ortada. Burak Caney önce kendini Hilmi Bulunmaz'ın geçmişten ona öfke duyan bir eski arkadaşı gibi ortaya çıktı. Şimdilerde ise onun devamında bu ikilinin tiyatroya zarar verdiğini ve onlara ancak onların dilinden cevap verilebileceğini iddia eden bir grup olduğu iddia edilmekte. Fakat Burak Caney'le biz tiyatro yayıncılarının özdeşleştirilmesi de tesadüf değildir. Burak Caney adına yapılan yayınlarda bu özellikle yaratılmaya çalışılmıştır. Bizimle zaten kozunu paylaşmaya can atan Hilmi Bulunmaz ve Coşkun Büktel ise bu özdeşletirme çabasına fazla kafa yormadan böyle olduğu fikrini kabul etmiştir. Burak Caney zaman zaman bizden destek istemiş çok okunan sitelerden de bu kavgasını duyurabilmenin yolunu aramış ama her defasında reddedilmiştir. Ancak Hilmi Bulunmaz ve Coşkun Büktel tarafından webservis bannerından dolayı erotik ürün satışı ile suçlandığımdan kısa bir süre sonra sanat sitelerinden erotik ve porno sitelere geçiş olmasın yönünde bir kampanyasına destek olunmuştur. Zira az da okunsa Hilmi Bulunmaz ve Coşkun Büktel'in sitesinden böyle bir suçlamayla karşılaşmıştım bu kampanyaya destek vererek buna (erotik ürün bulunan sitelere istemeden de olsa link verilmesine) taraf olmadığımı da gösterebilirdim. Daha sonra ise aynı kişi yada kişiler tarafından yakın bir zamanda artık açık açık video kayıtlarla küfür edip bu video kayıtları internette yayınlayan, yazıyla da sitelerinde küfür eden Hilmi Bulunmaz'ı ve Coşkun Büktel'i kınayan bir facebook grubu açıldı ve bende destekledim, desteklemek üzere sitemde yer verdim arkadaş listeme de yolladım. Ne yani iki kişi aylarca bana iftira edecek, hakaret edecek, en sonunda da küfür edecek ve buna karşı açılmış kınama girişimine ben destek olmayacağım bu mantıklı mı? Özdemir Nutku'dan Tuncer Cücenoğlu'na tiyatroda önemli isimlerin yanı sıra çok sayıda bildiğim tanıdığım dostumun üye olduğu ve artık tiyatrooyundan çıkıp kitleselleşmiş bu protestoya en çok hakaret ve küfür yemişlerden biri olarak elbette destek oldum! Artık bıçağın kemiğe dayandığı bu noktada açık olarak bu protesto grubuna destek oldum, arkadaş listeme de katılmaları için yolladım.
Bu arada aynı kişi yada kişilerin açtığı iddialı bir tiyatro portalı olarak yayına geçen tiyatrooyun.org'a da seviyeli bir yayıncılık yapmaları sözü verdikleri müddetçe sitelerine link verebileceğimi belirttim.
Nihayetinde benim aylarca bana iftirayla, erotik ürün satıcılığıyla, sansürcülükle adımı özdeşleştirmek için özel çaba harcamış, en sonunda açık açık sövgüye başlamış kişilere karşı artık açık karşı duruşum öfkelerini iyiden iyiye artırdı ve daha da saldırılardan nasibimi almaya başladım.
Yukarıda yazısını ve bana Aralık ayında yazdığı emailini okuduğunuz sevgili Levent Çağlayan ben sizi kullanarak bize karşı ne komplo yaptılar diye sormadığım , boşverelim işimize bakalım dediğim halde yaklaşık 3 ay sonra bu kez emaille değil facebook üzerinden yaptığımız mesajlaşmada bu yaşananları anlattı. Çünkü olan bitenin yakından tanığıydı ve artık varılan noktaya dayanamamıştı. Üstelik de kendisini dahi onların kendilerinden yanaymış gibi malzeme yaptığını görüyor çileden çıkıyordu.
Şimdi de sevgili Levent'le yaptığımız facebook konuşmalarını buraya aktarıyorum.
Bütün dostlarımın Boşverelim aldırmayalım, şu kişilere uymayalım diye bana telkin ettikleri kişilerin sadece küfürden ibaret olmayan artık bu işi nerelere vardırdıklarını görelim
Levent çağlayan11:00am Mar 1st
Canım Ertuğrul abicim,Benimle bu samimi duygularını paylaştığın için ne denli onur duyduğumu anlatamam.Evet seninle ilk tanışmamız öyle olmuştu.Yani sen isimleri kaldırmasaydın dava edilecektim.Başım derde girecekti.Ama ben yine de göze almıştım her şeyi,bunlara rağmen senin beni hiç tanımıyor olmana rağmen yinede beni korudun.Bunu kolay kolay kimse yapmaz.Bense aptal bir şekilde yazının sonunda yaptığın eleştirilere kızdım.Ben o an anlamışım ki gerçekten acemiymişim.Sonra anladım ki gerçekten o eleştirileri hakketmişim .Bu seninle ilk zaman muhabbetlerinde senin en ufak yanlışını kollayan zatı muhteremler hemen bana ulaşıp bu konuyu masaya yatırmak istediler. Yok o sana nasıl böyle yaparda böyle nasıl yapar.Biz sana yardım edeceğiz diye beni ve arkadaşım Hakan urcuyu İstanbul'a çağırdılar.Gittik,bizi Hilmi Bulunmaz karşıladı.Kıç kadar yeri olan çalışma sahnesinde koyu bir sohbet başladı.Ama ben pek fazla konuşmak istemiyorum sadece gözlemliyorum.Hilmi bulunmaz ilk olarak Mustafa Demirkanlı'ya yükleniyor.O zamanlar da bu Burak Caney yeni yeni hortluyor. Aslında biz İstanbul a coşkun büktel ile görüşmeye çağrıldık.Ama her ne olduysa bir bahaneyle coşkunun ayağı sakat diye görüştürülmedik. Ama biz bunu anlamayacak kadar salak değildik. O sıralar,yani senin hilmi bulunmaz ın telefonlarına artık cevap vermediğin günler. bu benim yazım için oldukça düşünüldü fotolar çekilmek istendi filan.Hakanda durumun çirkeflğini kavrayınca Hilmi bulunmazdan ayrıldık.Ve o an hakan la biz anlamıştık ki aslında durum ne sosyalistlikmiş ne demokratikleşme çerçevesiymiş nede gerçekten yardım severlikmiş.Olay tamamen coşkunun Hilmiye yem attığı hilminin de yediği daha sonra ben ismleri vermek istemeyince coskun'un vazgeçtiği bir kumpasmış.Yani biz ise oraya çağırılan bir maşaymışız.
Bu protestoya destek vermeye gelince,abi bende daha iki gün öncesine kadar üye olduğumu bilmiyordum.Yani gelen davete hayır diyeceğime evet demişim.Bundan iki gün önce ben rizedeydim.Hilmi bulunmaz benş aradı Hakanı sordu aslında bu sadece bir bahaneydi benmle konuşmak için konuyu bu destek verme olayına getrdi bende bundan haberim yok dedim.O da ben çok yanlış düşünmüşüm leventcim senden çok özürlierim dedi.Bende durumun vahametini anlatan bir yazı gönderdim hilmi bulunmaz ile tiyatrooyun.org sitesine yani olay öyle bir şekil almaya başladıki Ertuğrul abi bu protestoyla kınamakla bile olmaktan çıktı ne yazıkki.Bende bu tartışma ortamında bunun sadece burak caney ve hilmi coskunun sorunu olduğunu düşündüğüm için bulaşmak istemedim açıkcası evet birilerine küfrediyorlar.Yaptıları çok ahlaksızca ama durumun vahameti çok ciddi yerlerde geziniyor.Mesela özdemir nutku Coskun buktel tartışması adam özdemir nutkuya atıp tutuyor.Gerçi özdemir nutkuda tiyatro dergisinde bunlara bir nebzede olsa cevap verdi ama ben bu davetlerle protesto işine karşıyım abicim yani bu olayı protesto etmek için yazı yazabilirz sitelerde ama facebookta davetlerle birilerini davet etmek pek etik gelmedi bana.Ertuğrul abicim seni ne kadar çok sevdiğimi bilirsin seni senin karşı olduğun her şeyin karşısındayım.Ama ben tavrımı üye olarak değil çok başka türlü göstermek istiyorum.Bunu sende ilerleyen zamanlar anlıyacaksın.Belki de bu yılın bombası olacak...Görüşmek üzere abicim
..
Ertuğrul Timur12:03am Mar 9th
Levent bu arada artık bu mikrop ikili iyice tepemi attırmaya başladıBiliyorsun onları görmezden gelmeyi denedim hatta sen ilk olarak bana bir şeyler anlatmaya niyetlendiğinde kim olduklarını tahmin ediyorum ama boş ver hiç onlara aldırmayalım diyordum. Ama artık iyice iftiralar kara çalmalar arttı Artık bunlara bir cevap yazmadan yapamayacağım. Bize karşı size yaptıkları dalavereden de istemezsen isminizi kullanmadan kısaca bahsetmek istiyorum sakıncası yoksa.. Çünkü artık dur demek gerekiyor yoksa yarın size kadar uzanır bu iftiralar. O iftira atmadan biz açıklarsak kamuoyu olayı anlar ve iftira atsa bile nedenini bilir inanmazcevabını bekliyorum selamlar
..
Levent çağlayan8:41pm Mar 9th
Ertuğrul abi Dediğim gibi ben senin her konuda yanındayım her konuda ismimi kullanabilirisn.Zamanı gelince bende söylemem gerekenleri söyliyeceğim selamlar
ve bugün
Levent çağlayan10:58pm Mar 16th
Ertuğrul abiMerhaba uzun zamandır görüşemedik umarım iyisindir.Bu son yapılan saçmalık benm çok canımı sıktı nasıl bir terbiyesizliktir bu?Ama az kaldı yakında silinecekler buna eminim tutrmuşlar bir sürü saçmalık gidiolar yazık vallahi yazık yaaaa
Nihayet Levent Çağlayan bu hafta köşe yazısında tamamen kendi isteğiyle bu konuyu yazınca bende bu olan biteni aktarmayı uygun buldum. Üstelik tiyatro dünyasından tamamen (sadece tiyatromu kapatmak değil tiyatrodan tamamen) kopmadan önce bunları artık açıklamak da gerekiyordu.
Bu ikilinin (Hilmi Bulunmaz , Coşkun Büktel) iftira, karalama, hakaret yada küfürlerine aldırmazdım yine de. İsterse videoyu açsın ve günlerce küfür edip yayınlasınlar. İsterse her ikisi de devasa boyutlarda küfürle manşet atsınlar sitelerinden. Onların yapacağı hiç bir şey bana koymadı. O küfürler benim ne olduğumu değil, onların ne olduğunu sergilemekteydi kuşkusuz.
Ben kendim cevap vermediğim bulaşmadığım gibi bir çok kişiye aman sakın karşılık verme, aman sakın bulaşma, aman bize bulaştılar sana bulaşmasınlar diye telkinde bulunduğumun da şahitleri belki bir ara çıkar söyler benim bunlardan ne denli uzak durmayı telkin ettiğimi.
O nedenle bunların yapabileceği hiç bir şey, söyleyebilecekleri hiç bir söz beni etkilemedi, bana koymaz. Ama artık iftira, kara çalma, internet sayfalarından küfür değil iş bu boyutlara dek ulaşmış ise tiyatro dünyası artık aman görmezden gelelim deme lüksüne sahip değildir bu konuda kafa yormalıdır diye düşünüyorum. Üstelik bu iki kişi en son aşamada artık sadece bizleri değil tiyatrom'da yazan herkesi onursuz, şerefsiz saymıştır.
TODER (Tiyatro Oyuncuları Derneği) ONUR ÜYELİĞİNİ İADE EDİYORUM
Onlarca tiyatrocuyu temsil eden TODER'in yeni başkanı, bir önceki genel sekreteri Ulvi Alacakaptan'ın da tiyatroda yaşanan bunca önemli sorun karşısında herhangi bir yere tek satır kınama yazısı yazmazken , kapanan tiyatrolar, yıkılan salonlar, ihaleyle sanatçı alımları, vasıfsız işçi yapılan sanatçılar, ve daha tiyatro için pek çok can alıcı konuda bir yerde bir satır görüş bildirmezken (Kendi adına ne düşünürse düşünsün, isterse İBŞT yada Devlet Tiyatrosu kapansın görüşünde de olabilir kişisel anlamda. Ama o TODER başkanıdır ve şehir tiyatrosu sanatçı üyeleri adına da tavır göstermek zorundadır) Bütün bu konularda son bir yılda hiç bir yere hiç bir tepki yazısı eklemeyen yada bizim görmediğimiz Ulvi Alacakaptan maalesef Tiyatro dünyasından ölmüş yada yaşayan pek çok değerli insana dil uzatan, biz tiyatro yayıncılarına iftira, kara çalma, hakaret ve sövgülerle kendilerine yer edinmeye çalışan bu ikiliye destek mahiyetinde cümleler sarf etmiş olmasını ise asla hazmedemiyorum. Korumacılığını onları meslekten ilan etmeye dayandırsa da birisi geçimini kuyumculukla sağlayıp tiyatrodan gelir elde etmediğini kendisi beyan etmektedir, diğeri yıllardır profesyonel bir tiyatroya oyun yazmamış kendi beyanıyla TV'ye yazmaktadır. Kaldı ki meslekten de olsalar Hilmi Bulunmaz ve Coşkun Büktel TODER üyeleri midir bunu da bilmiyorum. Yine kaldı ki TODER üyesi de olsalar diğer onlarca şehir tiyatrolu, devlet tiyatrolu, özel tiyatrolu, tiyatro hocası pek çok insan da meslektendir, TODER'lidir neden bir tek kere onları savunmamıştır? Tek becerileri oyunculuk olan insanların dizilerde oynayışını hakaret konusu yapan bu ikilinin aslında dolaylı da olsa Gülben Ergen'in dadısında, Hayat Bilgisinde ve başka dizilerde oynamış kendisine de hakaret ettiğini düşünememekte midir? Ancak çok üzerine gidilince ben küfür eden herkesi kınıyorum diyen Ulvi Alacakaptan 2 yılı aşkın süredir meslekten tiyatroculara küfürler edilirken neden sesini çıkarmamıştır da bu ikili protesto edilirken protestoyu başlatan kişinin adını açıklamaması mazeretine dayanıp Hilmi Bulunmaz Coşkun Büktel ikilisine arka çıkmıştır? Protestoyu başlatan kişi bilinmese de protestonun altına imza koymuş kendisinin de gayet iyi bildiği bilinen kişiler de mi bu küfürbazları korumasının önüne geçememiştir? Hiç kimseyi dikkate almıyorsa dahi bu kınamanın altında imzası olan TODER yönetim kurulu üyesi arkadaşı Tuncay Özinel'i de mi görmezden geliyor?
Son genel kurulda bana TODER (Tiyatro Oyuncuları Derneği) ONUR ÜYELİĞİ payesi verilmişti. Bana ve çok sayıda tiyatrocuya küfürlere dek varan hakaretler edilirken suskun kalıp görüş bildirmeyen bir başkanın, altına TODER başkanı sıfatını da ekleyerek bu küfürleri aleni bir şekilde eden 2 kişiyi koruyucu tarzda sözlerle açıklama yapabilmesini kabul edemiyorum. isminin altına TODER Başkanı sıfatını da ekleyerek yaptığı bu açıklamaya maalesef ne bir başka TODER yönetim kurulu üyesinden ne de bir tek TODER üyesinden karşı çıkış da gelmemiştir. Toder Başkanı sıfatı ile yapılan bu kişilerin kamuoyu önünde savunusunu TODER adına bir onursuz durum sayıyor ve bu onursuzluk içerisinde gördüğüm TODER'in bana verdiği Onur üyeliğini iade ediyorum
..

(Kaynak:
3. Abdülhamid)